Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2404.65
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Mart 2022

Savaşa hazırlık!

Savaşa, siyasi, askeri, iktisadi ve sosyolojik olarak hazır olunur.

Kısaca; Siyasi hazırlık, devletin iktidar ve kurumlarıyla dış politikadan iç düzene, oluşturduğu meşru zeminle başlar. Askeri hazırlık, savunma araçlarının yeterliliğinden askerin düzen, disiplin ve eğitimi ama en önemlisi maneviyatının sağlam olmasıdır. İktisadi hazırlık, oluşabilecek her türlü yokluğa karşı yeterli akçenin ötesinde milletin ve savaşan askerin ayakta kalmasını sağlayacak gıda, sağlık, enerji ve işleyişi her şartta devam ettirecek unsurları ayakta tutmak demektir. Sosyolojik olarak ise, ki en önemlisi budur, milletinin desteklemediği bir savaşı kazanabilecek ordu yoktur. Birlik beraberliği bozulmuş, içerde kargaşa ve kaosa teslim olmuş, maneviyatı kırık bir millet ile savaşa girmek baştan hezimeti kabul etmek demektir.

Rusya’nın Ukrayna işgal girişimi bize hem içerde hem de uluslararası planda yapılabilecek hazırlıklara emsal olacak şeyleri gösterdi.

Savaş kapımızda. Türkiye, tarafsız ama insani ve diplomatik yönden aktif politikasıyla, çok yerinde bir duruş sergileyerek dünyaya kendi politikasını kendi belirleyen ülke olduğunu gösterdi. Bu durum değişmemeli.

İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan düzenin siyasi askeri, iktisadi ve sosyolojik olarak tükendiği bir dönemdeyiz. Emperyalist ülkeler, son yirmi yılı hızlanarak ama soğuk savaş sonrasında adım adım uygulanmaya çalıştığı, yeni insan, yeni sosyoloji yeni rejimler yeni aktörler ve insanlığın önüne konulan yeni oyuncaklarla, merkezine yine kendilerini koydukları yeni bir dünya dizayn etmek istiyorlar.

Dünyada birçok denge değişecek gibi görünüyor. Ve biz ülke olarak her şeyin merkezindeyiz.

Dünyada epey bir zamandır dile getirilen gıda ve su sıkıntısı meselesi, yokluğundan dolayı mecburen dışa bağımlı olduğumuz petrol ve gaz başta olmak üzere enerji meselesi ve tabi ki sosyal yapıyı kontrol edebilecek milli vasıtaların oluşturulması gerek. En önemlisi de savunma sanayiinde kazandığımız ivmeyi daha ileri noktalara götürebilmek için olağanüstü adımlara ihtiyacımız var.

Yaşanan savaşın bize gösterdiği şeylerin en önemlisi de şudur. Türkiye’nin karşısında muharip olarak durabilecek bir devlet-ordu yok çevremizde. Bunu hamasi olarak söylemiyoruz. İşte bunun farkında oldukları için bizi devamlı içerden teslim almaya çalışıyorlar.

Bu yüzden öncelikle bizi içerden çökertecek unsurlara karşı tedbir almak gerek.

Öncelikli sorunumuz bu milletle hiçbir aidiyeti kalmamış zihniyeti belli kesimlerin yalan dolan ile milletin maneviyatını bozması, zihnini bulandırmasıdır. Yalan söylemenin hiç mi karşılığı olmaz bir ülkede. Adamlar kitleleri sokağa dökecek şekilde yalan söyleyebiliyor ama hiçbir müeyyide uygulanmıyor.

Dışardan fonlanan, beslenen, parlatılan gazeteciler, medya kuruluşları, STK’lar, politikacılar elbette fonlandıkları merkezin politikasına hizmet edecektir. Dışardan fonlanmaya karşı yasa çıkartılmalı acilen. Ve artık yerli sosyal platformlar oluşturulmalı. Bu konuda ciddi çalışmalar yapan insanlar var. Bir sonraki yazımızda bunu ele alacağız.

Hamdolsun verimli bir kış ayı geçiriyoruz. Rabbim rahmetini esirgemiyor. Bu sene tarım konusunda ciddi tedbirler alınıp kendi kendimize yetecek noktada üretim yapacak şartları oluşturmalıyız.

Gıda sıkıntısına maruz kalmamak için tarım politikasında teşvikleri de artırarak gerekirse zorlayıcı tedbirler alınmalı ve ekilmemiş hiçbir alanın bırakılmaması sağlanmalıdır.

Russo'nun "Ticaret ülkeleri zenginleştirir ama tarım bağımsız kılar" sözü şu hengamede ne kadar kıymetli. Savunma sanayi ne kadar stratejikse, tarım da o kadar stratejiktir. Su ve gıda olmadan elinizde nükleer güç olsa ne yazar?

Doğu’dan Batı’ya giden enerji hatlarının merkezinde olmanın getirdiği siyasi ve ekonomik avantajın yanında, birbirine hasım güçlerin tedarik ve üretim hattında olmak bizi birçok noktada ileriye taşıyabilecek potansiyele sahip.

Ama hep söylediğimiz gibi, iç düzeni sağlamadan, boynumuza pranga vurmak isteyen iç unsurların önünü kesmeden yürüyebilmemiz çok zor.

Yaklaşan yangına karşı cemiyet olarak savaş durumuna geçmemiz, tedbirli olmamız gerek.