İlan, iddia, davet: Rachel'i anmak
ABD’nin Washington eyaletinin Olympia kasabasından
Filistin Refah’a, Filistinlilerle dayanışmaya gelen Rachel Corie, 16 Mart
2003’te bir Filistinli aileyi savunurken zırhlı buldozerle öldürüldü.
Bireysel gözü dönmüşlükten cinayet şebekesi devletlere uzanan geniş ölçekli bu terör dalgası
karşısında insanlık vicdanını, izzetini ve onurunu ayaklar
altından kaldıran, sistematik şekilde sessizliğe bırakılan hak ve adalete nefes
olan, sınır tanımaz şekilde araçsallaştırılan ilke ve değerleri yeniden hatırlatan
Rachel Corie; din, dil, ırk gibi her ayrımın birer çatışma kaynağına
taammüden dönüştürüldüğü bir ortamda ancak vicdanın, hakkın, adaletin, ilke ve
değerlerin mücadele ekseni olarak belirlendiğinde dünyanın katlanılabilir bir
umut taşıyabileceğini tüm dünyaya gösterdi.
Bir yanda Yeni Zelenda’da da secdede şehit edilen kardeşlerimizin acısı
ile yüreklerimiz dağlanıyor.
Diğer yanda 16 yıl önce 16 Mart’ta bir terör şebekesine karşı mazlumların yanında
durmak için canını ortaya koyan genç bir kızı anıyoruz.
***
İnsanı yücelten bir duruş ile belki vahşetin geriletilemeyeceği ne var ki vicdanın
Batı ya da Doğu’da değil nerede olursa olsun insanın yüreğinde olduğunun adeta
bir kanıtı Rachel Corie. İnsana yaraşır bir çıkış yolu varsa onun da nereden
geçtiğinin beyanı.
Yine bir 16 Mart ve biz Rachel Corie’yi anıyoruz.
Yasal zorunluluk kaynaklı göstermelik anmalar dışındaki her anmanın, her hatırlamanın, her sahip çıkmanın
bir iddia olduğunu; anılan, hatırlanan, sahip çıkılan ile kurulan ilişkiye
ilişkin bir iddia olduğunu belirtmeye gerek yok.
Anmak, hatırlamak ve sahip çıkmak anılana, hatırlatılana ve sahip çıkılana dair kendimize ve
başkalarına yaptığımız ilandır.
Anılanların, hatırlananların ve sahip çıkılanların inandıklarına, uğruna mücadele
verdiklerine, verdikleri mücadeleye ve çok görülmek istenmese de esas
itibariyle mücadele şekillerine sahip çıktığımıza, ona talip olduğumuza, onu
yapacağımıza ve onu yapıp yapmamak üzere hesaba çekilebileceğimize ilişkin
ilana çıkıyoruz.
Anmamız, kendimize ilişkin açık bir hüküm ve kaçınılmaz şekilde başkalarına gönderdiğimiz bir yargılama
davetiyesi aynı zamanda: ‘Biz buyuz ve bizi bununla yargılayın!’ davetiyesi.
Bu açıdan anma, hatırlama ve sahip çıkmalarımızın sahiciliği bizim fiiliyatta aynı
yolun yolcusu olup olmadığımıza, o yolun gereklerini karşılayıp karşılamadığımıza
bakılarak görülebilir. Ulusal, bölgesel ve küresel meseleleri ele alış
şeklimiz, pozisyon alırken veya sözüm ona strateji oluştururken ileri sürdüğümüz
gerekçeler, sığındığımız mazeretler; ne olduğumuzu, ne yaptığımızı, nasıl yaptığımızı
gösteriyor. Arzularımızı, beklentilerimizi, irademizi, inanç, ilke ve değerlerle
ilişkimizi, ilişkimizin boyutlarını tüm çarpıcılığıyla gösteriyor.
Rachel Corrie netameli koşullarda yola, yolun ve yolculuğun gereklerine,
inandıkları ilke ve değerlere göre yaşamanın kıvancını, izzetini, şerefini bıraktı. En zor koşullarda
bile ilke ve değerleri aziz tutmanın erdemini bıraktı.
“Zulüm bizdense ben bizden değilim.”, diyen bir vicdanın adıdır Rachel Corie…
Ve bizler onu, asla unutmayacağız!