Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Ekim 2021

Fiyat artışlarının nedenleri

Enflasyon konusu günlük hayatımızda ilk sıralardaki yerini korumaya devam ediyor.

Özellikle işçi ve memur gibi geliri sabit olan kesim enflasyondan en çok etkilenen kesimdir. Çünkü ticaretle uğraşanlar, maliyet artışlarını mal veya hizmet fiyatlarına yansıtabilirlerken sabit gelirli olanların böyle bir imkânları bulunmamaktadır.

Birçok kişi bu gidişatın nereye kadar gideceğini merak ederken çeşitli yorumlar adeta havada uçuşuyor.

Yapılan yorumlara bakıldığında bilgi eksikliğinden kaynaklı olarak çok ciddi yorum hataları yapılmaktadır.

Öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “enflasyonu düşüreceğiz” açıklamasının ne anlama geldiğini bilmek gerekiyor.

Enflasyon tanımı gereği fiyatlar genel düzeyindeki artıştır. Yani bir ekonomide enflasyon varsa orada zaten fiyatlar yükseliyordur. Enflasyonun düşmesi demek fiyat artışlarının hızının düşmesi anlamına gelmektedir. Yani fiyatlar bir dönem %20 oranında artış gösterirken ilerleyen dönemde bu artışın %5 oranında gerçekleşmesi hedeflenmektedir. Yani enflasyonun düşmesi fiyatların düşeceği anlamına gelmemektedir.

Fiyatlarda yaşanan bu hızlı artışla ilgili birçok nedene değinmiştim.

Ancak tekraren belirtmekte fayda var enflasyonun iki temel nedeni aynı anda yaşanmaktadır.

Enflasyonun temelde talep ve maliyet olmak üzere iki nedeni vardır. Pandemi süreciyle birlikte piyasaların bozulması sonrasında bu iki nedeni aynı anda yaşıyoruz.

Maliyet enflasyonunu TÜİK’in açıkladığı Yurtiçi ÜFE verilerinden görebilirken talep enflasyonunu da Perakende Satış Hacmi verilerinden görebiliriz.

Gerek hammadde kıtlığı gerek enerji fiyatlarındaki artış gerek döviz kuru gerek lojistik sektöründeki bozulma gibi nedenlerle maliyet enflasyonu artış göstermektedir. Bunun yanında fiyat artışlarına rağmen talebin azalmamasıyla birlikte artış göstermesi fiyat artışlarında önemli etki oluşturmaktadır.

Uzun süre çeşitli kısıtlamalara maruz kalınmasının ardından kısıtlamaların azalmasıyla hızla artan talebi karşılayamayan piyasalar fiyatların yükselmesinde en önemli etkiyi oluşturdu. Bununla birlikte ülkemizde ihracatın hızla artması, Avrupa ülkelerinden ülkemize talebin artışı yaşanması yurt içinde ürün kıtlığına neden oldu. Bununla beraber yurt dışından gelen yoğun talep nedeniyle üreticiler yurt dışı müşterilere verilen fiyatın yurt içi işletmelere de uygulanması nedeniyle yurt içinde fiyat artışı daha fazla oldu. Maliyet artışlarına bir de fırsatçılık ve kıtlık gibi etkenler de eklenince Türkiye’de enflasyon diğer ülkelere göre daha fazla yaşanmaya başladı.

Talebin hızla artmasına bağlı olarak üretimin ve enerji fiyatlarının da hızla yükselmesi maliyetleri artıran önemli bir etken olurken lojistik sektöründeki tıkanıklık ve çeşitli problemler maliyetlerin daha fazla artmasına neden oldu.

Küresel tedarik zincirinde yaşanan kırılma nedeniyle Türkiye’den alımların arttığına değinmiştik. Bununla birlikte küresel şirketlerin Türkiye’de yatırım kararı aldıkları haberleri de artmaya başladı.

Bunun birçok nedeni olsa da bazı kesimlerin sadece ucuz nitelikli iş gücüne bağlaması çok sığ kalmaktadır.

Çünkü Türkiye özellikle son yıllarda alt yapı yatırımlarını hızlandırmış bir ülkedir.

Şanlıurfa’dan başlayıp Edirne sınır kapısına kadar uzanan kesintisiz otoban gibi büyük bir ulaşım ağını görmemezlik yapılamaz. Bunun yanında Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul-İzmir Otoyolu, İstanbul Havalimanı, Avrasya Tüneli, Marmaray ile bağlanan demir yolu hatları gibi büyük ve önemli altyapı yatırımları önemli ölçüde etkili oldu.

Pandemi süreci küresel ekonomide büyük hasarlara neden olurken Türkiye de bundan etkilenmektedir. Üretimi artırarak enflasyonun frenlenmesi sağlanabilecekken emek arzı ve emek talebi uyuşmazlığı büyük sorun teşkil ediyor. İş dünyası eleman bulamamaktan şikâyet ederken emek arz edenler iş bulamamaktan dert yanıyor. Ciddi bir uyuşmazlık yaşandığı ortada. Çözümü için devlet kurumlarının ve iş dünyası sivil toplum kuruluşlarının hükümete daha kaliteli raporlar sunmaları gerekir.

Sorunların çözümü için el birliği yapılması gerekirken şikâyet etmenin yanına çözüm önerilerinin de sunulmalıdır. Çözülsün demekle iş bitmiyor. Çözüm önerilerinin belirtilmesi gerekiyor. Aksi hale boş konuşmaktan öteye gitmez...