Gümüş Motor yerli otomobil davamız
Son yıllarda savunma sanayindeki yerli- milli hava araçlarımızın yapılmaya başlamasıyla bu sahada büyük gelişme ve ilerleme sağlandı. Bu gelişme ve ilerlemeyle birlikte yerli araba çalışmaları da gündemde. Baykar’ın öncülük ettiği milli havacılık hamlesi ile yapılan İha Tiha Sihalar önemli başarılar elde etmektedir. Bununla birlikte yerli araba TOGG çalışmaları son sürat devam ediyor. Gelin şimdi milli motor ve milli araba çalışmalarının cemaziyelevveline yani geçmişine bir bakalım.
Türk siyaset tarihinde önemli bir yere sahip olan Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN İstanbul Teknik Üniversitesinden mezun olduktan sonra Almanya’da akademik çalışmalarına devam etti. Burada çalışmalarını sürdürürken Türkiye’de kullanılan su motorlarının dahi Almanya’dan ithal edildiğini gördü. Bu durumdan rahatsız oldu. Çalışmalarının ardından ülkeye dönen Necmettin Erbakan dönemin önemli alimi ve mütefekkiri olan hocası Mehmet Zahit KOTKU’nun desteği ve yönlendirmesi ile Türkiye’de ilk yerli motor fabrikasını kurmak için girişimlerde bulundu. Gümüş motor adındaki yerli motoru imal etmek için akademik çevresinden uzaklaşan ve iş hayatına atılan Necmettin Erbakan bir proje hazırladı. Projeye göre tek veya çift silindirli dizel sulama motorları imal edilecekti. Böylelikle Türkiye yerli motor üretmeye başlayacaktı. 250 ortaklı bir birliktelik ve hükümetin de büyük desteği ile Bayrampaşa’da 26 Ocak 1956’da fabrikanın temelleri atıldı. Bu proje için gece gündüz çalışan Necmettin Erbakan fabrika genel müdürlüğüne getirildi. Gümüş motor fabrikasının dönemin Maliye Bakanı Hasan Polatkan tarafından açılışı yapıldı. Açılıştan sonraki tarihlerin birinde Başbakan Adnan Menderes fabrikayı gezdi ve gereken bütün desteği hükümet olarak sağladı. Adnan Menderes hükümetleri yerli ve ağır sanayiye geçmeyi istiyordu. Bu yüzden de o yıllarda Almanya’nın Türkiye’den işçi isteğini kesin olarak reddetti. 1960 tarihinde seri üretime geçen fabrika piyasada 7000 liradan satılan motorların eş değerindeki motorları 5000 liradan satmaya başladı. Hayaller gerçek oldu ve Türkiye yerli motor üretmeye başlayan ülke haline geldi. Tabi bu durum gümüş motor fabrikasının o dönem ithal motorlardan para kazanan tüccarların hedefi haline gelmesine neden oldu. Gümüş motor artık ülkede ağır sanayi sürecisinin başlaması sağlayacaktı. Bu durum ithalattan para kazanan ve ülkenin tarım memleketi olarak kalmasını isteyen birtakım çevreleri rahatsız etti. İthalat yapan tüccarlar bir anda yabancı motorları piyasada 4000 liradan satmaya başladı. Bunun üzerine Gümüş motor ithal motorlarla rekabet etmeye başlayarak yerli motor fiyatını 3500 liraya kadar çekmek zorunda kaldı. Ancak bu durum Gümüş motor fabrikasını zora soktu ve hisse senedi fiyatları düştü.
O dönem ithalatçılar ithalattan büyük para kazandıkları için yerli sanayi kurulmasına karşı çıktılar. Onların büyük paralar kazanmalarının önünde Gümüş motor bir engel olarak görüldü ve onlara göre batırılması gerekliydi. Bunun için büyük zararları dahi göze alarak ithal motorları yok pahasına piyasaya sürdüler.
1964’de bazı çevreler fabrikanın zor durumda olduğu izlenimi vermeye başlayınca tüccarlar hisselerini satmaya başladı. Şeker Şirketi bu tüccarlardan hisseleri satın aldı ve yüzde 75 oranında hisselerin sahibi oldu. Hisselerin üçte ikisine sahip olan Şeker Şirketi Necmettin ERBAKAN’ı görevinden uzaklaştırdı. Böylelikle Gümüş Motor pancar kooperatiflerinin söz sahibi olduğu bir kurum haline geldi. İsmi Pancar Motor olarak değiştirilen şirket 1965 tarihinde Alman Hatz firmasıyla lisans anlaşması yaparak ithal benzinli ve hava soğutmalı sistemde motor üretmeye başladı. Bu olayla birlikte Türkiye’nin ağır sanayiye geçme motor üretme rüyası da son bulmuş oldu. Yerli ve milli hava sanayini kurmaya çalışan Nuri Demirağ’ın uçak fabrikasının başına gelenler Gümüş Motor fabrikasının da başına geldi. ‘’Bütün Mesele Şeftali yerine Motor üretmekti...’’
