Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.98
Gram Altın
2324.69
BIST 100
9090.17
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Şubat 2023

Eşref Edib'in CHP'ye Bakışı

İstiklal Marşı Şairi Mehmed Âkif’in en yakın arkadaşı Eşref Edib, eserlerinde CHP’nin değerlerimize bakışını tahlil ediyor.

Günümüz siyaset dünyasında büyük savruluşlar yaşanıyor. Hiç ummadığımız kişiler ve kesimler, değerlerine tarih boyunca tavırlı olanların yanında saf tutabiliyor. Tabii menfaate dayalı olan bu omurgasızlık, bu iğreti ve çirkin duruşlar, insana hüzün verirken, gelecek için de âdeta bir ibret aynası… Bugün bilhassa ‘sağ’ diyebileceğimiz bazı partilerde öyle tuhaf hâller görüyoruz ki, insanın bu politikacıların hafıza kaybına yaşadığına inanası geliyor. Fikren kişilik bozulması, öz benliğini veya değerlerini kaybediş olarak da görebiliriz bu hazin hâli. Sözünü ettiğimiz bu mankurtlar, içinde bulundukları çelişkili durumu unutturmak istercesine geçmişte kendilerine yol göstermiş mütefekkirleri ve yazarları da terk ettiler. Eserlerini artık okumuyorlar. Fikirlerinden beslendikleri yazarları nisyana gömüyor, ömürleri boyunca şiirlerini okudukları büyük şairleri hatırlamıyorlar bile. Psikolojik bir hastalığa duçar olan bu ‘eski dostlar’a, iyilikte bulunup maziyi hatırlatalım. Umulur ki, yaşadıkları kâbustan uyanır, kurtulurlar. Mazilerini hatırlar, önce titrer ve utanır, ardından kendilerine dönerler. Mesela eskiden çok sevdikleri millî şairimiz Mehmed Âkif’in en yakın dostu, fikir ve dava arkadaşı Eşref Edib Fergan’ın fikirlerine bakalım.

EŞREF EDİB KİMDİR?

1882 yılında doğan ve 15 Aralık 1971 tarihinde vefat eden Eşref Edib, Cumhuriyet devrinde İslami faaliyetlerin ve bilhassa yayın dünyasının merkezinde olan bir isim olarak biliniyor. Dönemin meşhur din adamları ve mütefekkirleri olan Bediüzzaman Said Nursi, Ebül’ulâ Mardin, Musa Kâzım Efendi, Mahmud Esat, Mehmed Âkif Eroy, İzmirli İsmail Hakkı gibi isimlerle yakın dostluklar kuran Eşref Edib, bu münevverlerin destek verdiği haftalık dergi Sıratımüstakîm’de yer aldı. 14 Ağustos 1908 tarihinde neşriyata başlayan dergi, döneminde çok etkili oldu. Derginin başında olan Ebulül’ula’nın 182. sayıdan itibaren ayrılıp üniversiteye dönmesi üzerine Eşref Edib derginin sahibi oldu. Başyazarı ise Mehmed Âkif Ersoy’du. Mecmuanın adı daha sonra Sebilürreşad olarak değiştirildi. Sebilürreşad, Millî Mücadele’nin en zorlu yıllarında bu kutlu hareketin yanında yer aldı. Mehmed Âkif ve Eşref Edib birlikte önce Ankara’ya, oradan Kastamonu’ya gittiler. O sırada büyük çilelerle hazırlanan Sebilürreşad, Millî Mücedele’nin en hararetli savuncusuydu ve Anadolu’da geniş bir okuyucu kitlesine hitap ediyordu. Âkif’in muhtelif Anadolu vilayetlerinde camilerde verdiği ateşli vaazlar, Sebilürreşad’da neşrediliyor ve okunuyordu. Daha sonra yayımına ara verilen dergi, 1948 Mayıs’ında tekrar neşredilir. Eşref Edib, çok partili hayata geçiş sırasında mecmuayı “Din hürriyetinin sembolü” olarak görür ve Şubat 1966 tarihine kadar çıkmasını sağlar. Dergi Türkiye’de ilk İslami yayın organı olarak kabul ediliyor. Her dönemde İslami hassasiyetleri yüksek olan yazarların yer aldığı dergi, dindarların en çok takip ettiği bir mecmua olarak gönüllerde taht kurdu. Bu fikir kalesinde, Müslümanların meseleleri ele alınıyor, yapılan haksızlıklara karşı çıkılıyordu. Tahir Olgun, Mûsâ Kâzım, Duru, Cevat Rifat Atilhan, Ali Fuad Başgil ve Hasan Basri Çantay gibi devrin önemli şahsiyetleri Sebilürreşad’da yazıyordu. Bu sayfalarda 200 civarında dinî, ahlaki ve siyasi konuda makale kaleme alan Eşref Edib, mecmuayı kapattıktan sonra başka gazete ve dergilerde de makaleler yazmaya devam etti. Eşref Edib, ayrıca “Asâr-ı İlmiyye Kütüphanesi” adı altında birçok âlimin eserlerini de kültür hayatımıza ve inanç dünyamıza kazandırdı. Bu müelliflerin bazıları Tâhir Olgun, Mûsâ Kâzım, Babanzâde Ahmed Naim, Ali Himmet Berki, Mehmed Âkif Ersoy ve İsmail Hami Danişmend’dir.

Edirnekapı Şehitliği’nde yatan Eşref Edib’in başlıca eserleri şunlardır: Mehmed Âkif Hayatı Eserleri ve 70 Muharririn Yazıları, İnkılâp Karşısında Âkif-Fikret, Misyoner ve Müsteşriklerin Yazdıkları İslâm Ansiklopedisi’nin İlmî Mahiyeti, Pembe Kitap, Çocuklarımıza Din Kitabı, Risale-i Nur Müellifi Bediüzzaman Said Nur, Kur’an-Garp Mütefekkirlerine Göre Kur’an’ın Azamet ve İhtişamı Hakkında Dünya Mütefekkirlerinin Şehadetleri, Kara Kitap. Eşref Edib’in bütün eserleri, Beyan Yayınları tarafından kültür hayatımıza kazandırılıyor.

KARA KİTAP’TA NELER VAR?

Eşref Edib’in iz bırakan, bir döneme damga vuran ve çok okunan eserlerinden birisi Kara Kitap’tır. Eser, yazarın Sebilürreşad dergisinde yayımlanan yazılarından meydana geliyor. Fergan, bu yazılarda tek parti döneminin icraatlarını eleştiriyor ve bilhassa dindarlar üzerindeki ağır baskıya karşı düşüncelerini dile getiriyor. Eşref Edib, milletinin inancını rahatlıkla yaşayabilmesi için büyük bir mücadeleye girişiyor. Bu yönüyle o, dönemin en cesur ve gözü pek muhalif ve münevverlerindendir. Kara Kitap, yakın tarihimize dair çok önemli bilgileri ihtiva ediyor. Okuyucuya, dün ile bugünü mukayese etme imkânı sağlıyor. Günümüzün geniş fikir ve inanç hürriyetini doğru ve sağlıklı biçimde değerlendirmemize vesile oluyor. Fikir ve siyaset dünyamızın klasiklerinden biri kabul edilen seçkin eser, dönemine ayna tutuyor.

CHP VE DİN

Eşref Edib’in siyasi yazılarının toplandığı kitaplardan biri de CHP ve Din adını taşıyor. Fahrettin Gün tarafından hazırlanan ve Beyan Yayınları tarafından neşredilen kitap, yazarın 1948-1960 yılları arasında kaleme aldığı yazılarından oluşuyor. Bunların birinde şöyle diyor: “Sebilürreşad kapanalı tam yirmi iki sene oldu. Bu müddet içinde nice hadiseler cereyan etti. Dine karşı o günden itibaren başlayan baskı hareketi zaman oldu ki en şiddetli dereceyi buldu. Farmasonluğun dine ve din ehline karşı açtığı harb, manevî sahayı bir harabezara çevirdi. Bütün din müesseselerinin kapılarına zincir vuruldu. Bütün mekteplerden din dersleri kaldırıldı. Bütün Halkevleri’ne din kitaplarının girmesi menedildi.”

