Dolar (USD)
32.32
Euro (EUR)
34.90
Gram Altın
2297.05
BIST 100
9043.94
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


​Çok başlı ve çok sesli meclis nelere gebe

Genelde sorunlar ve çözümleri gibi konular ve sisteme ilişkin hususları yazmaya gayret ederim. Ancak bu yazıda hem güncele hem de geleceğe bir bakış yapacağız. Geçtiğimiz hafta yapılan seçimler öyle veya böyle ülkemizde demokrasinin işlediğini, seçimlerin özgürce yapıldığını, sonuçların da kabul edildiğini gösterdi. Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kaldı ancak meclis yapısı şekillendi.

Meclise baktığımızda nasıl bir milletvekili dağılımı ortaya çıktı? Ülkemizin renkleri nelerdir bunlara bir bakalım. Mecliste milletvekillerinin partilere göre dağılımı aşağıdaki şekilde oldu;

a1_b6cb9d3cb7f60af1a08f7ba3e6cbe3d6.PNG

Bu listeye bakınca neler görüyoruz, nasıl okuyoruz, önemli olan budur. Öncelikle, mecliste temsil edilen toplam 13 adet parti var. Bu da demokrasi açığını azaltıcı bir faktör aslında. Halkımızın farklı görüşleri mecliste daha çok temsil edilebilir oldu.

Milletvekili sayıları ile partilere baktığımızda Cumhur İttifakı tarafına katılan partilerin ittifak içindeki ağırlıklarının çok düşük oluşturulduğunu görüyoruz (YRP-5, HÜDAPAR-4, DSP-1). Bu konuda Millet İttifakının kendisini oluşturan partilere daha bonkör davrandığı ortada (DEVA-15, GELECEK-10, SP-10, DP-3).

CHP’nin meclisteki sandalyesinin %21,83 olduğu, İYİ Partinin de %7,16 olduğu nazara alınırsa, toplamda yaklaşık %29’luk oy potansiyeli olan iki partinin müşterek adayının %44,88 oy almış olması millet ittifakına katılan diğer partilerin (Deva, Gelecek, SP, DP) Cumhurbaşkanı seçiminde etkisinin yaklaşık %16 olduğunu ortaya koyuyor. Bu 4 partinin mecliste temsil ettikleri milletvekili sayısının meclis toplam sayısına oranına bakıldığında %6,33 gibi bir temsilleri var. Yani, cumhurbaşkanlığı seçiminde oluşturdukları katma değerin (%16) karşılığını alabilmiş değiller gibi görünüyor. Öte yandan Cumhur ittifakındakilere kıyasla elde ettikleri milletvekili sayısının daha yüksek olduğu da ortada, mesela YRP 5 milletvekili alırken diğer tarafta en düşük milletvekili sayısı DP 3, diğerleri 10-15 gibi daha yüksek sayılarda.

Bir önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi bu mecliste Çok Başlı ve Çok Sesli Siyaset bizi bekliyor. 13 farklı partinin seçilmesiyle oluşan siyaset, ülkemizde ilk defa mecliste yaşanacak. Daha önce seçilenler içinden bölünme ile oluşmuştu bu yapı, bu seçimde halk tarafından verilen oylar ile meclise girdiler. Bu durum da demokratik katılımcılığın artmış olması açısından önemlidir. Temsilde adalet, yönetimde istikrar açısından bakıldığında aslında temsilde adalet olabilecek en üst seviyede sağlanmış oldu. Parlamenter sistemde bu ikisini temsil etmek mümkün olamadı. Hükümetlerin ortalama ömrü de 11 ay ki, bu süreyi da Ak Partinin uzun hükümetleri yükselterek bu rakama çıkardı. Başkanlık sistemi yönetimde istikrarı otomatik olarak sağlıyor. Meclisin daha etkin olmasını sağlayacak, denetimi artıracak, dengeleri kuracak şekilde biraz revize edilmesi gerekiyor.

Meclis aritmetiğine, sağ partiler ve sol partiler bazında bakınca (CHP, YSP, TİP, DSP), sol partiler toplamda 197 milletvekilini ifade ediyor. Bu da meclisteki milletvekillerinin %32,83’üne tekabül ediyor. Yani, meclisin %67,16’sı sağ partilerin milletvekilleri.

Meclisteki bu yapının içinde milliyetçi ve muhafazakar partilerin %67,16 gibi çok yüksek bir oranı bulduğunu düşündüğümüzde, halkımızın siyasi eğiliminin ne yönde olduğunu görüyoruz. Buna bir de 20 sene başka iktidar görmediği için artık değişim isteyenleri de eklersek oranın daha yüksek olduğu kesin. Burada geriye bir şey kalıyor: Bu milliyetçi muhafazakar partiler niçin bir araya gelemediler? Ayrışmanın sebebi nedir? Mesele bu noktaya odaklanıyor. Ancak biz olayın pozitif tarafına bakalım; bir sonraki seçimde bu partilerin hepsini bir ittifak içinde toplamak mümkün mü? Öncelikle siyasette olmaz diye bir şey olmaz, her parti herkesle bir araya gelebilir. Sayın Erdoğan’ın bir sonraki seçimlere katılmayacağı nazara alınınca, yeni bir lider ihtiyacı doğacağı ortada. Aslında bu meclis çok başarılı dizayn edilmiş görünüyor. Yönetilebilirliği olan, amaca uygun bir yapılanma oluşturulmuş. Peki, bu birlikteliğin faydası olur mu? Bu birlikteliğin hangi şartların sağlanması ile mümkün olabileceğine bakılınca bu sorunun cevabı ortaya çıkar. Yolsuzluk, Yoksulluk, Yozlaşma, Yasaklar (4Y) gibi konularda mücadele edeceğiz diyerek, ilkelerin (kuralın ve kutsalın) söylemde değil, eylemde yaşandığı ve yaşatıldığı ciddi bir hukuk devleti olacak “sistem” kurgulanırsa bu yeniden yapılanmanın ülkemize yeni bir açılım getireceği ortada. Halkımızın talebi de tam olarak bu aslında. Şimdiden hayırlı olsun dileklerimizle hayırlısıyla olmasını bekleyelim artık.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan