Dolar (USD)
32.57
Euro (EUR)
34.92
Gram Altın
2435.29
BIST 100
9773.18
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


​Batman Kitap Fuarı'nda kitap kokusuyla kardeşliğe yürümek

Anadolu insanı türküler gibi sıcak, içten, türküler gibi coşkuludur… Geçen ay sonu gittiğim, Batı kentlerinin soğuk ve insanı yoran, yıpratan yalnızlığından sonra Doğu şehirlerinin birinde Batman’da bir buluşma yaşadık.

Batman 4.Kitap Günleri, salgın sonrası belki de gittiğim ilk kitap fuarıydı. Ne çok şeyi özlemişiz, kitap kokusunu, dost sohbetini, şehrin kalabalığını, çocukların şenlikli dolanışlarını kitapların arasında, ne çok şeyi özlemişiz. En çok buluşmayı, tanışmayı, görüşmeyi, bir olmayı özlemişiz dostlar.

Batman genç bir şehir. Bana neredeyse mihmandarlık yapan Mehmet Sait, “hocam Batman sizden genç, otuz yaşında” diyor. Bana genişliğiyle Şanzelize Caddesi’ni andıran Diyarbakır Caddesiyle, modern yapısı, sımsıcak insanları ile ilk defa gittiğim bir şehri çok sevdim.

4.Kitap Fuarı oldukça coşkulu geçti. Behçet Gülenay kitap fuarı için çırpınan yüreklerden. Başındaki onca telaşeye rağmen bizleri ne güzel ağırladı. Anadolu insanının yürekleri gibi geniş sofraları var, sıcak muhabbet kokulu çayları var sonra beraber söylediğimiz türküleri.

“Gelmiş bahar geçmiş yazlar/Neyleyim / Dinleyin derdimi dağlar söyleyim /O yardan bir haber verin /Öleyim vallah vallah/Öleyim billah billah…”

Batman sonbaharın güneşli, sıcak günlerinde bizleri dostlukla, kardeşlikle kucakladı. Kitap fuarında heyecanlı, okumayı özlemiş bir kalabalık coşkuyla dolaşırken bir genç delikanlı karşıma dikildi.

Çok özel bir delikanlı, sanki beni bekliyordu, sanki bu fuara onun için gelmiştim. Elindeki kitabını gösterdi ben yazar, şair, ressam, sanatçı Mehmet Sait Kaya diye tam karşımda gülen gözleriyle, tertemiz yüzüyle öylece heyecanla karşımdaydı. Tam da oğlum Mustafa Harun gibiydi. Bir anne şefkati hissettim onun coşkusunu, masumiyetini, samimiyetini görünce. Şiirleri vardı, resimler yapıyordu. En çok kitap okuyan ödülünü almıştı. Özel bir genç olarak sınırlarını zorlamış örneklik gösteriyordu Sait. Sazıyla türküler söylüyordu coşkulu, sıcak, temiz…

“Ölürsem gökyüzüne gömsünler beni

Bulutlar kefenim olsun mavi sancak

Bir mısra olup buharlaşayım bedenimden

Bir damla şiir gibi düşeyim gökyüzünden

Toprak kokusu gibi yağmurlu bir hazanda

İçine çeksinler sevdalı yürekler şairi

Ölürsem gökyüzüne gömsünler beni

Kuş sesleri ardından ezanlar yükselen göğe

Kuşlar kanatlarıyla taşısınlar tabutumu

Ve kar sularıyla sulasınlar her Perşembe” (Mehmet Sait KAYA)

Mehmet Sait’in hayat sevincini, coşkusunu, aşkla, inançla atan yüreğini bu satırlarda anlatamam, buraya sığmaz onun coşkusu. Ama öylesine samimi öylesine içten. Herkesle selamlaşıyor, herkesi seviyor. Eyvallah diyor, abim diyor, ablam diyor, ustam diyor, annem diyor, her seslenişi sevgi dolu…

Sazını çalarken söylediği türküler, Neşet Ertaş’ın hüznünü yüklenmesi, Adıyaman türküsünü söylerken ozan yürekli bir duyarlı şair oluyor…

“Adıyaman yolu yaman vay vay yavrucağım, amman yavrucağım dön gel dayanamam, sesimi duy ver elini, kalk gidelim dağlara, tütün kokan ovalar, dön gel dayanamam…”

İnanıyorum güzel günler gösterecek bize Mehmet Sait Kaya. O çok özel bir çocuk, tüm olumsuzlara rağmen, tüm imkânsızlıklara rağmen sınırlarını zorlayarak çırpınıp duruyor. Türküler söylüyor coşkuyla, aşkla, hüzünle, şiirler yazıyor içten, derinlikli ve kitaplar okuyor kimsenin okuyamayacağı kadar. Ve o masum güzel yüzüyle hep tebessümle bakıyor herkese hep gülüyor. Mehmet Sait gülünce hepimiz gülüyoruz. Bizim özlem duyduğumuz gençliği yaşıyor. Diyorum “Mehmet Sait namazlarını kılıyor musun?” “Kılmam mı hocam kurban olurum Rabbime” diyor. Her anlamda bilinçli, şuurlu bir gençle olduğumu anlıyorum…

Rabbim böyle gençlerimizin sayını artırsın. Mehmet Sait’in öncü, örnek bir genç olacağına inanıyorum. Öyle zaten, çok güzel bir örneklik gösteriyor her şeyiyle… Selam olsun ona ve onun gibi gençlerimize…

Bizleri karşılayan kardeşimiz Behçet Gülenay adeta Batman halkının ve çocukların yüreklerini fethetmiş. Onun kitaplarına sıra olurken kenarda öylece imrenerek baktık niye yalan söyleyeyim. Ama öylesine güzeldi ki kitaplara koşması çocukların gençlerin. Behçet Gülenay’ın “Elma Isırığı” adlı kitabına ilgi büyüktü. Ve yazdığı çocuk kitapları tükendi. Batman halkının kitap okuduğuna şahit olduk böylelikle.

Okul programımı, öğrenci sayısı fazla, şehrin gelir seviyesi düşük bir bölgesinde yapıyorum. Bulunduğum derslikte toplanmış çocuklarımıza konuşuyorum. Beni soluksuz dinliyorlar. Aynı zamanda fedakâr ve her anlamda verimli olmaya çalışan öğretmenler de dinliyorlar beni. O zaman daha bir samimiyetle yürekten konuşuyoruz. Değil mi ki buraya buluşmaya, bilişmeye, kardeşliğe gelmişiz. Onlara Martı Jonathan’ı anlatıyorum. Tıpkı onun gibi kanatlarınızı açıp çok uzaklara giderek kendinizle yarışabilirsiniz diyorum.

Okul Müdürü Abduselam Lale Bey her anlamda kuşatıcı bir eğitimci, öğretmenleri, öğrencileri büyük bir yüce gönüllükle idare ediyor. Kısıtlı imkânlara rağmen güzel bir eğitim vermeye çalışıyorlar.

Batman Valisi Hulusi Şahin’e, Millî Eğitim Müdürü Mahmut Kurtaran’a şükranlarımı, Batman Milli Eğitim’e, Bizi ağırlayan Batman halkına, emeği geçenlere, yayıncım Ünsal Ünlü’ye, Behçet Gülenay kardeşime, Abdulselam Lale müdürümüze teşekkürlerimi sunuyorum…

İstanbul’a döndüğümde, Batmanda’ki okulumuza Vicdan Hareketi Gökçe Değirmen’le yardım yapma kararı alıyoruz. Ve bir yardım kampanyası başlatıyoruz. Kardeşlik zamanlarında, beraber türküler söylediğimiz gibi, ortak bir kaderi yaşarken yaralarımızı da beraber sarmalıyız diye düşünüyoruz. Gökçe kızın da yaraları sarılacak, kardeş acısını dindirecek yeni başlangıçlar olacak, cömertçe yeni sevgilerle onaracak kendini ve yeniden küllerinden doğanlar gibi yardımlara koşacak. O gün bu gündür işte. Bizler hep birlikte şimdi bu kardeş okulumuza ve 1233 çocuğumuza yine özel eğitimli iki okulumuza ve özel insan güzel çocuk Mehmet Sait’e güzellikler taşımak için çıkıyoruz yola. Kardeşlik bunu gerektirir çünkü. Çünkü vatanımızın her karışı bizim için birdir, kutsaldır, kardeşçe, dostça yaşayacağımız toprağımızdır.