8-CHP ve Din_efb2ba14ff0cff1f36030d51877ce91a.jpg

ZAFER MİLLETİN

Eşref Edib, toplumun değerlerine karşı olanların eninde sonunda mağlup olacağına yürekten inanır. Bu konuda ümidini asla kaybetmez ve şöyle der: “Milletin şahsiyet-i İslamiyesini yıkmak isteyen zümre daha ileriye doğru hızlandıkça milletin bu ruhu da canlanacak, ölmeyecek, öldürülemeyecek bir nur-i ezeli gibi yangınlar altından fışkıracak, parlayacaktır. Bu mücadele güç de olsa zafer milletindir.” Nitekim umudu gerçekleşecek ve “Yeter söz milletindir.” diyen Adnan Menderes ve arkadaşlarının kurduğu Demokrat Parti, 14 Mayıs 1950 tarihinde Halk Partisi’ni ağır bir mağlubiyete uğratıp büyük bir zafer elde edecektir. 1940’lı yıllarda milliyetçilere ve bilhassa dindarlara yapılan büyük zulme işaret eden Fergan, o acılı günlere isyan eder: “Müslüman memleketinde Müslüman milleti mukaddes kitabı olan Kur’an diliyle ‘Allahü ekber’ diyemez. Diyecek olsa üç ay zindana atılır. Aynı memlekette Hıristiyanlar, Yahudiler, mukaddes kitaplarının diliyle ibadet etmekte serbest olsunlar da memleketin sahibi olan Türkler bu haktan mahrum bulunsunlar, Kur’an diliyle ‘Allahü ekber’ demek cinayet addedilsin! Tarih böyle bir şey bilmiyor. Engizisyon devirlerinde bile böyle bir cürüm yoktu. İnsanların insan olmak itibariyle hatırlarına böyle bir ceza gelmemişti.”

EZAN YASAĞI

Eşref Edib, ülkemizde yaşanan ‘ezan yasağı’nın ve bu dinî vazifesini yerine getiren Müslümanların, zindanlara atılmasının vicdansızlığını dile getirirken duygularını şu satırlarla dile getiriyor: “Viyana surlarında Kur’an diliyle ezan okuyan kahraman Türk milleti kendi öz diyarında, kendi öz minaresinde, kendi öz mabedinde Kur’an diliyle ezan okuyamadı.” Eşref Edib, Ekim 1948’deki yazısında “Kur’an diliyle ibadetten halkı men’etmek milletin kalbine hançer sokmaktan farksızdır.” dedikten sonra feveran etmeye başlıyor: “Hâlâ ezanları Kur’an diliyle okutmamakta ısrar etmek reva-yı hak mı? Artık milletin iradesini elinde tutan Halk Partisi insaf ve merhamet ederek milletin vicdanından elini çeksin. Hıristiyanlara, Yahudilere verdiği hürriyeti, Müslüman halka da bahşetsin. Milletin pek gücüne giden, milleti can evinden, en hassas noktasından yaralayan bu kanunu lütfen bertaraf etsin. Milletin din ve imanı üzerinde yirmi küsur sene devam eden bu müthiş baskı kalksın. Artık yeter.”

