Dolar (USD)
32.60
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2504.47
BIST 100
9455.84
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Aşk-ı Niyaz: Mevlevilik

Mevlevilik, asırlardır üç kıtada hüküm süren Osmanlı topraklarında, medeniyetin kadim bir temsilcisi olarak tarihteki yerini aldı. Mistik yapısıyla insanı besleyip geliştirdi. Mevleviliği anlamak Mevlana''yı anlamaktır. Mevlana''yı anlamak ruh ve nefis terbiyesini bir potada eritmek demektir.
Aşk-ı Niyaz: Mevlevilik
13 Aralık 2014 12:26:00
Mevlevilik, asırlardır üç kıtada hüküm süren Osmanlı topraklarında, medeniyetin kadim bir temsilcisi olarak tarihteki yerini aldı. Mistik yapısıyla insanı besleyip geliştirdi. Mevleviliği anlamak Mevlana''yı anlamaktır. Mevlana''yı anlamak ruh ve nefis terbiyesini bir potada eritmek demektir.

Özlem DOĞAN

[email protected]

Mevleviliğin özü tasavvuftur. Tasavvuf ister ruh terbiyesi, nefis terbiyesi, ister ruh tezkiyesi, gönül tasfiyesi, isterse başka bir kelimeyle isimlendirilsin temel meselesi; 'şahsiyetimizi nasıl tahkim edelim ki, nefsin tuzaklarına düşmesin? İç dünyamızı nasıl aydınlatalım ki, karanlık emeller peşinde koşmasın? Kalbimizi nasıl kuvvetlendirelim ki, şehvanu00ee arzuların kurbanı olmasın'dır. Mevlevilik öyle bir pota ki, oraya atılan hammadde orada kabiliyetine en uygun gelişmeyi ve ilerlemeyi bulur. İslam dünyasında oluşan ilk tarikatlardan Mevlevu00eelik, müessese olarak Osmanlı sınırları dışına fazla taşmamış olsa da Mevlana'nın eserleri dünyanın her tarafına ulaştı, farklı dillere aktarıldı. Son yedi asır itibariyle tarikatların ve dergahların çoğalmasıyla bütün İslam dünyasında bir taraftan önceki asırlarda kaleme alınan eserler okunup, tercüme ve şerh edilirken, bir taraftan da yeni eserler yazıldı. Bu klasiklerin bir kısmı bazı tarikatlar gibi 'yerel' kalırken bir bölümü de Müslümanların bulunduğu her coğrafyada ilgi ve sevgi ile okunmuş ve benimsenmiştir.

Mevlevilik yolu

Mevlevu00eelik XIV. yüzyılda Anadolu topraklarında tanınan, bilinen bir 'yol' haline geldi. Konya'dan sonra Celaleddin Ergun Çelebi'nin Kütahya'da Abapuş-ı Velu00ee'nin Afyonkarahisar'da kurduğu Mevlevu00eehaneler tasavvufu00ee hayat ve düşüncenin bütün hikmet ve derinliklerini topluma aktarma işinde mühim rol oynamışlardır. Osmanlı dünyasının bu gönül ocaklarıyla karşılaşması Bursa'nın fethinden yüz sene sonra II. Murat devrinde 829/1426 tarihinde yapılan Edirne Mevlevu00eehanesi ile olmuş, Tire Mevlevu00eehanesi bunu izlemiştir. Daha sonra üçüncü başkent İstanbul'a ulaşan dergahların ilki II. Beyazıt'ın izni, İskender Paşa'nın gayretiyle açılan 897/1491 tarihli Galata Mevlevu00eehanesidir. Daha sonraki yıllarda Yenikapı, Kasımpaşa, Beşiktaş ve Üsküdar Mevlevu00eehaneleri açılmıştır. XVI. yüzyılın Ulu Arif Çelebisi ise Divane Mehmed Çelebi'dir. O, Mevlevu00eeliğin 'gel' davetiyesini Kudüs, Halep, Şam'dan Fas, Cezayir ve Kahire'ye, Sakız, Midilli'den Tebriz, Isfahan ve Bağdat'a kadar ulaştırmıştır.

Mevlevilik ve sanat

Bizim medeniyetimizde güzel sanatlar denince dergahlar akla gelir. Şiir dünyamızın önderleri derviş olduğu gibi musiku00ee dünyamızın yıldızları da derviştir. Şüphesiz bu konuda en önde olan tarikat da Mevlevu00eeliktir. Mevlevu00eehanelerde verilen tasavvufu00ee eğitimin bir parçası da dervişin kabiliyeti olduğu alanda yetiştirilmesidir. 1001 günlük çilesini tamamlamaya çalışan dervişlerin bir kısmı musiku00ee ve hatla, bir kısmı marangozluk, saatçilik gibi mesleklerde de yetiştirilmiştir.

