Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.65
Gram Altın
2497.32
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Mart 2020

Çanakkale Ruhu

“Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor.

Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor. ”

Merhum M. Akif Ersoy “ Çanakkale Şehitlerine ” adlı meşhur şiirinde Çanakkale Savaşı’ndaki dehşeti ve aziz Türk evlatlarının kahramanlıklarını çok güzel anlatıyor. Çanakkale Savaşının ruhunu şiirle tam olarak anlamak mümkün değil diyerek düştük yollara… Lise öğrencilerinden oluşan bir grupla gecenin ilk saatlerinde yola koyulduk. Arkadaşlarıyla geziye çıkmış olmanın verdiği heyecan çocukların gözlerinden hissediliyordu. Bende ise tarifinde zorlandığım ayrı bir heyecan vardı.

“Asım’ın nesli… diyordum ya… Nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”

Çanakkale’ye vardığımızda, tur rehberi otobüse binip selam verir vermez coşkulu bir şekilde “Şu boğaz harbini” anlatmaya başlayınca, yukardaki dizeleri daha iyi idrak etmeye başladım.

250 bin şehidimizin verildiği toprakları adım adım gezerken hüzünlenmemek elde değil. Tarihe adını yazdırmış bir Seyit Onbaşı ile aynı toprağa basmak, sırtımızdaki birkaç kiloluk çantalar bize ağır gelirken, 276 kg top mermisini sırtladığını öğrenmek ,18-20 yaşlarında askere gönderilen ”kınalı kuzuların” vatan aşkını hissetmek, 657. alayın kahramanlıklarını dinlemek, düşman ile arasında 100m mesafe ile başlayıp yer yer 6 metreye kadar düşen siperlere girmek, 3dk. sonra şehit olacağını bile bile ileri atılan Mehmetçiği tanımak, bu vatan uğruna Kars, Hakkâri, Trabzon, Burdur, Diyarbakır, Trablusgarp, Mekke'den gelip omuz omuza savaşmış vatan evlatlarının ruhlarına Fatiha okumak bizi farklı âlemlere götürdü.

Rüya gibi geçen bir günün sonunda kendi âlemimize geri dönerken tarihi mekânlarda satılan o küçük hediyelerin dışında başka bir şeyler götürebiliyor muyuz acaba diye düşüncelere daldım.

Dönüş yolculuğunda, otobüsteki gençleri biraz izlediğimde; savaş alanlarında, siperlerde ve tarihi mekânlarda bulundukları ruh halleri kaybolmak üzereydi bile… Ellerindeki telefonlara, MP3 ve ipod’lara geri dönmüşlerdi. Akif, mısralarında belirttiği “Asım’ ın nesli” bu olmasa gerek. Bir savaş çıktığında şu andaki gençlerimizin tavrı Çanakakale’de genç yaşlarında şehit olan gençler gibi olur mu acaba? Yol boyunca bu sorular kafamı meşgul etti hep.

İmanla örülen duvar 18 Mart 1915’ te “ Çanakkale Geçilmez! ” dedirtmişti. Yabancı güçler ve düşmanlar yurdumuza karadan ve denizden girememişlerdi. Yıl 2020, 1915 yılında yurda sokmadığımız aynı emperyalist güçler , ülkemize, işyerlerimize, evlerimize girmiş durumda. Aynı evdeki çocuklarımızı bizim yerimize başkaları etkileyip, yönlendirmekte. Nasıl mı? TV ve internet kanalıyla. “Asrın belası” dediğim sosyal medya; tüm gençleri bir ağ gibi sarmış durumda. Ve tüm gündemi belirleyen o artık. Veliler ne kadar farkında, bilmiyorum ama gençlerin arasında olduğumuz için biliyorum; gençler Instagram, YouTube, Facebook, Twitter, gibi sosyal iletişim araçları ile yatıp kalkmakta. Akıllı telefonlar sayesinde her yerde internete ulaşan gençler sanal âlemde dolaşmakta.

Asıl gelmek istediğim nokta, her evin artık bir savaş meydanı haline geldiği günümüzde, gençlerde bu “Çanakkale ruhu” nu tekrar kazandırmak için ne yapabiliriz? Her TV, her cep telefonu ve her bilgisayar ayrı birer cephe haline gelmiş durumda. Bu teknolojik araçları ellerinden almak, onlardan uzaklaştırmak çözüm değil, tam tersine cepheyi terk etmek anlamına gelir. Öncelikle velilerimizin internet kullanımı ile ilgili olarak, çocuklar kadar bilgiye sahip olmaları gerçekten önemli. Devamında çocukların nereye girdikleri, hangi oyunları oynadıklarını takip edip kontrol altına almamız gerekiyor. Çocuklarımıza vakit ayırıp onlarla ilgilenmeliyiz. Çocuklar eskisi gibi sokağa çıkmadığı için asosyal durumdalar. Çocukların internet ortamında değil de sokakta, bahçede, sahada beraber olmalarını sağlamamız lazım.

Bu ilk adımdan sonra çocukların gündemlerini bizim oluşturmamız ve onları bizim yönlendirmemiz gerekli. Onların ellerinden aldığımızın yerine başka bir şey koymazsak, biz onları pozitif yönlendirmezsek, çatışmadan başka bir şey elde edemeyiz. Tarihi ve sosyal geziler, okunacak kitapların seçimi, sinema ve tiyatro…

Seçici davranarak onları yönlendirmeliyiz.

Yeni savaşımız, yeni cephelerimiz hayırlı olsun.

Gazamız şimdiden mübarek olsun!

Mustafa TEZCAN