Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Şubat 2015

Büyük Türkiye'nin ayak sesleri!

Hafta sonu gerçekleştirilen Şah-Fırat operasyonu, Büyük Türkiye'nin ayak sesleridir. Operasyonla Türkiye; birçok kuşu birlikte vurmuş, sivil iradenin teşekkülüyle oluşan bir hükümet ve onunla uyumlu askeri bürokrasinin nasıl da Türkiye lehine işler yapabildiği net bir şekilde gösterilmiştir.

Çok değil bundan 18 yıl önce de tıpkı Şah-Fırat Operasyonu'nda olduğu gibi Genelkurmay Başkanlığı'nın ışıkları sabaha kadar açık kalmıştı. 18 yıl önce milli iradenin bir tecellisi olan Refah-Yol iktidarını "nasıl yıkabiliriz" hesabı yapılıyordu o masada. 18 yıl sonra ise milli iradenin oluşturduğu hükümetin başıyla birlikte, önümüzdeki günlerde Türkiye'nin başına gelebilecek bir belanın bertaraf edilmesi planlandı ve plan adım adım uygulandı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay başkanı uzun yıllar sonra ilk defa tek "ses" oldu ve ülkemiz uluslar arası arenada da takdirle karşılanan bir operasyona imza attı.

1700'lü yıllardan bu yana hep masada kaybeden devlet olduk. Türkiye 300 yılı aşkın bir zamandan sonra ilk defa hem masada hem de sahada kazanan taraftı. İşte bu yüzden operasyon Büyük Türkiye'nin ayak sesleridir.

Türkiye'nin masada nasıl kazandığını anlayabilmek için Şah-Fırat operasyonunun neden ve sonuçlarını iyice analiz etmek gerekiyor. 6 başlık altında özetlediğimiz sebep ve sonuçlara geçmeden önce son birkaç haftadır DEAŞ'ın Türkiye'ye saldırı hazırlığı içinde olduğu haberlerini de hatırlatmak isteriz.

İşte o 6 başlık;

1:Türkiye birkaç gün önce eğit-donat anlaşmasını imzaladı. Bu imzanın bir neticesi olarak da DEAŞ ve Esed başta olmak üzere bölgedeki kaosun tarafı olan bütün güçleri otomatik olarak "düşman" ilan ettik.

2: Bu imzaylaDEAŞ'la"düşman" olduğumuza göre; Türkiye düne göre daha büyük bir tehlike altına girdi ve DEAŞ'ın açık hedefleri arasındaki yerini aldı.

3: Ancak Türkiye her şeye rağmen DEAŞ dahil Ortadoğu'daki hiçbir güç ve devletle savaşmak istemiyor. Böyle bir savaşın çıkması durumunda bölgenin 1914 öncesinden daha karmaşık bir hal alacağı da herkesin malumu.Üstelik böyle bir çatışma,İslam dünyasında"One Miniute" sonrasında Türkiye ve Tayyip Erdoğan'a karşı oluşan olumlu havanın dağılmasını da beraberinde getirir.

4:Ancak savunmasız ve ateş çemberinin tam ortasındaki Süleyman Şah Türbesi'ne bir saldırı yapılması durumunda uluslar arası hukuktan doğan haklarımız gereği savaşa girmek zorunda kalacaktık. Türkiye'nin yurt dışındaki tek Türk toprağına yapılacak saldırının hukuken İstanbul veya Ankara'ya yapılmış bir saldırıdan hiçbir farkı olmadığını da belirtmek gerekir.

5: Türkiyeateş çemberindeki askerlerini bu noktadan yine Suriye sınırındaki Eşme Köyü'ne taşıyarak hem istemediği ve planlarını kendisi yapmadığı savaştan uzak durmuş, hem de eğit-donatla birlikte çok net bir şekilde karşı olduğu Esat'a karşı uluslar arası camiada bir mevzi daha kazanmış oldu.

6: Şah-Fırat operasyonu bir savaş ve kahramanlık hikayesinden ziyade masa hamlesiyle ülkemizin oldu bittiye getirilerek bir maceraya sürüklenmesini engelleyen önemli bir operasyondur.

Nitekim Türkiye'nin Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nu yıkmasının ardından bölgeden gelen çatışma haberleri, nasıl da doğru bir operasyon yaptığımızın gözler önüne seriyor.

Saygılarımlau2026