Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2495.68
BIST 100
9707.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Kimsenin gerilimi artırmaya hakkı yok

Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili, 'Kimsenin ağaçlar kesiliyor bahanesiyle ortaya çıkıp, Türkiye'de gerilimi arttırmaya hiç hakkı yoktur' dedi.
Kimsenin gerilimi artırmaya hakkı yok
01 Haziran 2013 18:21:00
Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili, 'Kimsenin ağaçlar kesiliyor bahanesiyle ortaya çıkıp, Türkiye'de gerilimi arttırmaya hiç hakkı yoktur' dedi.

Türkiye İhacatçılar Meclisi Genel Kurulu'da (TİM) konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Taksim Gezi Parkı olayları ve tartışmasıyla ilgili şu mesajları verdi:

"Samimiyetle ve tekraren ifade ediyorum; bu ülkede herkesin görüşlerini özgürce ifade etme hakkı vardır. Bu ülkede herkesin demokratik sınırlar içinde, hukuk çerçevesinde tepkisini ortaya koyma, mitingini yapma hakkı vardır.

Ancak hiç kimsenin hukuksuzca, demokrasi dışı eylem yapma, işgal eylemi yapma, esnafa, çevrede oturanlara, yoldan geçenlere zarar verme hakkı yoktur. Hele hele hiç kimsenin ağaçlar kesiliyor bahanesiyle ortaya çıkıp, Türkiye'de gerilimi arttırmaya hiç hakkı yoktur.

Herkesin hükümeti

Çoğunluğun oyunu alarak iktidara gelen hükümetin sınırsız yetkilerle donatılmış olduğunu, sorunsuz olacağını, dilediği ne varsa onu yapabileceğini asla iddia etmiyorum. Hükümet belli bir çevrenin oyunu alarak iş başına gelse de bütün ülkenin, bütün milletin, 76 milyonun tamamının hükümetidir ve bu hassasiyetle hareket etmelidir.

Bu bizim ilkemiz. Yani çoğunluğun azınlığa dayatmalar yapması, baskı kurması, azınlığı ezmesi, onların tercihlerine kulak tıkaması gibi bir şeyi biz bugüne kadar kabul etmedik, bundan sonra da kabul etmeyiz.

Burada şunu da belirtmek durumundayım. Çoğunluk nasıl ki azınlık üzerinde baskı kuramazsa azınlık da bu ülkede artık çoğunluk üzerinde baskı kuramaz, dayatmalar yapamaz, tercihler dayatamaz.

Tahrik...

Türkiye'de belli meselelerde toplumda gerilimin arttığını, gerilimi daha da artırabilmek için çok ciddi tahriklerin yapıldığını görüyor ve bunlara şahit oluyoruz. Hükümet olarak attığımız her adım içeriğine, gayesine, hedefine bakılmadan, sorgusuz ve sualsiz bir şekilde lokal tepkilerle karşılanıyor.

Buradan 76 milyonun tamamına, aziz milletimin her bir ferdine şunu özellikle hatırlatmak istiyorum; Türkiye, parlamenter sistemin bütün kural ve kurallarıyla işlediği, hem de tıkır tıkır işlediği bir ülkedir. 4 yılda bir bu milletin önüne sandık gelir, tercihini, takdirini sandıkta yapar.

Aşırılık var

Dünyanın neresine giderseniz gidin bu tür toplumsal hareketliliğin olduğu yerlerde tedbirleri hükümetler kesinlikle alır. Burada da atılan adım budur.

Burada güvenlik güçlerimizin özellikle biber gazı kullanımındaki yanlışlar, şu anda bakanlık tarafından zaten incelenmektedir, araştırılmaktadır. Burada bir yanlış var, eyvallah. Olay aşırılığa kaçınca biz de bunun karşısındayız. Nitekim burada da böyle bir aşırılık söz konusudur.

Herkesin görüşlerini özgürce ifade etme hakkı vardır

Çoğunluk nasıl ki azınlığa hükmedemezse azınlığın da çoğunluğa hükmetmeye, dayatmalar yapmaya kesinlikle hakkı yoktur. Hükümetle, hükümetin politikalarıyla, uygulamalarıyla meselesi olanlar, demokrasi ve hukuk çerçevesinde fikirlerini ifade ederler. Sandıkta da demokratik tepkilerini ortaya koyarlar. Bu işin mikyası, ölçüsü sandıktır. Sandığın dışında netice arayanlar bu ülkede demokrasinin peşinde olanlar değildir, antidemokratik uygulamaların peşindedir.

