Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.65
Gram Altın
2495.56
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Mart 2023

RAND Corporation 2020 raporu ve 7'li ittifak

Gölge CIA RAND Corporation’u anlatmama gerek yok. Zira bu köşede tüm detaylarıyla izah etmiştik. Şimdi bu kuruluş 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra 276 sayfalık “Türkiye’nin Milliyetçi Rotası: ABD-Türkiye Stratejik Ortaklığı ve ABD Ordusu İçin Çıkarımlar” başlığı ile bir rapor yayınlanmıştı. Tarih, 2020.

Bu raporu hatırlatmamın nedeni bugün içeride dizayn edilen muhalefet cephesinin Mayıs seçimleri için nasıl bir araya getirildiklerini göstermektir. Serdar Üsküplü vaktiyle bu raporu tüm detaylarıyla kaleme almıştı.

Rapor öncelikle, Erdoğan yönetiminde Türkiye’nin Batı’dan uzaklaştığını ve bu durumun önümüzdeki beş on yıl boyunca süreceği belirtiyor. FETÖ operasyonları sonucunda ordunun Amerika’yla işbirliğinin azalmasından yakınıyor.

Sorunlu bir müttefik olarak kabul edilen Türkiye’nin nasıl hizaya getirileceğini tartışıyor. Sonra da hizaya sokulamayan Erdoğan’ın devrilmesi için muhalefetin birleştirilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Rapora 1919 yılında İngiliz Mandası altında kurulması önerilen, sınırları İç Anadolu’ya kadar uzanan Kürdistan haritasının eklendiğini de söyleyelim.

15 Temmuz darbe girişimin halk tarafından bastırılmasından da çok rahatsız olmuşlardı. Bunu şu cümleden anlayabiliyoruz: “2016 yılında birçoğu ABD’de ileri düzeyde eğitim almış ve askeri dönüşüm çalışmalarına dahil olan 200 subayın tasfiye edilmesi modernizasyon çalışmalarını yavaşlatmıştır.”

Raporda, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce, Meral Akşener ve Selahattin Demirtaş gibi isimlerden övgüyle bahsedilmişti.

Gelelim RAND’ın iktidar formülüne; “Eğer bu dönemde Türkiye’de yaşayabilir bir koalisyon ortaya çıkar, Erdoğan ve AKP’yi 2023’ten sonra iktidardan söküp atabilirse, 2018 seçimlerinde NATO müttefikleri ve Avrupa Birliği ile ilişkileri canlandırmayı savunan siyasi programlar açıklayan önde gelen üç muhalefet partisinin daha uzlaşmacı bir yaklaşım göstermesi beklenebilir.

Sonra da muhalefet cephesi desteklenerek ABD ve Batı’nın Türkiye ilişkileri yeniden geliştirilebilir” deniliyor.

Bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Meral Akşener, Selahattin Demirtaş gibi isimler de haliyle demokrasi yanlısı siyasetçiler olarak takdim ediliyor.

Nitekim rapordan iki yıl sonra 6’lı Masa ilk toplantısını 12 Şubat 2022’de gerçekleşirdi. Bir farkla HDP masada yoktu.

Raporda hükümetin ve medyasının CHP ve HDP’yi marjinalleştirdiği, CHP ve HDP temsilcilerinin yasal saldırılara uğradığı ifade edilerek “Türkiye’de demokratik bir yönetim olmadığı iddia ediliyor ve CHP ile HDP arasında bir kader birliğine işaret ediliyor.

Ana akım medyanın duayen(!) yorumcuları Meral Akşener masayı terk etti o halde masa dağıldı türünden analizleriyle günlerdir bizleri oylamışlardı. Oysa Rand Corporation 2020’de net bir şekilde CHP, HDP, İYİ Parti ittifakının temelini atmıştı.

Yalnız RAND’ın yanıldığı tek konu, en şanslı adayın Ekrem İmamoğlu olduğunu söylemesi. “Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Belediye Başkanı olarak kapsayıcı politikaları ve kararlı zaferi, 2023 genel seçimlerinde onu Erdoğan'ın en zorlu rakibi olarak öne çıkardı” deniliyordu raporda.

Türkiye satır aralarında, 1990’lardaki “iç savaşa dönmekle”, canlı bombaların büyük şehirlerdeki saldırılarını arttırmasıyla tehdit ediliyor.

Ve ekliyor, “Erdoğan ülkesinin İslam dünyasındaki itibarını arttırmaya ve Rusya ve Çin ile yeni ilişkiler kurmaya odaklanmış bulunuyor.” Evet, tüm mesele budur dostlar. İçerideki ittifakların nasıl tanzim edildiği ve bundan ne umulduğu ortadadır.