Dava Adamı
İnsan sağlam ahbaplar edinmeli, dava adamları biriktirmeli, güzide insanların muhitine girmelidir. İstanbul’a geldiğim günden bu yana mükemmel dostluğunu, ağabeyliğini gördüğüm mümtaz isimlerden biri de Ali Erkan Kavaklı’dır. Duruşunu hiç değiştirmeyen, ilkelerinden asla taviz vermeyen bir kalem erbabıdır. Hikâyecidir, romancıdır, fikir adamıdır, eğitimcidir. Ve samimi bir Müslümandır.
Konya’mızın bereketli topraklarında doğdu, yetişti.
Elinde kutlu kalemi, yarım asırdır yazıyor. Gazetelerde, dergilerde
düşüncelerini dile getirdi. Derdi olan seçkin bir aydın. Edebî eserlerinin
dışında eğitime dair eserler kaleme aldı. 1976 yılında öğretmenliğe başlamıştı,
hâlâ gençliği, toplumu eğitiyor. Birikimini, tecrübesini Milli Eğitim
Bakanlığı’na aktarmaya çalışıyor, çeşitli tekliflerde bulunuyor. Liselerde
okutulan edebiyat, dil bilgisi ve kompozisyon kitaplarını hazırlayan komisyonda
bulundu. Maarifin aksayan yönlerini tespit edip çözüm için Yeni Akit gazetesindeki köşesinde yazılar yazdı.
Almanya’da bulunduğu sırada hem Almanların hem de
Türklerin yaşayışını gözlemledi. Hiç boş durmadı, sürekli kendisini yetiştirdi.
Almanca ve Arapçayı öğrendi. Bütün meselesi çocuklarımız, yegâne ıstırabı
gençlerimizdir. Onların yerli ve millî anlayışla, İslami hassasiyetle yetişmesi
için çaba harcıyor. O, doğru istikamet gösteren emin rehber, ulvi hedefleri
işaret eden gerçek bir muallimdir.
Sanat anlayışının özeti: “Sade
bir dille, insanların ve insanlığın problemlerini ele alan roman ve hikâyeler
kaleme alıyorum. İnsanları kötüden iyiye, çirkinden güzele, inançsızlıktan
imana doğru değiştirmeyi, barış ve kardeşlik duygularını güçlendirmeyi hedef
edindim. İnsanları melekleştirebilirsek dünyayı cennete çevirebileceğimize
inanıyorum. Bu maksatla yazıyorum. Gerilimli, heyecanlı ve vakaya dayalı roman
ve hikâye yazıyorum. Başarı ve eğitim kitaplarıyla insanımızın başarısını
artırmak için çalışıyorum.”
Yayımlanmış pek çok eserinden
bazıları: Alman Doktor, Avrupalı Mevlevî, Başarı İnanç İşidir, Başarının Manevi Dinamikleri ve Bediüzzaman, Başarıya
Götüren Yol, Başkaldırıyorum, Bilge
Öğretmen, Cehennem Vadisi, Çığlık, Derin Çeteye Pusu, Ergenekon’un Şifreleri, Evde
ve Okulda Başarılı Eğitimin Sırları, Gecenin
Siyah Kalbi, Gönüller Sultanı Hz. Muhammed’in (sav) Hayatı, Gönülleri Fethedenler, Gülü Koklayamadım, Hicran, İnsanlık Ayağa Kalk, İntikam, İslam’a Gönül Verenler, İtiraf
Ediyorum, Kader Kapımı Çaldı, Mafya Kıskacında Vurgun, Matarama Kan Doldu,
Umudun Rengi Soldu, Yemin, Yüreğini Ateşle.
FETÖ’nün ABD ve diğer emperyalist ülkelerin
himayesindeki 15 Temmuz kalkışmasına direnen soylu yazarlardan. Kimi sözde
edebiyatçılar, kahrolası ve utanılası bir suskunluğa girerken Ali Erkan Bey
elinde bayrak mitinglere koştu, alçak darbecilere meydan okudu. Bir mahşerin yaşandığı
o günlerde ESKADER ve TYB İstanbul, ortak bir faaliyet düzenlemişti. “1000
Yazar İhanete Karşı” bir araya gelmiş, ortak bildiriye imza atmıştı.
Kızlarağası Medresesi’nde yürekli yazarlar buluşmuştu. Ayağa kalkıp en
heyecanlı konuşmayı yapan, Ali Erkan Bey’di. Robotlara karşı kalemiyle savaştı.
15
Temmuz Diriliş Destanı’nı ve
15 Temmuzda Tankları Vuran Ebabiller’i
yazdı.
Davet edildiği mekânlara
giden ve mükemmel konuşmalar yapan yazarımızı, ben de ESKADER’in “Bâbıâli
Sohbetleri”ne ve yazı kursumuzun mezuniyet törenlerine çağırdım. Hiç
yüksünmeden kalkıp geldi, mekânlarımızı şereflendirdi, kıymetli fikirlerini
dinleyicilerle paylaştı. Hitabet ustası, yüksek idealleri olan dava adamıdır. Dost
meclisinde söylediği şu sözü unutamıyorum: “28
Şubat sürecinde köşe yazarı olmayı karar verdim. Askerin yeri kışlasıdır, bize
bir şey dayatılması taraftarı değilim ve ayrıca ben son derece demokrat bir
insanım.”
Bir toplantımızda eğitimci olduğunu vurgulayarak,
“İnsan en iyi bildiğini yazmalı ve neyi biliyorsa onu yapmalı.” demişti. Mübarek annesinin
vedaını unutmayan ve kaleme aldığı hüzünlü yazılarla hepimizi hislendiren vefalı
bir adam. “Anneme Veda”da şu satırlar var: “Anneciğim, Rahim olan şefkatli
Rabbimiz seni huzuruna kabul etti. Mekânın cennet olsun, kabrin nur ile dolsun.
Kâinatın Efendisi komşun olsun. Hakkını helal et anne. Sen nefes alıp verirken
sana ‘Hakkını helal et’, diyemedim, şimdi arkandan ve beni işitiyorsa ruhundan
bu talepte bulunacağımı, hakkını helal et.” Ali Erkan Kavaklı manevi
değerlerine ve ruh köklerine sımsıkı bağlı örnek bir münevverdir. Bütün eserleri
okunmalı, sohbetleri dinlenmelidir.