Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.66
Gram Altın
2497.42
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Aralık 2022

"Bir ibadet olarak sinema"

Tarkovsky’nin “Bir İbadet Olarak Sinema” adlı belgeselini bilir misiniz?

Tarkovsky sinemayı tanrısal yolda bir araç olarak, bir dua olarak nitelendirir. Çok güzel de olsa, çoklu sanatsal ifadelerle ekranlar dolusu dualar gibi olsa da sinemayı bir araç değerinde tutmayı, amaçlaştırmamayı hatırlatır.

Tarkovsky ve eserleri hakkında sergilenen farklı görüşler var. Bunlardan biri Tarkovsky’yi sinemanın piri olarak nitelendiren, “yüceltmeci” denilebilecek abartılı bir görüş. Diğeri ise dengeli denilebilecek tarzda bir Tarkovsky eleştirisi.

Şimdi pek çoğunuz Tarkovsky’yi eleştirebilecek bir sinemacının, bırakın tanıştıklarını henüz annesi ile babası doğmadı bile diyebilir. Aksine herkes ve her şey eleştirilebilir. Sadece üslup güzel olmalıdır. Sakin, ses ve tansiyon yükseltmeden düşünülen bütün olumsuzluklar tek tek iletilebilir. Karşılıkları yine sessizce dinlenilebilir ve karma düşünce ile uzlaşıya ve yeni yollara varılabilir. Böyle bir ortamda yüceltilip put gibi dikilen, tanrılaştırılan her şey de bir rahatlayacak, bir kendi olabilecektir. Yanlış tapınmalar tapınanlar kadar tapınılanları da yorar zira…

Böylesi sorgulamacı bir yaşam üslubu geliştirilen toplumlarda sanat geleneğinin taze ayıklanarak güncellenebileceğini, böylece sanatsal hayatın hem eskimeyeceğini, hem daima yenileneceğini düşünürüm.

Hemen her disiplin veya sanat yöneliminde başlangıçta alanın öne çıkan isimlerinin büyük bir hayranlıkla karşılanması hatta gözde büyütülmesi cahil hallerimizin genel eğilimidir. Bilgi arttıkça bakışlar daha olgunlaşır. Gözde büyütmenin içinde kimi isimlerin sahiden de büyük işler yapmış olması, ölümsüz eserler bırakmış olması gibi haklı gerekçeler var. Yani onlar zaten büyükler. Çoğu da iyi bir hayat üretememiş olsa bile büyük işler, eserler ortaya koymuşlar. Fakat ne olursa olsun gözde büyütmenin, abartının kendisinde; övgülerle bahsedilen kişi veya eserin kıymetinin takdir edilememesi gibi bir gerçek te yatıyor. Aşırı taktir hakkıyla anlamanın, anlatmanın da önüne set olabiliyor. Şöyle ki; estetiğin ilkelerine göre denetleyici, değerlendirici akıl yerine denetimini kaybetmiş ve teslim olmuş bir akıl sanatçıyı ve eserini sürdürülebilir sanat geleneği takvimi açısından tam anlamıyla dondurmuş oluyor. Duyusal bilginin yanına mantıksal bilgiyi, kalbin kanat hızından önce mantığın ayak izini sürmeden yapılan bu değerlendirmeler bazen sonra gelenleri eksiltmiş oluyor. Eserin kendisinden sonraki üretileceklere sıcak ve doğru etkisinin önüne geçilmiş olabiliyor. Kimilerinin kimi yapıtlara karşı aklı tutuluyor, sağlıklı değerlendirmesi tutuluyor, dili ve sanatı tutuluyor. Milat değerindeki sanat eserinin doğru anlaşılması farkında olmadan engellenmiş oluyor. Doğru anlaşılmayan ve abartılarla da yanına yaklaşılamayacağı sanılan eserin bırakın daha üstüne, sağlıklı taklidine dahi yeltenilememiş oluyor.

“Yeltenme” kelimesini abartıyı seven ve bu sevgisi yüzünden sanat hayatını, sinema hayatını eski eserler tapınağına çeviren kafalara atfen söylüyorum. Çünkü övgü ve yüceltme ile bir sanatçıya ve eserlerine takılıp tökezleyen insan kendi yeteneğini, sanatsal üretme yetkinliğini de keşfedememiş oluyor. “Ben onun gibi yapamam!” reddiyesi o insanı kişisel üretim cesaretinden ediyor. Onun gibi yapmamalıdır zaten. Yapamayacaktır. Yapmasındır. Her hâlükârda özgün ve biricik olacak bir eserin dünyaya gelme cesaretinden bihaber onu henüz taze bir hayalken öldürme cüreti de takdir edilesi…

Ne büyük sanatkarlar, sinemacılar, ne eserleri eleştiriden muaf olmamalıdır. Eleştiri için de o alana az çok hakim olmanın dışında o eseri geçecek bir başka eser ortaya koymuş olmak gibi bir şart da koşulmamalıdır. Ha bu yazı sanatçıya ve eserlerine karşı bir rast geleliği ve gelişigüzelliği savunmak amaçlı yazılmadı, bu arada. Sadece gereksiz abartının sanatın gelişimine, yeni, taze, cesur üretimlere engel olabileceği üzerine yazıldı. Sağlıklı değerlendirmelerin denge ile mümkün olabileceğine dair bir teklif mahiyetinde kaleme alındı.