Mevlevilikte peygamber sevgisi

Bütün Mevlevihanelerde na't okunurdu ve bunların en meşhuru iki na'ttır. Bunlardan biri Mevlana'nın:

Ey çerağ-ı asuman ü rahmet-i Hak ber zemin Nale-i gu00fbş dar ü derd-i hal-i bi-bin

Matlaıyla başlayan ve 'Senayi' mahlasını taşıyan yedi beyitlik gazeliyle, Ulu Arif Çelebi'nin,

Ya Habiballah Resul-i hakk-ı yekta tuyi.

Ber güzin- i zül celal, pak u bihemta tuyi.

Matla'lı altı beyitlik, 'Şems' mahlasını taşıyan gazeldir. Mevleviler, bu iki na'ttan başka, Mevlana'nın gazellerinden herhangi birini de na't olarak okurlar. Çünkü onlara göre Mevlana'nın her sözü, her şiiri, ayet ve hadisleri tefsir şerheder; Hz. Muhammed'i över. Mevlana'nın ölümsüz eseri Mesnevi sadece Mevleviler arasında değil, tasavvufa ilgi duyan hemen bütün çevrelerde ve edebiyat meraklıları arasında devamlı okunmaktadır.

Mevleviliğin temeli 'Çile'

Mevlevilikte erbain ve halvet yerine 'çile' kelimesi kullanılır. Süresi üç yıla yakındır. Başka bir ifadeyle bin bir gün süren bir uygulamadır. Çile çıkarılan büyük Mevlevihanelere 'asitane' denir. Çile bir olgunlaşma eğitimidir. O dönemlerde Mevleviliğin vazgeçilmezi olan çile üç seneye yakın bir müddet sürer ve bir ruh bilgisine dayanırdı. Tamamen nefis terbiyesine yöneliktir. Başarısızlık durumunda adayın haysiyeti rencide edilmez, sadece dervişin kapı önündeki ayakkabılarının yönü dışarıya doğru çevrilirdi. Çile aynı zamanda iyi bir eğitim aracıydı. Hizmet, kendini aşmanın, nefsi alt etmenin, kibri kırmanın, şefkatin, sevginin başlıca yollarından biridir. Tasavvufta 'Himmet, hizmetledir.' ve 'Halka hizmet Hakk'a hizmettir.' gibi düsturlar geçerlidir. Çile müddetince model şahıslardan adap, erkan ve davranış kuralları öğrenilir. Mevlevi dergahlarında her şeyin bir edebi ve kaidesi vardır. Bu adab, erkan ve kuralların dışına çıkılmaz ve onlar bozulamaz. Görünmeyen bir otorite, dergahın bütün havasına sinmiştir. Sofrada kaşığın nasıl tutulacağından suyun nasıl içileceğine, tennurenin nasıl giyileceğinden selamlaşma, emir alma, pabuç giyip oturup çıkarma, oturup kalkmaya kadar her şey, kısaca günlük hayatın bütün davranışları bu kuralların ışığında düzenlenir. Öyle ki, konuşmalarında ve hareketlerinde aşırıya kaçmayan, selam verirken sağ eli kalp üzerine koyup başını hafifçe eğerek karşısındakine 'gönlümdesin' mesajını veren Mevlevu00eelerin tokalaşmaları dahi kendilerine özgüdür. Birbirlerinin elini kavrayıp aralarındaki saygıyı ve eşitliği göstermek amacıyla karşısındakinin elinin üstünü öperler. Bu selamlaşma 'gizli ruhun ruha selamı'dır, eşitliği temsil eder. Yürürken yere kuvvetle basmamaları, günlük hayatta kullandıkları her şeye gösterdikleri saygı gibi manevi manaları da olan tüm bu davranışlar, Mevlevu00eelerin günlük davranışlarının bir uzantısı olarak Sema törenlerinin içinde sergilenen derviş hareketlerinde görülebilir.

Kültürümüz ve Mevlevilik

17 Aralık 1273'te vefat eden Mevlana gerek sağlığında gerekse daha sonraki devirlerde büyük etkisi olan bir şahsiyettir. Kendisinden sonra gelen oğlu Sultan Veled, Mevlana'nın düşüncelerinden hareketle o günkü geleneğe uygun olarak Mevlevi tarikatını kurdu. Sultan Veled teşkilatçı bir insandı. Mevleviliği sağlam temeller üzerine bina etti. Öyle ki, bu tarikat daha sonra Osmanlı sınırları içerisinde hemen her tarafa yayıldı. Merkeziyetçi bir yapıya sahip olan Mevlevilik, bütün bu bölgelerde, diğer fonksiyonlarının yanında aynı zamanda Türk kültürünün temsilcisi oldu. Mevlevi dergahları yüksek seviyede eğitim kurumlarıydı. Asıl görevi, çevresinde yer alanları tasavvuf terbiyesiyle eğitip olgunlaştırmaktı.