Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.90
Gram Altın
2428.66
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Eylül 2021

1977'de gezegensel rejim teklifi

Teklifi yapan bir komplo teorisyeni ya da yazar değil. Vaktiyle Barack Obama'nın Bilim ve Teknoloji Danışmanı ve Beyaz Saray Bilim ve Teknoloji Politikaları Ofisi Direktörü olan John Holdren.

Aynı isim 1994'ten 2001'e kadar Başkan Bill Clinton'ın bilim danışmanlarından biri olarak görev yaptı. Hani baştan belirteyim de sonra bilim aşığı, realist muhafazakâr dostlarımız yüzlerini ekşiterek bak yine komplo yazısı demesin.

J.Holdren, Paul Ehrlich ve Anne Ehrlich ile birlikte 1977'de nüfus, gıda ve çevre krizi üzerine bir kitap yazdılar. Bu ekip, henüz o yıllarda zorunlu nüfus kontrol yasalarının zamanının geldiğine inanıyor ve kürtajın yasallaşmasını savunuyordu.

“Bekâr annelerin bebekleri devlet tarafından elinden alınmalı veya kürtaj yaptırmaya zorlanmalıdırlar” diyorlar. Ha, sosyal bozulmaya neden olan türden insanlar ise çocuk sahibi olmaya zorlanabilir. Bunda bir problem yok!

John Holdren, 1977 itibariyle, 2000 yılına kadar ne pahasına olursa olsun çözülmesi gereken küresel bir nüfus ve iklim felaketiyle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyor.

Düşünmekle kalmıyor, yaklaşan bu felaketi savuşturmak için faşist kurallar ve yasalar uygulamayı teklif ediyor.

Mesela içme suyuna veya temel gıdalara bir sterilant ya da insanların doğum kalitesini düşürmek için hazırlanmış bazı kimyasallar eklemek gibi!

Daha kapsayıcı olan formülü ise küresel bir dünya rejimi… Detaylarını kitabında anlatıyor.

Diyor ki; “Bu rejimle birlikte bir “Deniz Yasası” oluşturulabilirse, hava sahasının kullanımını düzenlemek, iklim değişikliğini izlemek ve atmosferik kirliliği kontrol etmek için gelecekteki bir “Atmosfer Yasası” için bize bir model/yöntem olarak hizmet edebilir.”

Bu gezegensel rejim, yalnızca atmosferdeki ve okyanuslardaki kirliliği değil, aynı zamanda nehirler ve göller gibi uluslararası sınırları aşan veya okyanuslara dökülen tatlı su kütlelerindeki kirliliği de kontrol etme gücüne sahip olmalıdır.

Ayrıca, uluslararası pazardaki tüm gıdaları dahil ederek tüm uluslararası ticareti düzenlemek için mantıklı bir merkezi ajans da olabilir.

Belki de bu ajanslar, UNEP ve BM nüfus ajansları ile birleştiğinde, sonunda bir “Gezegensel Rejime” nüfus, kaynaklar ve çevre için bir tür uluslararası üst kuruma geliştirilebilir.

Böyle kapsamlı bir “Gezegensel Rejim” en azından uluslararası etkileri olduğu sürece, yenilenebilir veya yenilenemez tüm doğal kaynakların gelişimini, idaresini, korunmasını ve dağıtımını kontrol edebilir.

Gezegensel rejime, dünya ve her bölge için optimum nüfusu belirleme ve kendi bölgesel sınırları içinde çeşitli ülkelerin paylarını tahkim etme sorumluluğu verilebilir.

Nüfus büyüklüğünün kontrolü her hükümetin sorumluluğunda kalabilir, ancak rejimin üzerinde anlaşmaya varılan sınırları zorlamak için bir gücü olacaktır.

Şimdi asıl meseleye geliyor. Gezegenimiz üzerinde tam yetkili olan rejim bakın bunu hangi güçle gerçekleştirecek?

Holdren'e göre, küresel ekonomi üzerinde de tam bir güce sahip olacağı oldukça açık olan bu rejim, "yenilenebilir veya yenilenemez tüm doğal kaynakları" (temelde tüm mallar anlamına gelir) ve ayrıca okyanuslar ve "okyanuslara boşaltılan" herhangi bir nehir üzerindeki tüm gıda ve ticareti (yani tüm gezilebilir nehirlerin %99'unu) kontrol edecektir.

Bu başarılabilirse bir polis gücünün küresel bir benzeri olan silahlı bir uluslararası örgüt tarafından bu durum güvence altına alınabilir. Yalnız Holdren, “Pek çok insan bunu bir hedef olarak kabul etti ancak hizipçiliğin arttığı bir dünyada buna ulaşmanın yolu belirsizliğini koruyor” diyor.

Bu sebeple ilk adım, zorunlu olarak, egemenliğin uluslararası bir örgüte kısmen teslim edilmesidir. Yani, ulusal egemenliğimizi, silahlı ve polis gücü olarak hareket etme kabiliyetine sahip uluslararası bir örgüte gönüllü olarak teslim etmemizi bekliyor.

Bu silahlı uluslararası polis gücünün tam olarak hangi kuralları uygulayacağını tahmin etmek de zor değil. Bugün alacağımız nefes bile yasalarla belirlenmişse varın gerisini siz hesap edin.

Bu korkunç faşist planlama esas olarak siyasi olmaktan ziyade bilim, sağlık ve iklim üzerinden yürüyecektir.

Şayet küresel yönetim ya da küresel düzen böyle bir şeyi öngörüyorsa ki başka bir ihtimali yoktur o halde ahlak, vicdan, erdem sahibi insanlara büyük işler düşüyor.