Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 May 2019

Ekonomi Güven Endeksi ve Lazımları...

Ekonomik güven endeksi birleşik bir endeks… Birkaç unsurdan oluşuyor.

Tüketici ve üreticilerin sektörel güven durumlarını ifade ediyor.

Ölçümlerde referans endeks değeri 100 olarak kabul ediliyor.

Endeksin, bu değerin altında olması kötümserliği, üzerinde kalması ekonomik iyimserliği gösteriyor.

Üretici güven endeksi, yatırımların durumu ve gerçekleşmesi hakkında önemli fikirler veriyor.

Tüketici güven endeksi, tüketicilerin kişisel mali durumları ile ekonominin genel durumuna ilişkin değerlendirmelerini gösteriyor.

Başka bir ifadeyle; tüketicilerin harcama veya tasarruf yapmaları konusunda değerlendirmeler yapmaya izin veriyor.

Taşıdığı anlam…

Ekonomi güven endeksi (EGE), piyasa aktörlerinin ekonomi ile ilgili psikolojilerini, düşüncelerini ve basiretlerini ölçümlemede önemli bir unsur.

Bu gösterge ekonominin gidişatı ve ekonomik büyüme konusunda ipuçlarını ele veriyor.

Özellikle yukarı ivmeli endeks artışları ekonominin geleceği konusunda pozitif tahmin yürütmede önemli bir unsur.

Nisan’da ne oldu…

Türkiye İstatistik Kurumunun nisan ayına ilişkin açıkladığı verilere göre ekonomik güven endeksi, Nisan ayında geçen aya göre yüzde 3,4 artarak 84,7'ye çıktı.

Endeksteki yükseliş, tüketici, reel kesim (imalat sanayisi) ve hizmet sektörü güven endekslerindeki artışlardan kaynaklandı.

Endeksteki artış Mart ayında % 3,1 olarak gerçekleşmişti.

Ne anlama geliyor…

EGE’deki yukarı ivmeli yükseliş ve bu durumun, tüketici, reel kesim (imalat sanayisi) ve hizmet sektörü güven endekslerinden kaynaklanması pozitif ekonomik büyümeye ve iç talep artışına işaret ediyor.

Yapısal reformlara ihtiyaç var…

EGE, Ocak ayından bu yana artış eğiliminde olsa da son yıllarda düşük seviyede seyrediyor.

Bunda son 4 yıldır hemen hemen her yıl yaşanan seçim süreçlerinin etkisi var…

Ancak kanaatimce son yıllarda ekonomik reformların gerçekleştirilmesinde eksik kalmamız veya yeterince yapısal reformlar konusunda gereken agresifliği göstermeyişimiz daha çok etkili oldu.

Sadece bizde değil, gelişmekte olan tüm ülkelerde nakit darlığının yaşandığı bir süreçte teknoloji yoğunluklu gerçekleştireceğimiz yapısal reformlar ekonomimizin gelecekteki konumunu da daha yüksek kılacaktır.

Bu bağlamda; yapısal reformlara yönelik orta ve uzun vadeli yatırımların gerçekleştirilebileceği yeni bir “sektörel yatırım teşvik programına” ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Tabi, bu programın merkez odak noktasının ithal ikame sağlayacak yatırımları uygulamaya sokması gerekiyor.