Dolar (USD)
32.45
Euro (EUR)
34.44
Gram Altın
2471.42
BIST 100
9565.29
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

ÇOCUK EĞİTİMİ EMEK İSTER

ÇOCUK EĞİTİMİ EMEK İSTER
20 Aralık 2013 01:00:00

SELAMİ YALÇIN

EĞİTİMCİ-YAZAR

Çocuk, ailenin neşesi ve gönüllerin sevincidir. Çocuk anne-babanın ümidi ve gurur kaynağıdır. Soyunu sürdürme ve ocağını tüttürme vasıtasıdır. Herkese kendi aklı mükemmel, çocuğu da güzel görünür.

Anne-babanın çocuğunu sevme ihtiyacı gibi çocuğun da sevgiye ihtiyacı vardır. Onlar sevgiye aç ve susuz olarak yaratılırlar. Büyüklerde takdir edilme ihtiyacı ne ise, küçüklerde de sevilme ve şefkat görme ihtiyacı aynıdır. Çocuklar için sevgi, bedenin ve aklın büyümesini sağlayan faydalı bir gıda, fiziksel ve ruhsal yaraları iyileştiren etkili bir ilaçtır.

Peygamber Efendimiz, her fırsatta çocuklarına ve torunlarına sevgiyle davranır, sık sık kendilerine onları sevdiğini söyler ve onların yanında başkalarına da: 'Bunlar benim oğullarım ve kızımın oğullarıdır. Allah'ım ben onları seviyorum, Sen de onları sev, onları sevenleri de sev' diye ifade eder ve duada bulunurdu.

Ailelerin çocuklarına ilgisi güneşin bitkilere faydası gibidir. Çocuk, tertemiz kalbi ve berrak beyni ile işlenmek üzere anne ve babalara bir emanet olarak verilmiştir. Çocuğun yetiştirilmesinde iki temel nokta vardır. Bunlar çocuğun sağlıklı, kişilikli, şahsiyetli, onurlu ve başarılı olmasını sağlar. Eğer bu iki noktada hatalar veya ihmaller yapılırsa çocuğun gelişiminde telafisi zor sorunlar ortaya çıkar. Bu iki temel şey sevgi ve disiplindir.

Bugün toplumumuzda bu iki hususta bariz hatalar yapılmakta ve bunlar çocuklarda ciddi tahribatlar meydana getirmektedir. Anne-babalar, çocuk eğitimi konusunda ne yazık ki yeterli bir eğitim almadan çocuk sahibi olmaktadırlar. Pek çok anne-baba çocukların gelişim evreleri hakkında bilgi sahibi olmadan, insan fıtratına ve bilimsel yöntemlere aykırı olan usullerle çocuklarını yetiştirmektedir. Bizim en değerli varlığımız olan çocuklarımızı geliştirmek için atalarımızdan gelenek olarak aldığımız yetiştirme tarzını tercih etmemiz ne kadar doğru olur? Bir sebze üreticisi, üretmekte olduğu şey hakkında bilgi sahibi değilse verim elde edemez ve sonucunda da zarar eder. Sulama, gübreleme ve ilaçlama zamanlamasını bilemezse ya bitkiyi kurutur, ya çürütür veya çiçeğini yakar.

Çocuğu sevmek, onun her istediğine evet demeyi gerektirmez. Çocuğa karşı aşırı hoşgörü ve düşkünlük, çocuğu bencil yapabilir. Bencil çocuklar, her istediği yerine getirilmediği zaman ilgi çekmek için hasta numarası yapabilir, istenen şeyleri yapmak için aşırı ödüller isteyebilir, kendisini sürekli naza çekebilir. Sadu00ee Şirazu00ee bakın ne güzel ifade ediyor: 'Babası, oğlunu nazlı büyütüyorsa, vay o çocuğun haline! Yarın babasız kaldığında epey sıkıntı, eziyet çekecek desene! Bu yüzden çocuğunu akıl ve takva sahibi biri olarak yetiştirmeye gayret et, onu seviyorsan nazlı alıştırma. Henüz küçükken okut çocuğunu ve yeri geldikçe yumuşak bir dille azarla. Yaptığı iyilikleri ödüllendir, kötü yönlerinden dolayı onu uyar.'

Çocukları, seviyoruz diye tamamen serbest ve başıboş bırakmak son derece tehlikeli ve zararlıdır. Sevgi bizi disiplinli ve ilkeli olmaktan alıkoymamalıdır. Disiplin, ilkeli, planlı ve kurallı olmak demektir. Çocuğa belli davranış kalıplarını benimsetmek üzere izlenen yol ve yöntemdir. Alınan kararların, konulan kuralların düzenli ve tutarlı bir şekilde uygulanmasıdır. Disiplin çocuğumuza kendi kişiliğimizi işlemek, çocuğumuzu kendi arzu ve isteklerimizi icra eden bir makine haline getirmek asla değildir. Disiplinin amacı, çocuğa istenilen davranış ve alışkanlıkları öğretmek, kendi kendini denetleyecek ahlaku00ee gelişimi sağlamaktır.