Çeşitli çevreler tarafından başarısız olması sağlanan Gümüş Motor hikayesinden sonra ülkenin hikayesi daha vardı. O da yerli bir otomobil üretme fikri idi. Devlet Demiryolları mühendisleri ve yöneticileri Ankara’da toplantıya çağrıldı. 16 Haziran 1961’de Ankara’da yapılan toplantıda Cumhurbaşkanı olan Cemal Gürsel’in talimatı okundu. Talimatta TCDD’den ordunun ihtiyacı için bir otomobil tipinin geliştirilmesi istendi. Bunun için TCDD’YE 1 milyon 400 bin tl ödenek ayrıldı. Emin Bozoğlu başkanlığında bir ekip kuruldu ve arabanın yapımına başlandı. Ekip iş bölümü yaparak çalışmalara koyuldu. Mühendisler 12 saat vardiya sistemine göre çalıştılar. Gayretli bir şekilde çalışan ekip ekim ayının ortalarında ilk beyaz olan otomobili tamamladı. Hemen ikinci aracın yapımına başlandı. Talimat gereği araçların 29 ekime yetiştirilmesi gerekiyordu. Siyah renkte olan ikinci otomobil 28 ekim akşamı son boyasının atılması ile hazır hale geldi. Otomobiller o akşam Eskişehir’den trenle yola çıkarıldı. Yangın tehlikesine karşı bu otomobillerin benzin depoları boşaltıldı. Ankara geldiklerinde araçlara refakat edecek ekibin benzin ikmali yapılacağından haberi yoktu. Beyaz olan araca acele benzin kondu tam ikinci sıradaki araca benzin konacaktı ki Cemal Gürsel geldi. Gürsel daha benzini konmamış ikinci araca yöneldi. Otomobil çalıştı ancak 100 metre gidebildi ve durdu. Cemal gürsel ne oldu? diye sordu yüksek mühendis cevap verdi Paşam benzin bitti. Cemal Gürsele diğer araca geçmesi istendi o da şu sözü söyledi ‘’ Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz.’’ Bu olay gazetelerde geniş yer buldu. Sonuçta yerli bir araba üretildi ama küçük bir aksilik her şeyi mahvetmeye yetti. Buna ister ihmal diyin, ister talihsizlik, ister sabotaj... sonunda yerli araba macerası bu raddede son bulmak zorunda kaldı. Dönem basınının lincine uğrayan Devrim arabaları çürümeye terk edildi ve hazin hikayesi geride kaldı.
Devrim arabasının hazin hikayesi hafızlardan on yıllarca silinmedi. Türkiye, Devrim arabasının hikayesinden 57 yol sonra yerli otomobilin üretimi için harekete geçti. 2018 yılında küresel bazda yerli bir otomobil üretmek için Anadolu Grubu, Zorlu, Turkcell, Kök Grubu, Bmc, Tobb güçlerini birleştirerek 25 Haziran 2018 tarihinde Türkiye’nin Otomobil Girişim Grubu Sanayi ve Ticaret Aş ( TOGG)’u kurdular.
Bu tarihten sonra ilk örnekleri üretilen yerli araba Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı görkemli törenle kamuoyuna tanıtıldı. Bu tanıtım, kamuoyunda büyük sevince ve ilgiye neden oldu. Bundan sonra yerli aracı üretecek olan fabrikanın kurulma aşamasına geçildi. Yerli otomobil TOGG’un üretim yeri olarak Gemlik belirlendi. Yerli ve elektrikli otomobili üretecek fabrikanın temelleri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın katıldığı törenle atıldı. Bu törenle 60 yıllık rüya gerçekleşiyordu artık. Fabrikanın inşaatı hızla devam ediyor. Fabrika 2022 yılında TOGG otomobilinin seri üretimine başlayacak.
Milletimiz yerli arabanın üretilip satışa çıkarılacağı vakti sabırsızlıkla bekliyor. 60 yıllık bir gecikmenin ardından savunma sanayindeki milli ve yerli hava araçları uçaklar, helikopterler bilumum birçok araç gereçten sonra Aziz milletimiz yerli otomobiline de kavuşacaktır. Bu fabrika ile önemli ölçüde istihdam sağlanacak ve üretilen araçlar ihraç edilerek ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacaktır. Akıllarda şu soru 1961 tarihinde Devrim arabası seri üretime geçse idi ülkemizin bugün otomotiv sanayinde dünyadaki yeri ne olurdu? Yerli ve milli üretim kaç otomobil markamız olurdu?...