Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2488.57
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Haziran 2022

Siyaset, ikna işidir

Mikrofonu bir hanımefendiye uzatıyorlar.

Kaydı alanların amacı orta yaşlarındaki hanımefendiden iktidar ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile ilgili olumsuz bir şeyler duymaktı.

Gayeleri entel görüntüsü olmasa da örtülü olmayan bu hanımefendiden:

Ölüyoruz, bittik, mahvolduk… Erdoğan böyle yaptı, yıktı…türü sitemler duymaktı.

Bu kayıtçıların önceden planlı konuşmacıları vardı:

Ya “Müftünün karısı(!)” konuşurdu bunlara,

Ya da “mahallelerinde” kolay yalan söyleyen birilerini bulurlardı. Ama kaydı alanlar bu sefer öyle bir kayaya çarptılar ki ne yapacaklarını şaşırmışlardı.

Olay şöyle başladı:

Sokak röportajı yapan birileri mikrofonu uzattıkları hanımefendiden hayat pahalılığı ile ilgili düşüncesini sordu. Beklediler ki bu konuşmacı AK Parti ve özellikle Başkan Erdoğan’a atıp tuttursun.

Ama o ne?

Kadın (istisnalar hariç) AK Partili kadın-erkek milletvekillerinin bugüne kadar anlatamadığı bir üslupla, yerinde vurgularla, inanarak, güvenerek, ne dediğini bilerek, söylediklerini seçerek… anlayacağınız örnek bir konuşmayla ülkenin gidişatını anlattı.

Bu hanımefendinin neler söylediğine döneceğiz lakin ülkenin adeta “kaderi, bekası” gibi konulara böyle ayaküstü, hazırlıksız üstelik tesbih tanesini dizer gibi değinmesi takdire şayandı.

Mesela;

Ne yani? Savunmamıza bu kadar silah kazandırırken bunlar bedava mı yapılıyordu?

Dedi ya, işte ben orada koptum.

Görüntüsü ile değerlendirirseniz bizim kaldığımız mahallenin onurlu ama fazla eğitim alamamış bir hanımefendisi, ama anlattıkları yüksek lisans tezi hatta doktoralık.

Sahi bu ülke Batı’dan yüz milyarlarca dolar harcayıp eski, kullanılmış, kısa süre sonra modernize edilmeye ihtiyaç duyan silahları satın aldığında bugün savunma sanayimizin millileşmesine karşı çıkanlar nerelerdeydi?

Üstelik Batılı ağababaları istediğimiz zaman bize silah da satmıyorlardı:

Yok, “Ege’de Yunanistan’ı, Kıbrıs’ta EOKA’cıları zorda bırakıyorsunuz” deyip bu ülkeye yıllarca silah ambargosu uyguladı NATO’daki müttefik ve stratejik ortaklarımız.

Anlaşmamız olmasına rağmen, “PKK’ya fazla zayiat veriyorsunuz” diye kendilerine ait tankların yedek parçalarını vermediler, tanklar yollarda kaldı.

Ne zamanki kendi tankımızı yaptık, çıldırdılar!

İşte kameralara konuşan hanımefendi bu tankların, dünyanın süper güçlerinin hayran kaldığı bu hava savunma araçlarının CHP’li belediyelerin şehirlerine diktikleri çıplak heykeller tarafından yapılmadığını anlatıyordu.

Yani “siz savunma alanında bağımsızlığınızı kazanmadıktan sonra bağımsızlık falan hikâye” diyordu bu hanımefendi kardeşimiz.

İşte böylesi bir ortamda insaf ve vicdan sahibi herkesin söylemesi gerekenleri belki mutfağına ancak ayda bir et alan bir hanımefendi çıkıp söylüyor.

Bu işin bir vechi.

Diğer bir vechi de AK Partili yetkililerle alakalı:

Geçtiğimiz günlerde AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan Diyarbakır’daydı. Yüzlerce Diyarbakırlıya yaptığı konuşmada, dünya ve ülkemizin geçtiği süreci en anlaşılır, en net, en berrak ve ikna kabiliyeti son derece yüksek bir şekilde anlattı. Dinleyen çok kişi ile konuştum. Dile getirdikleri ortak kanaat: Ülkemize sahip çıkmalıyız, bu pahalılık bizi yanlış tercihlere sevk etmemeli, idi.

Demem o ki,

Bir hanımefendi kameralara bu kadar net ve anlaşılır bir şekilde pahalılığı, savunma sanayimizi, korona ve Rusya-Ukrayna savaşının ülkelere maliyetini anlatabiliyorsa;

AK Parti’nin 1000 civarında eski-yeni vekili,

Yüzlerce MKYK üyesi,

Yüzlerce eski-yeni il-ilçe başkanları,

Yüzlerce belediye başkanları da bu sorunu bu netlikte anlatabilirler.

O zaman ne bekliyorlar?

Üstelik Başkan Erdoğan da sürekli “gidin sahada milletimize anlatın” diyor.