Dolar (USD)
32.60
Euro (EUR)
34.66
Gram Altın
2498.05
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Şubat 2023

Siyasette güzellik dayatma zorbalığı

2023 seçimine yaklaştığımız bu günlerde, sosyal medya da günlerce absürt şekilde bir kadın üzerinden bambaşka bir algı çalışması yapıldı.

Bilecik Belediye Başkanvekili Melek Mızrak Subaşı, İmamoğlu’nun Bilecik’te yaptığı mitingindeki görüntüsüyle sosyal medyada gündem oldu. Melek Mızrak Subaşı, Ekrem İmamoğlu’nun yanında durduğu sırada siyah mantosuyla çekilen fotoğraflar ise Game of Thrones dizisinin ‘Daenerys Targaryen’ karakterine benzerliğiyle nedeniyle Subaşı sosyal medyada en çok konuşulan isim oldu.

Subaşı’na öyle misyon ve görevler yüklediler ki akıl tutulması yaşadık.

Batı’nın çöküşü gözle görülebilir bir hal almışken, bizi biz yapan değerler ile dünyaya örnek olmamız gerekirken, tüm değerlerimizi bir tarafa atarak görmezden gelip Batıya öykünmek, Avrupai görüntüsünü medeniyet bilmek, Anadolu kadınına dair bir yansımanın olmamasını modernizim görmek ancak sığ ve cahil düşünenlerinin hayal ve umutları olabilir.

Salt dış görünüş yerine, akıl, zekâ ve entelektüel özelliklerle bütüncül kadın temsillerinin medyada daha çok yer bulması, kadınlık bilincinin yayılması adına daha anlamlı ve itibarlı olmaz mı?

Bilecik Belediye Başkan Vekili’nin kadın olması değil, başarısı ya da icraatları değil ‘güzelliği’ gündem oluyor. Buna erkek bir siyasetçi için rastlayamazsınız. Çünkü cinsiyetçilik, şekilcilik, güzellik dayatması zorbalığın başka bir türü olsa gerek...

Güzellik hâlâ kaotik bir şey. Herkese göre göreceli, kişiye göre farklı... Güzellik ideali sadece dış görünüşle ilintili sayarsak önce tüm insanlığa ve sonrada bu kavramın en büyük muhatabı olan kadınlara haksızlık etmiş oluruz. Kadınların “güzel görünme” gayreti; gönüllü ya da gönülsüz, ama isyan ederek ama zevkle, ama bilinçli ama bilinçsiz bir kabullenişleri var. Bu dayatılmış baskıcı şiddete maruz kalan kadınların ses vermesi gerekmez mi?

Demokrasi kavramının ilk ortaya çıktığı Antik Yunan’dan, ilk seçimlerin gerçekleştiği Antik Roma İmparatorluğu’ndan bu yana kadınlar erkeklere oranla daha az seçilmişlerdir ve bu tarihsel geleneğin bir sonucu olarak, bugün de siyasette daha az temsil edilmektedirler.

Dünyada kadınların siyasal alanda erkeklerle eşit haklar elde etmek için yaptıkları iki yüz yıllık mücadele onların seçme ve seçilme haklarını kazanmalarını sağlamışsa da siyasetin eril yapısını değiştirmeleri çok da mümkün olmamıştır. Kadınların siyasette var olma mücadelesi erkekler kadar kolay ve sağlam olmadığı için, ona çizilen bir profil dışına çıkma gücü ve şansı zayıftır. Bu sebeple ya “dişi ya da dişli” olmak zorunda bırakılmıştır.

21. yüzyılda güzellik dayatması altında metalaşan kadın, siyaset arenasın da kodlanan olumsuz ikincil, zayıf kişilik, dişilik imajı kalıpları içinde sadece dış görünüşü iyileştirmeye odaklı günümüz güzellik ideali, olumsuz kadın imajını güçlendirmekte.

Kişilik, akıl ya da zekâ gibi özelliklerinden bağımsız olarak sunulan bu güzellik ideali problematik olduğu kadar medyatiktir de. Medyanın yaklaşımı bağlamında özellikle genç kızlar üzerinde patolojik ve toplumsal beden imajı baskısı gibi pek çok kadın sorununa “güzellik dayatması altında metalaşan kadın sorunu”nu da dâhil etmek yerinde olacaktır.

Toplumun her alanında var olan ancak çoğu zaman emekleri, varlıkları görünmez kılınan kadınların siyasette, ulusal parlamentolarda temsiliyetleri elbette ki yetersiz. Belli kalıplar ve tahakkümler altında direnen, yanlışa yanlış diyen, itiraz etmekten korkmayan toplumun farklı kesimlerinde çifte ayrımcılığa uğrayan tüm kadınlarımızın dayatmacı, baskıcı ve zorlayıcı kalıpları kırmalarını ve tüm kadınlarımız için hayal ettiğimiz dünyayı kurma sorumluğumuzdan vazgeçmeyelim. “Kadın olmak” zorlukları aşmak anlamına geldiğini unutmayalım…

Emekleriyle var olan, bilgi, birikim, donanım, eğitim ve tecrübeleriyle, görünmez kılınsa dahi buradayım diyen şahsiyetli duruşu olan güçlü kadınlara selam olsun.