BASINA ZİNCİR

Dinî muhteva ile çıkan gazete ve mecmuaların, o dönemde iktidarda olan CHP tarafından sansürlendiği ve bir bahane ile kapatıldığı, bilinen bir gerçek. Bunu en iyi bilen ve bundan muzdarip olan, devrin gazetecisi Eşref Edib’dir. Dindar ve muhafazakâr basının sık sık taciz edilmesi ve önünün kesilmesi üzerine yazar, günümüzü müjdelercesine yasakçılara şu ihtarda bulunuyor: “Hem Allah’dan korkmalı, hem milletten… Milletin göğsündeki imana kimse müdahale edemez. Türk milleti dünyanın en dindar milletidir. Dinî neşriyatı elbette okuyacaktır. Dinî matbuat henüz inkişaf hâlindedir. Yalnız mecmualar değil, inşallah çok geçmeden yevmi (günlük) gazeteler de neşredilecektir. Hem yüz binlerce nüsha olarak. İrtica dedikleri o küflü silahlar çürümüştür. Asıl irtica yatağı, din düşmanlarının karargâhlarıdır. Başkasına tevcih etmek istedikleri silah, şimdi kendi göğüslerine dayanmıştır. Millet onlara, o demokrasi düşmanı mürtecilere karşı mücadele hâlindedir… Zafer mutlaka hak ve hürriyetindir.”

Hürriyetine sevdalı olan milletimizin 1950’de Demokrat Parti’yi ezici bir çoğunlukla iktidara taşıması, Türkiye’ye bir bayram sevinci yaşatmıştır. ‘İslam Kahramanı’ Adnan Menderes’in sağladığı ezan serbestliği, herkesi olduğu gibi Eşref Edib’i de çok sevindirir. Yaşadığı mutluluğu, şu satırlarında görmek mümkün: “Minarelerde Ezan-ı Muhammedî okunmaya başladı. Arkasından radyolarda Kur’an okunmasına sıra geldi. Allah’ın lütuf ve keremiyle o da oldu. Böyle hayırlı başarılar inşallah bundan sonra devam edecektir. Din üzerindeki bütün baskılar kalkacaktır. Ezan-ı Muhammedî okuduğu için zindanlarda yatan birçok Müslüman kardeşlerimiz de halâs bulmuş oldular.” Fergan, “Kızıl kara taassubun kahrından öldüğünü” ifade ederken, saadetini bize de hissettiriyor: “Elhamdülillah, minarelerde Ezan-ı Muhammedî sesleri, radyolarda Kur’an sesleri göklere yükseliyor. İnşallah din üzerindeki diğer baskıları da büyük millet ve hükümeti bertaraf edecektir. Bu hususta hayırlı başarılar dilemek her Müslümanın borcudur.”

“Halk Partisi’nin din ve vicdan hürriyetine karşı indirdiği darbelerin en ağırı, en dehşetlisi bu 163’ncü maddedir.” diyen Eşref Edib, merhum Turgut Özal’ın bu maddeyi çöpe attığını, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da Ayasofya’yı büyük bir cesaretle muhteşem şekilde ibadete açtığını yaşayıp da görebilseydi, o vakit saadeti çok daha büyük olacaktı. Aziz ve temiz ruhu, inşallah millet olarak yaşadığımız bu güzellikleri hissetmiştir.

Bugün “helalleşme” maskesi ve teranesiyle ortalıkta dolanan zihniyet sahiplerinin, dün bu aziz ve mübarek millete ‘irtica’ bahanesiyle, ‘laiklik’ adıyla reva gördükleri ağır baskıları ve çektirdikleri eziyetleri tam olarak anlayabilmek için, Eşref Edib’in CHP ve Din kitabı okunmalıdır. Unutmayalım ki yakın tarihimiz, acılı hikâyelerle, sancılı sahnelerle, ibretli hadiselerle ve yürek yakıcı hatıralarla dopdoludur. Babalarımızın ve dedelerimizin yaşadığı o baskı yıllarını iyi bilmezsek, hakikat yoluna ve aydınlığa asla ulaşamayız. Burada bahsettiklerim, koca deryadan sadece birkaç minik katre. Gerisi siz irfan sahiplerinin merakına, ilgisine ve okumasına kalmış.

2- Eşref Edib toplantısı_c658bd1b65cdd49f43c57440944d5132.JPG

Bâbıâli Sohbetleri’nde düzenlenen Eşref Edib toplantısında konuşmacılar. Sağdan: Fahrettin Gün, merhum Mehmed Fırıncı, Dursun Gürlek ve Mehmet Nuri Yardım.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan