Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.89
Gram Altın
2427.51
BIST 100
9790.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Nisan 2021

Asker ayrıcalığı

Öyle insanlar vardır ki, yetenekleri ile topluma değer katar. Öyleleri de vardır ki bulundukları makamdan aldıkları güçle hava atar. Ülkemizde askerler öyledir. Askerlik mesleğine giren her yetişkin yüksek maaş alır. Silaha sahip olmanın gücüyle de kendini kral sanır. Onlara tanınan imtiyazlar, mesleklerindeki riskten dolayıdır. Ancak inanç ve idealden uzak olanları risk almayı ve kendilerini tehlikeye atmayı da sevmezler. Bu durumu yakın tarihimizde fiili olarak yaşadık. Güneydoğu’ya gittiklerinde çifte maaş aldılar ama teröre geri adım attıramadılar.

Üst rütbelilerin ayrıcalıkları daha fazla… Diplomatik pasaport, makam arabası, silah taşıma ruhsatı, lojman, koruma… Maaş yetmez, ek ve özel ödenekler; ordu evlerinde neredeyse bedava yemek ve konaklama, sudan ucuz viskiler, halktan kopuk bir hayat, yurdun en güzel koylarında ayrıcalıklı tatiller… Emekli olunca bankaların, dev kamu kurumlarının ballı yönetim kurulu üyeliği… Bu kadar ayrıcalık Roma senatörlerinde bile yoktu.

Bunlar bile yetmemişti. Kurulan Ordu Pazarlarından alış verişlerini ürün maliyetine yapıyorlardı. Vatandaşın ekmeği pahalı yemesi umurlarında değildi. Egemenlik kayıtsız şartsız askerindi. Halk mı? Parya… Hastaneleri bile ayrıydı. Ordu mensubu özel hastaneye veya Devlet Hastanesi’ne gitmez, askeri hastanelerde tedavi görürdü. Kimin umurundaydı vatandaşın sırada beklemesi...

***

Memleketin gerçek sahibi onlar ya, halkın oyuyla iktidara gelen partilere ters düşmeye görsünler, önce parmak sallarlar, ardından diskalifiye ederlerdi. Kenan Evren’in bu konudaki itirafları içler acısıydı. 1980 öncesi ülkedeki kaos ve kargaşayı ortadan kaldırıp çözüm üretmek yerine, darbe yapmak için “durumun olgunlaşmasını” yani ülkede daha çok kan akmasını beklemişlerdi.

Askerlerin sivillere parmak sallamasını neredeyse unutmuştuk. Emekli amirallerin yayınladığı bildiri bu açıdan göz açıcı oldu. Eski huylarından zerrece vazgeçmedikleri anlaşıldı. Şimdi hükümete düşen, neredeyse unutulmuş olan tüm ayrıcalıkları yeniden masaya yatırmak olmalı. Sadece askerlere değil, üst düzey bürokratlara tanınan olağanüstü ayrıcalıklar gözden geçirilmeli ve azaltılmalı.

Demokrasi bir ayrıcalıklar rejimi değildir. Ancak generallerin ayrıcalığı emekli olunca da devam eder. Nasıl mı? Bunu yaşayarak öğrendim. Bir çevre kuruluşu ile Artvin’e gidiyorduk. Şehre girerken sivil otobüsümüz askeri törenle karşılandı. Şaşırmıştım. Aramızdaki emekli orgenerale dönüp sebebini sordum. “Emekli olsa da bir general muvazzaf yetkileri taşır. Farklı bir şehre gittiğinde törenle karşılanır ve uğurlanır” dedi. Vatan savunması söz konusunda olduğunda önemli, ama barış zamanında bu olmalı mı?

***

Şükürler olsun ki son yıllarda Türkiye’de halkın iktidarı var. Emekli amirallerin muhtıra verdiği günlerde iktidar bir yandan 5 milyon metrekarelik bir coğrafyaya yayılmış olan Türk Dünyası’nı bir çatı altında birleştirmeye çalışıyor, öte taraftan 1.1 milyar gibi devasa bir nüfusu temsil eden D 8 dediğimiz İslam dünyasının en güçlü ülkelerini bir araya getiren teşkilatın 10. zirvesini yapıyordu.

İçeride salgınla mücadele etmeye çalışan Hükümet, dışarıda da müthiş bir diplomasi yürütüyordu. Bunun en bariz örneğini geçen hafta yaşadık. Yunan Başbakanı Micotakis, Türkiye’nin Libya ile deniz yetki alanları anlaşması imzalaması üzerine Libya büyükelçisi Muhammed Yunus Menfi’yi istenmeyen kişi ilan ederek sınır dışı etmişti. Şimdi aynı Micotakis, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı olan Menfi’nin ayağına gitti ve paparayı yiyip döndü.

Joe Biden’in emekli büyükelçilerden sonra ayrıcalıklı amiralleri hareketlendirdiği dönemde Türkiye de Avrupa Birliği’ni hizaya getirmenin çabası içindeydi. AB’de görevli bir memur olan Ursula von der Leyen, üst düzey memur protokolü ile karşılanınca AB’de kızılca kıyamet koptu. Alışmışlardı tabii, bizim onların memurlarına karşı bile esas duruşa geçmemize… Türkiye güçlendikçe şartlar değişiyor. Alışacaklar.