Dolar (USD)
32.60
Euro (EUR)
34.63
Gram Altın
2493.47
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Nisan 2022

Ekonomide yol haritası

Ekonomi politikaları temelinde önemli tercihleri içinde barındırır. Politika tercihleri temelde bir faktörü merkeze alır. Merkeze alınan sorun çözülmeye doğru giderken merkez dışındakilerde bazı bozulmalar meydana gelebilir.

Örnek vermek gerekirse, Phillips eğrisine göre işsizlik ve enflasyon arasında ters oranlı bir ilişki vardır. Yani biri artarken diğeri azalır.

İşte tercih edilen politikaya göre işsizliği azaltmak isterken enflasyonun yükselmesine neden olmaktadır. Bunun tersi de geçerlidir. Enflasyonu düşürmek isterken işsizliğin artmasına neden olur.

Burada enflasyon ve işsizlikle ilgili bazı konuların gözden kaçırılmaması gerekir. Enflasyonun talep ve maliyet olmak üzere iki temel nedeni vardır. Burada işsizliğin azalırken enflasyonun artmasına neden olan konu talep yönlüdür. Yani bir ekonomide işsizlik azalırken daha fazla kişi harcama yapacağı için toplam talep artmaya başlar. Bu da talep enflasyonuna neden olur.

Politika yapıcılar burada şu soruya cevap vererek tercihlerini yaparlar “alım gücünün azalması mı yoksa toplumun bir kesiminin hiçbir şey alamaması mı?

Phillips eğrisine göre ikisi maalesef aynı anda özellikle kısa vadede çözülmüyor.

Bugün Türkiye ekonomisinde tercih edilen politikanın işsizliğin azaltılması yönünde olduğunu görüyoruz. Nitekim Cumhurbaşkanı da bu doğrultuda uyguladıkları yeni ekonomi politikaları için “yatırım, üretim, istihdam, ihracat” odaklı büyüme modelini sürekli vurguluyor.

Peki, enflasyon böyle sürekli devam mı edecek?

İşte yeni ekonomi modelinin önemi de tam bu noktada öne çıkıyor. İhracata dayalı büyüme modeli olduğu için işsizliğin azalmasıyla üretimin artırılarak hem iç piyasaya hem de ihracatın artmasına vesile olacaktır. COVID-19 pandemisinin neden olduğu küresel tedarik zincirinin bozulmasıyla küresel talebin bir kısmının Türkiye’ye kaydığını ve bu doğrultuda Türkiye’nin ihracatının hızla arttığını görüyoruz. Son açıklanan teşvik paketlerinin de istihdamın artırılması, işsizliğin azaltılması ve böylece üretimin artırılması yönünde bir adım olduğunu görebiliyoruz. Türkiye’ye yönelik talebin artmasıyla beraber üretici yurt dışına sattığı fiyatı ve kârlılığı görünce iç piyasadaki müşteriye daha ucuz satmıyor. Bu nedenle iç piyasada fiyatlar ihracat fiyatlarına doğru yükseliyor. Yatırımların artırılarak istihdamın ve üretimin artırılmasıyla hem ihracat için hem de iç piyasanın ihtiyacı karşılanabilecektir. Bu da enflasyonun düşmesine önemli katkı sağlayacaktır.

Bugün verilere baktığımızda işsizliğin çok yavaş azaldığını görüyoruz. Bunun bazı nedeni var. Bunlardan biri faiz oranlarının enflasyona kıyasla düşük olmasına rağmen artan döviz kuruyla birlikte yatırımların daha yavaş artması ve özellikle genç nüfusumuzun yoğun olması sebebiyle iş piyasasına katılımın yüksek olmasıdır. Yani yeni istihdam alanlarının oluşması iş gücüne katılımdan fazla olması gerekir ki işsizlik oranlarında ciddi bir düşüş görebilelim. Nitekim yeni ekonomi modelinin sıcak para yerine doğrudan yabancı yatırımların gelmesi yönünde olduğu belirtilmektedir. Yani üretimi ve istihdamı artıracak şekilde yatırım isteniyor.

Bu tercihlerden bir diğeri de büyüme ve cari açık konusudur. Türkiye, 2008 krizi ve COVID-19 pandemisi dönemi dışında sürekli olarak büyüme gösteren bir ekonomiye sahiptir. Ancak döviz kurunun düşük olması ve ithalata dayalı bir büyüme gerçekleşmesi sebebiyle ekonomi büyürken cari açık da artıyordu. Yeni ekonomi modeliyle birlikte yani ihracata dayalı bir büyüme politikasıyla yüksek büyümeye rağmen cari açığın 2021 yılında azaldığını gördük. Kış mevsiminin sert geçmesi ve enerji fiyatlarındaki artış sebebiyle bu yılın ilk aylarında cari açıkta artış görülse de havaların ısınmasıyla doğalgaz ithalatının yavaşlaması ve turizm sezonunun gelmesiyle beraber cari açıkta azalma da görülecektir.

Yatırımların artmasıyla beraber işsizliğin azalması ve üretimlerin artması dış talebin arttığı bu dönemde ihracatın artmasına ve böylece cari açığın azalmasına etki etmektedir. Üretimin daha hızlı artmasıyla hem ihracatı hem de iç piyasanın ihtiyacını karşılar hale gelmesi gerekmektedir. Bu da yine başta belirtildiği üzere yatırımların ve istihdamın artırılmasıyla mümkün olur. Bu bağlamda uygulanan proje temelli finansman destekleri oldukça önem arz ediyor. Bununla beraber denetimlerin yapılması verilen desteklerin karşılığının olmasını sağlama konusunda oldukça önemli bir konu. Verilen desteklerin amacına uygun kullanılmaması istenilen hedefe ulaşılamamasına neden olur.