Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Ocak 2022

Zincirli kapı prova mı?

Sömürgeciler, Orta Doğu’da veya Orta Asya’da bir işgale yelteneceklerse önce Türkiye’yi istikrarsız hale getirmek için saldırıya başlıyorlar.

Kazakistan’da 2 Ocak’ta başlayan olaylardan birkaç gün önce Türkiye’de kur ve enflasyon üzerinden hareketlendiler…

Özellikle kamu kuruluşlarına baskın mahiyetindeki eylemler, Kazakistan benzeri olaylara çanak tutacak özellikler taşıyor.

“Devletin kapıları vatandaşın yüzüne kapatılıyor, vatandaş kendi binasına giremiyor.” algısı oluşturup sokakları hareketlendirip kamu binalarını kitlesel işgale zemin hazırlıyorlar.

Kur üzerinden 28 Şubatçı söylemlerin baş göstermesi olayların alevlenmesi için aparatlardan biriydi.

Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını darbeler döneminden biliyoruz.

Gezi olaylarının üç beş ağaç üzerinden tertipledikleri ortada.

27 Mayıs 2013’te Gezi Parkında olaylar başladığında mesele ağaçtı. Ama üç gün sonra mitingi iptal edip, kalabalığı Taksime yönlendirenler olayları çığırından çıkardılar.

Aynı senaryo tekrarlanıyor.

Bu senaryonun içinde; 18 Ekim’de bürokratları hukuksuz işlem yapmakla itham edip ilk fırsatta hesap sorma tehdidi var, 10 Büyükelçinin hukuk adı altında devlete muhtırası var, Diyanetin 4-6 yaş çocukları için açtığı anaokullarına saldırı var, mülakat yalanı var…

Türkiye’nin bölgesinde söz sahibi olmasını istemeyenler, her zaman kendilerine hizmet edecek kansızlar bulmakta hiç zorlanmadılar.

SSCB, 25 Aralık 1991’de dağıldığında Türkiye, fail-i meçhullerle ekonomik ve siyasi krizin içinde ölüm kalım mücadelesi veriyordu.

ABD ve müttefikleri 17 Ocak 1991’de Körfez’de şer planlarını uygulamaya koymuş Irak’ı işgale başlamıştı. Türkiye’de ise terör örgütünün siyasi ve cemaat uzantıları beşinci kol faaliyetlerini hızlandırmıştı.

FETÖ, Cumhurbaşkanı’nı-ölmediğine pişman olacaksın-diyerek tehdit ediyor, PKK’nın siyasi uzantıları da dostlarıyla siyaseten ittifak halinde yıkıcılığa girişiyordu.

Siyasi ve ekonomik kaosun içinde bir ülkenin bölgesinde olup bitenlere müdahil olması mümkün değildi. 28 Şubat’a böyle girildi.

Türkiye’nin son 20 yılda kat ettiği mesafe işgalcileri kara kara düşündürüyor.

Türk Devletleri Teşkilatı’nın kuruluşu, Karabağ’ın işgalden azat edilmesi emperyalist planları bozuyor.

Kazakistan’daki olaylar, önce Türkiye üzerinde denenmek istendi. Ancak 20 Aralık’ta devletin kur politikasını açıklamasıyla bu plan işlemez hale geldi. Pahalılık bahanesiyle Kazakistan karıştırıldı.

2013 Mayıs’ında Taksim-Tahrir olaylarının aynı günlerde olması tesadüf değil.

Kapıların zincirlenmesiyle Kazakistan olayları da birbirinden bağımsız değil.

“Zincirli kapı” bir algı aparatı gibi duruyor.

NATO ve ABD Kazakistan için de “kaygı” mesajları yayınlıyor.

Dostlar dayanışması…

“Türkiye’nin AB üyeliğine sıcak bakıyor musunuz?” sorusuna Macron: “Hayır, Erdoğan’ın izlediği siyaset ve uygarlık projesi Avrupa değerleriyle uymuyor. Türkiye, siyasal İslam'ı genişletme projesi yürütüyor." diyerek cevap veriyor.

Türkiye’de de Diyanet İşleri Başkanlığının eğitim ve öğretim faaliyetlerini çağdışı olarak yaftalayanlar var. Daha birkaç gün önce Fransa’da başörtülü bir avukata başörtüsünü çıkarması için baskı yaptılar. Avukat, direnince de onu salonun en ücra köşesine yolladılar

"AB üyesi Kıbrıs’ı tanımıyor. Doğu Akdeniz’de saldırgan bir politika izliyor. Ben Türkiye’nin Avrupa ile ilişkisi olmasını arzu ederim. Çünkü bizim değerlerimize bağlanırsa, bizden daha fazla uzaklaşamaz” diyen Macron’la Türkiye’nin Akdeniz’de yayılmacı politikalar sergilediğini, Kıbrıs’ın Kıbrıslılara verilmesi gerektiğini, Kıbrıs’taki askeri birliğini çekmesini isteyenlerin varlığı, Türkiye’nin beka meselesini göstermesi bakımından önemlidir.

Türkiye’nin terörle mücadelede sınır ötesi harekât yapma yetkisini reddetmek de aynı minvalde saldırılardır.

Zincirleme belgeli provokasyon…