Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2485.61
BIST 100
9491.2
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Aralık 2021

Güç ve İktidar

Güç sözcüğünü D. Mehmet Doğan’ın ‘’Büyük Türkçe Sözlüğü’’ eserinde ilk anlamı: ‘’yapabilme hâl ve iktidar’’ olarak geçer. Uluslararası ilişkiler veya dış politika açısından ‘’güç’’ kavramı: Bir devletin diğer bir devleti etkileyerek yapmayacağı bir şeyi yaptırabilme yeteneği olarak tanımlanır.

Demek ki, güç ile etki arasında direk bir ilişki bulunmaktadır. O hâlde bir devletin etkileme kapasitesi ne kadar ise, gücü o kadardır diyebiliriz. Güç etkiyi, etki de iktidarı doğurur.

Ancak dış politika açısından ‘’iktidar’’ terimi ‘’güç’’ teriminden daha geniş bir anlam içerdiğini düşünüyorum. Güç ile iktidar arasındaki ayrımı, ABD’yle Saddam’ın ilişkisi üzerinden örneklendirebiliriz.

Bilindiği gibi ABD Irak’ın zengin enerji kaynaklarını elinde tutmak için Saddam’ı İran’a karşı kullanmıştı. Daha sonra Halepçe’de katliam yapmasına, Kuveyt’i işgal etmesine göz yummuştu. Bir taraftan Saddam’ın zorbalık yamasına fırsat tanıdı. Diğer taraftan onu yok etmek için yakından izledi. Bu sömürgecilerin birçok coğrafyada nasıl bir iktidar kurduğunun işaretidir.

Bütün bu acı hadiseleri bir filim şeridi gibi başa sarıp izlediğimizde her birinizin çıkarttığı veya çıkaracağı kıymetli dersler mutlaka vardır. Benim çıkarttığım en önemli ders: Sömürgecilerin tuzağına düşen liderler, kendileriyle birlikte ülkelerini de canavarların ağzına düşüren birer kurban olurlar.

Asla unutulmaması gerekir ki: Canavarın ağzına düşen bir kurbanın kurtulmak için artık ne zamanı ne de manevra alanı kalır. O artık canavarın acımasız dişleri arasında vicdanları titretircesine ezilir durur.

Bütün yaşanmış bu acı tecrübeler, bölge ülkelerinin sömürgecilerin sinsi planlarına karşı dikkatli olmaları gerektiğini bize gösterir. Bu bakımdan son günlerde bölge ülkelerini ziyaret eden sömürgecilerin adımları dikkatle izlenmelidir.

Örneğin Macron, Cumartesi günü Suudi Veliaht Prens’i Muhammed bin Salman ile görüştü. Bölge gezisi kapsamında Afganistan'daki durumu görüşmek üzere Katar'ı da ziyaret etti. Yaptığı açıklamada: ‘’ Fransa ve diğer AB üye ülkelerinin Kabil'de ortak diplomatik bir misyon açmayı düşündüklerini’’ söyledi.(France 24)

Örneğin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüşmek için Delhi'ye gitti. İki ülkenin dışişleri ve savunma bakanları da görüşmelerde hazır bulundu. Bu görüşmenin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Sonuçları dikkatle takip edilmelidir.

Örneğin Çin, Afgan kaynaklarına gözünü dikmiş durumda. Bazı Çinli maden şirketlerinin Afganistan'daki bakır ve lityum yataklarına erişim sağlamak için Taliban ile görüştükleri belirtiliyor. (New York Times)

Örneğin ABD, NATO ortağı Türkiye’yle ilişkilerini tamamen kopartmamak için PKK konusunu Rusya’ya havale etmek için iki ülke heyetlerinin görüştüğü söyleniyor. Bu görüşmede herhangi bir kararın alınıp alınmadığını henüz bilmiyoruz. Bu da dikkatle takip edilmesi gereken bir konudur.

Toparlayacak olursak, bugün küresel ve bölgesel gelişmelere baktığımızda dünya rotasını kaybetmiş büyük bir belirsizliğe doğru gittiğini görüyoruz. Kaynaklara sahip olmak için ‘’güç ve iktidar’’ temelinde büyük hazırlıklar yapılmaktadır.

Bölge ülkeleri geçmişten dersler çıkartıp canavarların dişleri arasında ezilmemek için barış ve adalet temelinde işbirliğini geliştirmelidir. Bu bağlamda BAE’nin Ankara ziyaretinden sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ziyareti bu açıdan oldukça anlamlıdır.

Not: iletişim: [email protected]

Twitter: @MehmetB78849685