Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2487.56
BIST 100
9541.79
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Ağustos 2016

Hukuk=Helvadan Putlar

Arap Baharı başladığında bunun neticesinde Türkiye'de de darbe olacağını söyleselerdi sanırım kimse inanmazdı. Mısır'da darbe olduğunda ise "Taksim, Tahrir kardeşliği" sloganı üzerinden İhvan/Mursi ile Ak Parti/Tayyip Erdoğan kıyaslaması yapılıyor ve Türkiye'de de amaç açık ediliyordu. Mısır'da plan başarılı olmuş ve yıpranan Mübarek yerine aynı özellikteki diğer bir partner olan Sisi halkını katlederek kullanılmak için neler yapabileceğini gösteriyor rüştünü ispat ediyordu.

Buna nasıl cesaret edebilmişlerdiu2026

Binlerce kişi meydanlarda rastgele ateş edilerek öldürülmüştü. Binlerce kişi cezaevlerine gönderilmişti. Kaybolan kişilerin sayısı bile belli değildi. Ardından Birleşik Arap Emirliklerinden ve Suudi Arabistan'dan yüklüce para ve AB ile Amerika'dan ciddi siyasi destek geldi. Yeni hükümet tanınmış ve takdis edilmişti.

Olay nettiu2026

Bir ülkede sadece silah ile darbe yapılamazdı. Dış destek, ekonomi ve diğer silahsız kuvvetlerin üst düzey desteği darbenin gerçekleşmesi için olmazsa olmazlardandı.

Aynı dönemde "Gezi Olayları" ile "yönetilemeyen/iç karışıklıklar ülkesi" olarak gösterilen ve darbe zemini hazırlanan Türkiye bu badireyi zorda olsa atlattı. Öyle ki dış destek, medya desteği, parasal destek, eylemcilere sağlanan imkanlar ile tüm silahsız kuvvetler devredeydi. Son nokta bir türlü konulamadı. 28 Şubat'ta gerçekleşen Darbe/postmodern darbe bir türlü gerçekleştirilemedi.

17-25 Aralık sürecinde ise ikinci perde açılıyordu. Ülke içerisinde en organize grup ve yurt dışı ile bağlantısı üst düzey olan "Gülenistler" harekete geçtiler. Gezi kalkışmasından daha organize bir saldırı ile 28 şubatta hükümeti istifaya götüren sürecin bir benzerini yürürlüğe koydular. Bir yıl içindeki 2. Postmodern darbe girişimi de başarısız olmuştu.

Başa dönelim.

Arap baharı diye başlayan ve neredeyse tüm Osmanlı Bakiyesindeki devlet ve devletçikleri dizayn eden süreçte son nokta Osmanlı mirasçısı Türkiye ve yeni Osmanlı olarak gösterilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a gelmişti. Tüm bu görünen ve görünmeyen girişimler ile hedef 1. Dünya Savaşından sonra oluşturulan yapıyı yeni şartlara göre revizyondan geçirmekti.

17-25 Aralık sürecinde gördüğümüz kamikaze dalışları yapan hakimler aslında bu gruba bağlı olan kişilerin neler yapabileceklerini de ortaya koyuyordu. Bu nedenle herkesin merak ettiği soru "askeriye içerisindeki yapılanmalarının büyüklüğü" idi. işte bu soru ve sorunun cevabını 15 Temmuz'da gördük.

Bu süreçte silahlı kanada ülke içerisinden destek gelmedi. Öyle kibirli bir hareketti ki bu, ülke içindeki kendinden ve kendi güçlerinden başka her şeyi küçümsemişlerdi. Bu güne kadar yaptıkları her şeyde karşılarındakileri sindirmeyi başarmışlardı. "Taptıkları" yurt dışı efendilerine ise bağlılıklarını göstermek için her türlü rezilliği ortaya koymaktan çekinmediler.

Silahlı kuvvetler ve yurt dışı destek tamamdı. Ancak unuttukları en önemli husus;

Allah'ın takdiri idiu2026

Birbirinden bağımsız olarak birçok noktada canını/malını/kanını vererek birçok kişi bu sürecin atlatılmasını sağladı. Yine bu toprakların insanlarının feraset ve basireti tam zamanında ortaya çıkıyor ve cesaretleri ve özverileri sayesinde bir raundu daha kazanıyordu.

Mekke müşriklerinin helvadan yaptıkları putları acıktıklarında yediklerini biliyoruz. Batı dünyasının helvadan putları "hukuk-insan hakları" olduğunu da biliyoruz. Başarısız olan Gülenistleri kurtarmak için "hukuk-insan hakları" feveranlarının sebebi de işte bu nedenle yükselmeye başladı.

Zira bu hareket içinde olup ta uyumakta olan hücreler hem batı için hem de bizim için çok önemli. Zira bu kullanışlı hainler ya da saflıkları ile bunlara hizmet edenler batı için korunmak bizim için ise ortaya çıkartıp cezalandırılmak zorunda olduğumuz kişiler. Ülkesindeki en ufak tehditte tüm dünyaya hiçbir hukuk kuralına uymadan kan kusturan Batı şimdi darbecilere karşı onurunu, iradesini koruyan insanlara "insan hakları" uyarıları yapıyor. Eğer darbe başarıya ulaşsaydı bugün darbenin mimarları batı başkentlerinde kırmızı halılarda yürüyor olacaklardı. Ölenler ya da cezaevinde olanlar mı? Hiç kimsenin gündemini işgal etmeyecekti. Şu an ki şehitlerimizin gazilerimizin hiç gündeme gelmemesi gibi.