Ailede belli bir otorite olmalıdır. Ancak bu otoritenin gücünü doğru kullanması önemlidir. Çocuğun ailede çekindiği birisi yoksa çocuk yanlışlara düşmekten korkmaz ve çekinmez. Eğer ailede baba veya anneden biri sert mizaçlı ise diğeri daha şefkatli ve merhametli davranarak sevgi-korku dengesini düzenlemelidir. Zorla, emir ve baskıyla kurallara uydurma çabası çocuğu sindirdiği gibi kuralsız bir şekilde başıboş bırakılması da çocuğu serseriliğe veya etrafındaki insanlar üzerinde tahakküm kurmaya götürebilir. Korku gücü çok nadiren ve ancak davranış bozuklukları nedeniyle gerekli olabilir. Ne yazık ki sevgi medeniyeti mensubu Müslümanlar iyi davranış ve alışkanlıkları kazandırmak için, özendirecek pek çok yöntem olmasına rağmen, dayak ve şiddetle çocuklarına dayatmada bulunmakta ve farkında olmadan amaçlarından uzaklaşmaktadırlar.

Çocukluk döneminde anne ve babası tarafından yeterince sevgi, sevecenlik ve güven duygusuyla yetiştirilen ve başarılı bir disiplinin uygulandığı ortamda büyüyen çocuk, mutlu bir ergen adayıdır. O, ergenlik dönemi fırtınalarından daha az etkilenebilir ve sorunlarını da kolaylıkla çözümleyebilir.

Sevgi biçmek için çocukların gönlüne ve beynine sevgi ekilmelidir. Ailede ve okulda sevgi soluyup, sevgi paylaşılmalıdır. Anne-babalar ile öğretmenler Sadu00ee Şirazu00ee'nin şu nefis ifadelerine dikkat etmelidir: 'Oyuna çok dalma sakın, yoksa kıymetini düşürürsün. Çok sert ve acımasız olursan, kaçarlar senden. Haddinden fazla yumuşak ve merhametli olursan, tepene binerler bu kez. Ne çok sert, ne fazla yumuşak; ne hiç acımasız, ne hep merhamet; her şey ölçüsünde ve kararında güzeldir.'

(Çocuk Eğitiminde Sevgi ve Disiplin, İnkılab Yayınevi)

BİR AYET

'İnkar edenler var ya, onların malları da evlatları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar, cehennemliklerdir; onlar orada ebedu00ee kalacaklardır.'

(u00c2Lİ İMRu00c2N, 116)

BİR HADİS

'Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize de saygı göstermeyen bizden değildir.'

(Ebu Davud, Edeb, 4292)

KISSADAN HİSSE

Analık duygusu sınavı

Vaktiyle bir vezir, padişah katında hatırının kırılmayacağına inanarak kendisinden şöyle bir ricada bulundu:

- Sultanım benim iki tane karım, her birinden de üçer çocuğum var. Karılarımın hangisinin analık duygularının daha kuvvetli olduğunu merak ediyorum. Malımı da buna göre vasiyet edeceğim. Şunları bu konuda bir sınamanız mümkün mü?

Padişah, veziri sevdiği için gönlünü yapmak istedi. Hanımlarından birini çağırttı ve dedi ki:

- Ey hatun, benim vezirim olan senin kocan, gözdelerimden birini baştan çıkarmış. Bunun cezası aslında ölümdür. Ama sen kocanı affedersen idamdan vazgeçip onu sevgilisiyle beraber ülke dışına sürgün edeceğim.

Kadının gözlerinde intikam alevi parladı:

- İstemem, bana yar olmayan başkasına da yar olmasın! Asın, ipini de bana çektirin!

Padişah daha sonra vezirin öbür karısını çağırttı. Ona da aynı şeyi söyledi. Vezirin ikinci karısı tam tersine bir tavır takındı:

- Aman sultanım, ben kocasız kalmaya razıyım, ama çocuklarım babasız kalmasın. İdam edeceğinize sürgün edin de çocuklarım babalarıyla bir gün kavuşma ümidini kaybetmesinler.

DAĞARCIK

YÜZEBİLEN FAKAT UÇAMAYAN TEK KUŞ

* Ortalama bir buzdağı 20.000.000 ton gelir.

* Zehirli oklu kurbağada 2 bin 200 insanı öldürebilecek kadar zehir bulunur.

* İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir.

* Hapşırdığımız zaman kalbimizde dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarımız bir an için durur.

* Gözleri açık tutarak hapşırmak imkansızdır.

* Kadınlar erkeklere oranla iki kat daha fazla göz kırparlar.

* Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kuştur.

* Sadece insanlar ve yunuslar zevk için cinsel ilişkide bulunurlar.

* İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak baş parmakta, en hızlı uzayan tırnak ise orta parmaktadır.

ŞEHİR VE MEDENİYET

Padişahı gayretlendiren su sesi

Hasköy: Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u kuşattığı zaman otağım buraya kurduğundan, burası özel (Has) olarak adlandırıldı. Zamanla yerleşim çoğaldığında semte Hasköy adı verildi. Bir başka söylenceye göre de 11. Selim döneminde buraya yaptırılan has bahçelerden geldiği. Diğer bir varsayım Bizans döneminde Paraskevi kilisesi dolayısıyla semte Parasköy denilmiş, zamanla Hasköy olmuş.

Horhor: Fatih'te bulunan semt, adım Horhor çeşmesinden alıyor. Rivayete göre Fatih Sultan Mehmet, bölge civarında yürürken yerin altından su sesleri duyar ve yanındakilere, 'Buraya bir çeşme yapın baksanıza 'hor hor' su sesleri geliyor' der. Bunun üzerine buraya bir çeşme yapılır. Çeşme de, semt de Horhor ismiyle anılmaya başlar.

Eminönü: Osmanlı döneminde çarşıdaki esnafı denetleme yetkisi 'Emin'lere aitti. Semt adını burada bulunan 'Gümrük Eminliği'nden alıyor.