Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Şubat 2019

Bunalımımız kendi hayatlarımız

Kemiklerim kırılıyor hissindeyim. Aldırmıyorum bile. Kırılan yanlarımın eskisi gibi mükemmel olmayacağını biliyorum ama böyle de yaşayabileceğimi bilip uzun süre götürür beni diye düşünüyorum. Kalbim kırılmasın aklımdan zorlanmayayım yeter. Kalbimin ve aklımın eskisi gibi olmayacağını biliyorum çünkü.

Kalbimizden ve ruhumuzdan yara alınca...

Ruhta, karakterde, kalpte, inançlarımızda ve hayallerimizdeki derin kırıklar iyileşmiyor bir türlü! Ruh çatırdıyor! Değerlerimizi, insanlığımızı, yaşamı, dini ve hayatı tüketirken varlık nedenlerimizi tükettiğimizin farkında mıyız?

Öyle geçiyoruz ki kendimizden...

Savaşlar, açlık, ölümler, çocuk çığlıkları, kardeş kavgaları, adeta çıldırmıştık hali tabloda en kara tonda ve alnımıza kalın çizilmiş lekelerden! İnsani olmayan ilişkiler, vurdumduymazlıklar, bin bir türlü kazıklardan sonra dürüstlük tafraları ve etrafa atılan sahte gülücükler mide bulandırıyor. Yedikçe doymayıp dünyaya saldırıyoruz. Yutacakmışız gibiyiz. Karamsar bir tablo çizmiyorum. Karamsarlıktan bazı yansımalar bunlar...

Geçenlerde biri zevahirden şikâyet ederek “bir dağın başında yaşamayı tercih edebileceğini” söylüyordu. İyi Müslüman kalmak için söylüyordu güya bunu. Kaçmak istiyordu, mücadele etmek istemiyordu anlaşılan...

Çare değil, kaçıp gitmek çare değil. Bu dehlizden kaçmak iyi insanın, iyi Müslümanlığın şartı da değil ayrıca. Tam tersi hesabı ağırlaşacaktır. Bir idealistin, derdi olan bir insanın, iyi insanın tercih edeceği yol değil. Rachel Corrie Filistin’i savunurken katil İsrail buldozerleri tarafından ezilerek öldürülmüştü hatırlayın. Hangi milletten olduğu önemli mi, iyi insanlardan biriydi kuşkusuz.

Ne diyordu Rachel Corrie?

“Benim hayalim zulme son vermek, yoksullara bir şans vermektir! Bunu için Gazze’deyim. Çocuklar ölmesin diye buradayım. Yanında kaldığım ailenin evine dün bir bomba isabet etti. Tam çay servisine hazırlandığım ve iki küçük bebekle oynadığım sırada evin tüm camları aşağı indi” Ondan sonra olup bitenleri biliyorsunuz.

Kimliği, dini ne olursa olsun mazlumun hayatında vazgeçilmez olmaya ihtiyacımız var bizim. Herkesin ne yandan ve ne zaman geleceği belli olmayan açlığın, zulmün ve kör bir kurşuna kurban gitmeyi çaresizce beklediği bu dünyada umut olmaya ihtiyacımız var. Hiç bir şeyde insanlığımız kadar gerçekçi olamayız. Uğrunda mücadele edeceğimiz çok şey var. Din bunlardan, vatan bunlardan, insanlık bunlardan. Allah ve Resulü en başta geleni...

Nasıl da savrulup yoldan çıkarılıyoruz şu şov dünyasında. Tam burada, Chuck Palahniuk’tan bir alıntı yapalım:

"Biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, Rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olamayacağız... Hepimiz heba oluyoruz... Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş... Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz... Nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız... Bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık. Bizim savaşımız ruhani savaş...

Ve bunalımımız kendi hayatlarımız…"

Dünyayı yakan bir bozulmadan bahsediyoruz. Bugün başlasak yaralarımızı sarmak uzun süreceğe benziyor.

Var mısınız?