Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2501.03
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


​Özgürlüğü ve Nietzsche'yi düşünmek

İnsan niçin özgür olmayı gerçekleştiremiyor sorusu, sürekli olarak zihnimi meşgul eden en önemli problemlerden biridir. Özgür olmayı niçin gerçekleştiremediğimiz üzerinde düşünürken, Nietzsche’yi düşünüyorum. Bütün sistemlere, putlara ve doğmalara karşı çıkan Nietzsche, niçin özgür olmayı başaramadığımız konusunda bize çok önemli fikirler söylemektedir.

Özgürlüğü tecrübe etme konusunda başarısız olmak aslında insanın kendisini hastalıklı, mahkum ve köle bırakması demektir. İnsanlar, özgür olmak yerine geleneğin ve kültürün kölesi olarak yaşamayı tercih ederler. Gelenek ve kültür, insanı, sınırsız sınırlamalar, duvarlar, labirentler ve mağaralar içinde yaşamaya mahkum eder. Kültür ve geleneğin inşa ettiği hapishanelerde geçen günlerin ve yılların hayat olduğu yanılgısı içinde insanlar, hayatlarını ve varlıklarını harcarlar. Nietzsche, gelenek ve kültürün sınırlarında ve hapishanelerinde hayatı israf etmenin yaşanmamış hayat olduğu gerçeğini bize söylemektedir.

Kültüre ve geleneğe bağımlı ve mahkum olarak yaşayanlar, kendilerine, hayata, doğaya, medeniyete ve tarihe sadece tek bir yerden bakarlar. Gelenek perest ve kültür perest kişiler, kendi karanlık mağaralarının ve sığ sınırlarının dışında hiçbir şeye açık değildirler. Nietzsche, özgürlüğü sahici anlamda tecrübe etmek için her şeye açık olan bir varlık olmayı gerçekleştirme şeklinde çetin bir meydan okumayı önümüze koymaktadır. Sadece kendi mağarasına açık olan kişiler, dünyaya, hayata ve doğaya kapalı olan kölelerdir.

İnsanın özgür olmayı başarması için bağımsız bir iradeye sahip olması lazımdır. İradesinden taviz vererek kendisini küçülten ve zayıflatan bir insan, özgür olamaz. Özgür insan olmak için kişinin tam büyük bir iradesi olmalıdır. İradenin tamamını gerçek dışı hayali kurgulara atfederek kendisinin irade sahibi olmadığını içselleştiren insan, aslında tam bir özgürlük yerine özgürlüğün kırıntılarıyla veya hayaliyle yetinmektedir. Tam irade sahibi bir varlık olarak insandan söz eden Nietzsche, irade ve insan arasında kopmaz bir ilişkinin olmasını gündeme getirmektedir.

Sürü inancı, psikolojisi ve ahlakıyla yaşayan kişiler ve toplumlar, köle toplumlardır. Sürü ahlakıyla hayatlarını israf edenler, dışarıdan gelen uyarıcılara tepki veren koyunlardan farksızdırlar. Sürü ahlakını içselleştirerek kendi kendilerini köleleştirenler, kendi başlarındaki çobanın güçlülüğüne inanırken, kendilerinin zayıf olduğunu kabul ederler. Zayıflığın, fakirliğin ve ezilmişliğin kendi kaderleri olduğuna inanan ve bu dünyada kendilerine rahat olmadığını meşrulaştıran sürü mensupları, köleci bir metafiziğe iman ederler. Sürü psikolojisi, çoban despotizmi ve köle metafiziği, insanın niçin özgürlüğü tecrübe edemediğimizin en önemli nedenleri arasındadır.

Kendilerine ait bir iradeleri olmayan, hep mağdur ve ezilmişlik metafiziğine sığınan sürü mensupları, düşman ve kötü gördükleri her şeye tepki gösterirler. Sürüden olan insanların, aksiyonları yoktur, reaksiyonları vardır. Sürüden olanlar, kamplaşma, çatışma ve şiddetten beslenirler. Kendileri dışında herkesi düşman gören, dünyayı ve kendilerini değersiz olarak kabul eden sürü mensupları, gerçek dünya yerine hayali bir dünyada ve gelecekte mutlu ve müreffeh yaşayacakları bir kurguya inanırlar. Sürüden olanların gerçek dünya ile ilişkileri kopuktur, akıllarıyla düşünmezler, duygularını, düşüncelerini ve düşlerini tamamen çobanlarına teslim etmişlerdir. Sürüden olanlara bugünü ve yarını nasıl yaşayacaklarını da yatan ve nasıl bir geleceğin kendilerini beklediğini ortaya koyan, hep çobanlarıdır. Çobanlar, sürüye sürekli olarak yalan söylerler. Sürü ahlakı, psikolojisi ve inancı, tamamen yalanlardan oluşmaktadır.

Ahlakı şekilcilikten ibaret olan, kendileri dahil hayatı, insanı ve doğayı değersizleştiren sürü ahlakı, kültürel durum olarak sürekli olarak üretilmektedir. Kültür olarak sürü ahlakı süreklilik içinde üretildiği sürecek işi ve toplumun çürümüşlükten ve çöküşten kurtulması, gerçek özgürlüğü tecrübe etmesi mümkün değildir. Sürünün bir parçası olarak sürü değerlerine köle olduğumuz sürece özgürlüğü gerçek anlamda tecrübe etmeyeceğimiz gerçeğini Nietzsche’den öğreniyoruz.