Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2425.96
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Ekim 2022

Bazı Kürtçüler açılım istemedi

Türkiye’nin geçirdiği iç felaketler hiç bitmedi. Çünkü kuruluşunda birçok problem vardı adalet ve eşitlik yoktu. Cumhuriyet kurulurken Kürtlerde asli kurucu olarak kabul edilmişti.Ancak bilahare dizgini eline alanlar Kürtleri tamamen saf dışı bırakarak Türklükten de öte Türkçülüğü esas aldılar. Böylece Kürtlerin dili ve ırkı inkâr edildi.

Hatta rahmetli Şerafettin Elçi bakanlık görevini ifa ederken “Ben Kürdüm” dediği için 4 yıl 2 ay hapse mahkûm edilmişti. Bu misal konuyu anlamaya yeterde artar bile. Zaten tarihçiler yaşanan felaketleri bizlere aktarıyor.

Bir millet diliyle ayakta durabilir. Dilini yok ederseniz o millet yok olup gider. Macarlar Türk oldukları halde dilleri onlara unutturulduktan sonra Türklükten de çıktılar. Bu işi tarihçilere, siyasilere ve dil bilimcilerine havale ederek asıl konumuza dönelim.

Türkiye böyle bir durumda iken, AK Parti Kürtlerle ilgili birçok açılımı gerçekleştirdi. Devlet eliyle baştaKürtçe televizyon olmak üzereArtukluÜniversitesinde Kürt dili üzerinde çalışma yapan fakülte açıldı. Ayrıca serbest bir şekilde televizyon, radyo, kurs açmakla birlikte kitap, gazete, dergi çıkarmak vb. birçok yasaklar kaldırıldı.

Bütün bunlarla beraber AK Parti çok önemli ve hayati bir karar daha aldı. PKK silahları bırakacak ve Kürt açılımı biraz daha ileriye taşınacaktı. AK Parti Hükümeti büyük bir risk daha aldı. Kandilden getirilen altı genç bir otobüsün üzerine çıkarıldı, oraya gelen kalabalığa hitap ettiler. Hatta bir mahkemeyi de oraya göndererek o gençlerin ifadelerialındı ve serbest bırakıldılar. Bu açılımı hukukiolarak çözmek ve batı dünyasının da Türkiye üzerinde oynadığı geçmişten gelen büyük bir oyunubozmak gerekiyordu. Çünkü Türklerle Kürtler Müslümandıve yüzyıllar boyu birlikte yaşamıştı.

Bu açılım toplumda büyük bir sevinç meydanagetirmişken.Birden bire her şey tersine döndü. Çünkü: Birçok şehirlerde HDP’libelediyeler tarafından hendekler kazılıyor, adeta büyük bir çatışma için hazırlık yapılıyordu.PKKvaade bulunduğu halde, silahları yurt dışına çıkarmamış kazılan bu hendeklerin etrafında bulunan insanların evlerine girerek yuvalanmışlardı. Diyarbakır’ın Surilçesi ve bazı mahallelerinde bulunan camilerin ne hale geldiğini anlatmaya gerek yok sanırım.Yıllardır devam eden bu çatışmadan en çok zararı Kürt halkı gördü, evlerini köylerini terk edenler batıya göçüp gitti.

Bu açılımla ilgili olarak bazı Türk milliyetçileride Sayın Erdoğan’a veryansın ediyordu. Şunu çok iyi bilmek gerekir ki, PKK kendi inisiyatifi ile hareket etmiyordu bu durumu bizzat kendileri ifade ettiler. PKK’yı destekleyen batı dünyası Türkiye’de asla iç barışı istemiyordu.Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük bir risk alarak Kürt açılımı ile ilgiliyaptığı çalışma, batıyı son derece tedirgin etti. Eğer Türklerle Kürtler barış içinde olsalar, bu ülke üzerindeki batının emelleri yok olup gidecekti. Onun için batı dünyası PKK‘ya emir vererek çatışmanın devam etmesinisağladı.

Aklı başında olan Kürtler AK Parti’nin yapmış olduğu bu açılımı büyük bir kazanç olarak takdirle değerlendirirken, bazı menfi milliyetçilerSayın Erdoğan’ı en büyük düşmanilan ettiler. Bunun sebebi, bazı kendini bilmezlerin Kürtlere verilen hak ve özgürlükleri inkâr vedejenere ederek çatışmanın devam etmesini istiyorlardı. Barış ve huzuru asla istemiyorlardı. Birlik değil, ayrılıktan yana idiler. Çatışma olmalı ki, birlik bozulsun ve düşmanlık devam etsin.

Aslında Türkiye PKK ile çatışmıyor. Başta Amerika ve batılı ülkelerle çatışıyor. Çünkü PKK‘yı elinde tutan ve ona silah ve mühimmat veren batı dünyasıdır. Vekâlet savaşlarının bir parçasıdır PKK. Her iki taraftan hayatını kaybedenlerin anneleri can evinden vurulurken, bu yaşanan acı felaket batının hiçte umurunda olmadı.

Aklı başında olan Kürtler ayrılıktan değil, birlikten yanadırlar. Zaman en güzel müfessirdir. Bunun açıklamasını gelişen hadiseler, bizlere apaçık gösterecektir.