Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


"Şöhret Âfettir Mîrim!"

Bilinme, Bilinir Olma Çabasına Dair Birkaç Kelam

Yüce Rabbim insanı çok ilginç yaratmış. İnançlı ya da inançsız hemen her insanda “bilinir olma” çabası var. Bu bir yere kadar doğru olarak kabul edilebilir. Ama o yer neresidir?

Yeryüzünün her yerinde kendi toplumları içinde tanınırlık açısından öne çıkmış insanlar vardır. İnsan olarak varlık anlamında bir eşitlik olsa da, meziyetler dediğimiz ve yaratılışla birlikte verilen (kodlanan) ve bir kısmı da çalışmaya bağlı bazı özellikler o insanı diğer insanlardan çok daha fazla ön plana çıkartıyor.

Kadim gelenekte bilgelik tenhalık demekti. Kalabalıklardan uzak, kendi iç kalabalıklığında yalnızlık demekti. Düşünürler, sanatçılar, elçiler kendi iç dünyalarındaki uçsuz bucaksız yolculuklarında her zaman tektiler. Ve bu bir arınmaydı aslında.

Özünde her insan tektir. Bu teklik yalnızlık anlamına gelir. İnancımıza göre Allah insanı tek olarak, birebir muhatap görmekte ve hesabını kitabını da buna göre soracaktır. O yüzden aklınızı kullanın ve yaptığınız her şeyin tek sorumlusu olarak “o gün” sorguya çekileceğinizi bilin!

İlk çıktığı dönemlerde yaptıkları müzik hafif bulunan ve döneminde çok da dinleyeni olmayan, yıllar içinde yaptıkları şarkılarla tanınırlıkları artan, günümüzün önde gelen ve çok sevilen, geleneği olan gruplarından birisi olan MFÖ’nün “yalnızlık ömür boyu” şarkısı da bunu dillendiriyor. Etrafınızda birileri olsa da; aile, çoluk çocuk, arkadaşlar vs özünüzde yalnızsınız hep.

İslami terbiyede insanın içinde var olan bu “tanınır olma” duygusu törpülenmiştir. Yaratıcımız (cc) tevazu kelimesine çok büyük bir önem vermiştir. İnsanlar arasında “bilinme” çok da mühim değildir. Allah nezdinde “bilinme” kıymetlidir.

Bu yüzden nice “Hak Erenleri” “sır”lıdır. Bu sırrın örtüsü bazen o kadar kalındır ki, kendileri de bilmezler bunu. “Meczubiyet” deryasında seyr-i sülük içindedirler.

Z kuşağı neden bu kadar aceleci diye sormayın lütfen. Onları bu hale bir önceki kuşaklar getirdi. Teknoloji denen ve insanlığın “kıyameti”ni hazırlayan dijital sistemler başdöndürücü bir hızla ilerlerken, onlar yani Z kuşağı yaşadıkları bu çağa göre şekillenmek zorundalar. Hayata tutunmaları buna bağlı zira.

Dijital çağın en önemli özelliği: “Tanınır olmak”! Ne kadar çok tanınırsan o kadar çok başarılısın. Bu başarı size yaşamanız için gerekli olan “para”yı da beraberinde getiriyor.

Elçiler günümüzde gelseydi acaba onların da sanal adresleri olur muydu tebliğ için? Yaşamlarına dair her şeyi paylaşırlar mıydı bu kanallardan? Sanal dünyada yayın yaparak çok daha fazla kişiye ulaşmak fikrinin sizde bir karşılığı var mıdır acaba?

O kadar çok ışık var ki dünyamızda ve ses, gecelerimiz de gündüz oldu. Oysa gece sükûndu, huzurdu. İçimizde var olan ışığı ve sesi göremez ve duyamaz olduk. Kokularını unuttuk doğal olan her şeyin. Yapaylık sanallık kadar içimizde artık. İçimize yolculuk yapmayı unuttuk.

Huzursuzuz…

Evet, “şöhret afettir”!

Ama burada yazı yazmak ve “tanınır olmak” beni heyecanlandırıyor.

Bilemedim doğrusu…