"Milletin oynanan oyunu gayet iyi görmesini istiyorum"

Geçmişte bu tertipleri çok yaşadık. Politika üretemeyen, plan proje üretemeyen muhalefetin illegal örgütlerle birlikte bu tertiplerde nasıl vazife aldığını, ortamı nasıl gerdiğini, nasıl tahrik ettiğini defalarca gördük ve yaşadık. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum; oynanan oyunu gayet iyi görmelerini istiyorum.

Birkaç gündür Taksim Gezi Parkı ile alakalı olarak bazı eylemler, bazı gösteriler yapılıyor. Gerekçe ne? Bir; 'ağaçlar kesiliyor'. İki; buraya Topçu Kışlası aslına uygun olarak yeniden yapılacak. Efendim, 'burada AVM olacak'... Taksim'de Gezi Parkı'nda yapılan çalışmaların Topçu Kışlası'nın yeniden yapılmasıyla aslında alakası yok. Biz Topçu Kışlası'nı yapacağız. Topçu Kışlası gökten zembille inen bir proje değil. Bunu bilmenizi istiyorum."

"Taksim Meydanı aşırı uçların cirit attığı bir yer olamaz"

Başbakan Erdoğan, olayın Divan Oteli tarafındaki Asker Ocağı Caddesi bölgesindeki yaya genişletme çalışmalarıyla ilgili olarak sökülen ve Çağlayan'daki parkın içerisine dikilen 5-6 ağaç meselesi olmadığına dikkati çekerek, "Tam aksine olay Gezi Parkı'ndan çıkarılarak, şu anda gelindiği nokta ideolojiktir" diye konuştu.

Erdoğan, olayın ideolojik yönünü ise şöyle sıraladı:

"Bir, acaba biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni alabilir miyiz? İşte anamuhalefetin genel başkanı çıkıyor, diyor ki; 'hükümet istifa, başbakan istifa, polisini çek.' Polis orada dün de vardı, bugün de olacak, yarın da olacak. Niye? Çünkü Taksim Meydanı aşırı uçların cirit attığı bir yer olamaz. Polis niye var? Yarın orada farklı bir şeyler olsa vatandaş diyecek ki; benim can güvenliğim ne oldu? Bunu soracak. Polisin orada yaptığı görev on yıllardır bu. Yani bu AK Parti iktidarıyla başlayan süreç değil ki... Dünyanın neresine giderseniz gidin, bu tür toplumsal hareketliliğin olduğu yerlerde tedbirleri hükümetler kesinlikle alır. Burada da atılan adım budur. Burada güvenlik güçlerimizin özellikle biber gazı kullanımındaki yanlışları şu anda bakanlık tarafından zaten incelenmektedir, araştırılmaktadır. Burada bir yanlış var eyvallah. Ama şunu da söylemek zorundayım yeri geldiği zaman yerinde, kurallarına göre onun da kullanılması gerekir. Bu gerçeği de görmek lazım."

"AKM'yi dahi yıkmalıyız"

Şu anda Taksim Meydanı'nda bir yayalaştırma çalışması yapıldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti.

"Peki Gezi Parkı ve bu Topçu Kışlası, yayalaştırma projesiyle birlikte İstanbulumuza, ne yazık ki yıllar yılı, on yıllardır, 'Ya İstanbul'un doğru dürüst bir meydanı yok' diye hep serzenişte bulundunuz. Yok... Şimdi bu yaptığımız çalışmayla bir defa bu adımı atıyoruz ama bir de şu anda Kültür Bakanıma da söyledim, AKM'yi dahi biz yıkmalıyız, yıkıp oraya gururlanabileceğimiz bir opera binasını, yanındaki ve arkadaki boşluğu buraya ilave etmek suretiyle çok daha farklı bir projeyle yapmalıyız. Çünkü burası bu noktada önemli bir merkez olmalı."

"Sosyal medyada asılsız iddialar, ithamlar ve yalan haberler havada uçuşuyor"

Taksim'de yaşanan olayların sosyal medyaya yansımalarını değerlendiren Erdoğan, Sosyal medyada asılsız iddialar, ithamlar ve yalan haberlerin havada uçuştuğunu belirterek şöyle konuştu:

"Öyle ki 'Oradaki ağaçlarda bunları sallandıracaksın.' Alışmışlar ya... 'İnsanlar ölüyor, panzerler göstericileri eziyor' diye tweet atan densizlerin, bu tweetlere sahip çıkan onlarca, yüzlerce faşistin olduğunu dahi görüyoruz. Öte yandan medya Taksim'i maalesef yaygın bir kışkırtmaya dönüştürmek için bazı medya kuruluşlarının, özellikle de CHP'ye ait medya kuruşularının son derece sorumsuzca, son derece tehlikeli bir biçimde kışkırtıcı bir yayın yaptıklarını görüyoruz. En basit yalanların, en komik iddiaların, millete sağduyu telkin etmesi gerekirken kişiler ve medya tarafından satın alındığını görüyor, açıkçası buna üzülmüyoruz sadece gülüyoruz."

