Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Ekim 2021

​Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirebilir mi?

AK Parti’nin kuruluşundan beri yapılan seçimlerin sonuçlarına, AK Parti ve CHP mukayesesiyle bir göz atalım:

2002 Genel Seçim

AK PARTİ: 34.28

CHP: 19.39

2004 Yerel Seçim:

AK PARTİ: 41.67

CHP: 18.23

2007 Genel Seçim:

AK PARTİ: 46.58

CHP: 20.87

2009 Yerel Seçim:

AK PARTİ: 38.39

CHP: 23.08

2011 Genel Seçim:

AK PARTİ: 49.83

CHP: 25.98

2014 Yerel Seçim:

AK PARTİ: 42.87

CHP: 26.34

2015 Genel Seçim (7 Haziran):

AK PARTİ: 40.87

CHP: 24.95

2015 Genel Seçim (1 Kasım):

AK PARTİ: 49.50

CHP: 25.32

2018 Genel Seçim:

AK PARTİ: 42.56

CHP: 22.65

2019 Yerel Seçim:

AK PARTİ: 44.33

CHP: 30.12

***

Evet, AK Parti ve CHP’nin 2002’den bu yana elde ettikleri oy oranlarını verdik.

Bir de referandum ve cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları var.

Onlara da bir bakalım:

2007 Referandum:

Evet: 68.95

Hayır: 31.05

2010 Referandum:

Evet: 57.88

Hayır: 42.11

2014: Cumhurbaşkanlığı Seçimi:

Recep Tayyip Erdoğan: 51.79

Ekmeleddin İhsanoğlu: 38.44

2017 Referandum:

Evet: 51.41

Hayır: 48.59

2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi:

Recep Tayyip Erdoğan: 52.59

Muharrem İnce: 30.64

***

Vay beee…

19 senede 15 seçime girmişiz!..

Neredeyse sene başına bir seçim düşüyor.

Bazı yerlerde “tekrar seçim” de oldu malûm.

En istikrarlı yıllarda bile sandıktan sandığa koşuyoruz, demokrasinin nimetleri!..

**************

AK PARTİ HER SEÇİMDE İKİYE KATLAMIŞ!

Tabloya şöyle bir bakarsanız, Ak Parti’nin CHP’yi her seçimde aşağı yukarı ikiye katladığını görürsünüz.

CHP, bunca seçimdir Ana Muhalefet pozisyonunu hiç kaybetmedi.

İstikrarlı bir şekilde yoluna devam etti.

Deniz Baykal, yüzde 23’e çıkmış.

Kemal Kılıçdaroğlu da, yüzde 26’yı görmüş.

Ortalama, yüzde 25 diyelim!..

Her dört vatandaştan birinin oyu.

Her dört seçmenden üçü CHP’ye karşı.

Bu durum bir seçimde olsa fazla anlam ifade etmez.

Bütün seçimlerde olunca, CHP için tam bir “hezimette istikrar” tablosu!

Bir seçim sonrasında, “Niçin hep yeniliyorsunuz, Erdoğan’ı şöyle tek başına sandıkta yenmenin sevincini yaşamak istemez miydiniz?” yollu bir soru yöneltilince, şöyle karşılık vermişti Deniz Baykal:

“Türkiye’nin sosyolojik gerçekleri var, bunları göz ardı edemeyiz!”

Bu ne demektir?

Şu demektir:

“Bu milletin sosyolojik zemini, bizim zihniyetimizden haz edecek durumda değil!”

CHP’nin elitist, jakoben/muhafazakâr zihniyet dünyasından bakacak olursak:

“Bu millet sağlıklı kararlar verebilmesini sağlayacak bilgi ve beceriye sahip değil!”

*

Bu kapıya çıkan sözleri zaman zaman Kemal Kılıçdaroğlu’ndan da işittik.

Sonuçlarını beğenmediği seçimlerin ardından, vatandaşı, seçmeni suçlayıcı cümleler.

*******************

YA BUNDAN SONRASI?


Yukarıda verdiğimiz seçim sonuçlarının, bugünlerde yaşadıklarımızın ve yarın muhtemelen yaşayacaklarımız ışığında, 2022’ye ya da 2023’e bakalım mı?

CHP’nin önderlik ettiği blok, Ak Parti’yi mağlubiyete uğratabilir mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı alaşağı edebilir mi?

***

Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakkını yemek olmaz.

Gezi Olayları’nda sahnelenen “tiyatro”yu, oldukça “verimli” bir şekilde bugünlere taşımayı başardı.

Gezi Sahnesi’ni hatırlayın:

Kızıl’ından Yeşil’ine ve dahi “LGBT’nin gökkuşağı”na kadar hemen her renk vardı orada.

Fanatik taraftar grupları da vardı…

Mustafa Atatürk ile Abdullah Öcalan’ın portlerini yan yana getirecek kadar ileriye giden, gerçek Atatürkçüleri çatlatan birileri de.

Bir projenin hazırlık sahnesiydi orası.

Proje olgunlaştırıldı, olgunlaştırıldı ve iki sembol şehrin,

İstanbul ile Ankara’nın AK Parti’den alınması gibi iki büyük “başarı”yla ilk sonuçlarını aldı.

Şimdiki soru:

Gezi İttifakı, yerel seçimde elde ettiği “başarı”yı Cumhurbaşkanlığı seçimine ve Genel Seçime taşıyabilecek mi?

Şartlar, Sayın Erdoğan ve AK Parti açısından çok da parlak değil.

Duruma buralardan baktığınızda, gördüğünüz tablo belli.

Lâkin tek açıdan bakmak çoğu vakit yanıltıcı olur.

Ben, hem AK Parti çevrelerinden hem de CHP çevrelerinden bakıyorum manzaraya.

Hem yurt içinden, hem de yurt dışından.

CHP’lilerin “ÖzCHP’li” diyebileceğimiz kesiminden tanıdıklarımla, hem de “teşkilâtta görev yapan”, “CHP’li belediyelerde etkin olarak faaliyet gösteren” tanıdıklarımla konuştuğumda oradaki sıkıntıların da çok büyük olduğunu görüyorum.

“Sayın Erdoğan’ı sandıkta yenmek istiyoruz ama içeride hakimiyet kurma yolunda ilerleyen HDP ve diğer marjinal, şiddet yanlısı gruplardan da kurtulmak istiyoruz!” yollu şikâyetler çokça ulaşıyor bana.

Kötü para iyi parayı kovarmış.

CHP’nin “ulusalcıları”, kendilerini “Gerçek Atatürkçü” olarak nitelendiren bireyleri, gidişattan fena halde şikâyetçi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yok etmek isterken, partilerinde kendilerinin yok olmasından endişe ediyorlar.

“Haddine mi düşmüş, arkasını örgüte dayadığını ilân etmiş bir HDP’liye dokunmak!..” bile diyorlar!

*

CHP’lilerin önemli bir bölümü ve dahası Millet İttifakı’na “kızgınlıktan” dolayı destek verenlerin bir bölümü, kendileri için en iyisinin AK Parti olduğunu da biliyor aslında.

Ne olacak, AK Parti iktidarda da olsa, her işlerini görebiliyorlar.

AK Parti, kendisinden olmayanları dışlamıyor ki, destek veriyor tersine.

Bunu CHP’lilerin önemli bir bölümü de biliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir seçimde yüzde 68.95’e ulaşmış. (2007 Referandum.)

Yaklaşık yüzde 70.

Bunun ne kadarı gitmiştir, ne kadarı kalmıştır?

Vatandaş, kızar, köpürür…

Sandık önüne geldiğinde de, ekseriyetle “işine gelene” oy verir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın alaşağı edilmesinin kendisine yarayacağını düşünenlerin oranı nedir?

Tam da sözün burasında “Nefretin gözü kördür, hırs da baldan tatlıdır!” diyenler olacaktır ama…

Milletimizin ekseriyetinin gözü kör edecek kadar nefrete, bal belleyecek kadar da hırsa kapıldığını söylemek de haksızlık olmaz mı?

***

Sonuç olarak efendim…

Hele şu 10 Büyükelçi ve Tezkere konusundaki “CHP tavrı”nı gördükten sonra da şuna iyice inandım ki…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sözde destek verenler (İstanbul seçimi öncesinde olduğu gibi) büyük gayret sarf etmezlerse, Millet İttifakı çok zor kazanır!..

Son olarak dışarıdan bakış..

Üzerinde düşünmeye değer sorular:

Biden ve diğerlerinin Millet İttifakı’na çalıştığı doğru da, bu yapı dışarıda ne kadar ciddiye alınabilir?

iktidara gelse bile sürdürülemeyecek bir yapıyı kim ne kadar ciddiye alır?

Göreceğiz yaşarsak.