"Eylemcilerden eylemlerini derhal sona erdirmelerini rica ediyorum"

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu eylemlerin derhal sona erdirilmesini ve Taksim'de esnafa, yayalara, ziyaretçilere daha fazla zarar verilmemesini eylemcilerden rica ediyorum. Özellikle muhalefet partilerine çatışmayı, öfkeyi, nefreti kışkırtan, gerilimi tırmandıran, şiddeti teşvik eden, kışkırtıcı söylem ve tavırlardan uzak durması çağrısı yapıyorum. Özellikle anamuhalefetin genel başkanına sesleniyorum. Olay miting yapmaksa, burada toplumsal hareketse ben kalkarım onun 20 topladığı yerde 200 bin toplarım, onun 100 bin topladığı yerde partim olarak 1 milyon insan toplarım. Bizim böyle bir sıkıntımız yok. Ama işi buraya getirmesinler."

"Aylardır kepenk kapanmıyor ve bölgeden acı haber gelmiyor"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, böyle bir Genel Kurul'da ekonomi ağırlıklı konuşmak istediğini belirterek, şöyle konuştu:

"Ancak sizler çözüm sürecine verdiğiniz desteklerle ülke geneline yatırımlarınızı, ekonomide atacağımız adımları yaydınız. Hedef 158, ama ben inanıyorum ki bu yetmez. İnşallah biz 160 milyar doları yakalamalıyız. Hamdolsun canlanma başladı. Aylardır kepenkler kapanmıyor, bölgeden yine hamdolsun acı haberler gelmiyor. Ocaklara ateş düşmüyor. İş adamlarımız, örgütlerimiz bölgeye gidiyor, bölgeyi ziyaret ediyor ve gerek 5. gerek 6. bölgedeki teşviklerden tabii ki bütün girişimcilerimiz, iş adamlarımız, inanıyorum ki en güzel şekilde istifade edecektir. Sabotaj girişimlerine karşı sağlam bir duruş sergileyen, muhalefetin kışkırtcı açıklamaları ve eylemleri karşısında daha dikkatli olalım. Birlik, beraberlik içerisinde inşallah çözüm sürecini tamama erdirelim diyorum."

"O tarihi Topçu Kışlası'nı onun yerinde yapacağız"

Erdoğan, bir Başbakan olarak "Benim muhatabım kim?" sorusunu sormak istediğini belirterek, "Eğer benim muhatabımın bu noktada gerçekten bir samimiyeti, bir dürüstlüğü varsa çıksın ortaya ne talep ettiğini söylesin. Eğer tarihi Topçu Kışlası'na karşı çıkmaksa kusura bakmasın, biz o tarihi Topçu Kışlası'nı onun yerinde yapacağız. Niye? O orada vardı" diye konuştu.

Yeşilse yeşilin daniskasını yeni yayalaştırma projesinde gayet güzel bir şekilde peyzaj çalışması, her şeyiyle yapacaklarına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ama bunların inanın böyle bir derdi yok. Bunların belediyelerinin olduğu yerlere bakın, adeta çöl gibidir, sahra gibidir. Biz, 10 yılda 120 şehir ormanı kurduk. Türkiye'ye 900 bin hektar yeni orman kazandırdık. Hiç bunlar televizyonlarda konuşuluyor mu? Gazatelerde okuyor musunuz? Hayır. Bu hükümeti çevre karşıtı, ağaç karşıtı, yeşil karşıtı diye lanse etmek büyük haksızlıktır. Şimdi soruyorum. Allah aşkına 1994 öncesi dönemde şu İstanbul'da hava kirliliğinden dolaşabiliyor muydunuz? Samimi olalım, dürüst olalım. İçme suyu bulabiliyor muydunuz? Niye içme suyu yoktu? Ormanın yok ki içme suyun olsun. Soruyorum, çöp dağlarından bu İstanbul'dan geçebiliyor muydunuz? Şimdi tertemiz bir İstanbul'a, suyu olan bir İstanbul'a kavuştuk diye, hava kirliliği olmayan bir İstanbul'a kavuştuk diye mi bunlar oluyor? Her tarafı yemyeşil bir İstanbul'a kavuştuk diye mi bunlar oluyor?"