Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.89
Gram Altın
2437.59
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Haziran 2021

​Türkiye Tarımı

Yine birlikteyiz..

Bütün okurlarıma selam ve sevgilerimi iletiyorum.

Efendim, malumunuz ki insan yaşamına en elzem şey hayatını idame ettirmek için yemesi, içmesidir..

Toplumlar da ilk meslekleri olan avcılıktan sonra ekmeyi biçmeyi yaşamı sürdürmek için temel geçim kaynağı görmüşlerdir.

Biz Türklerin tarım ile tanışması yerleşik hayata geçtikten sonradır ki medeniyet kurucu olmanın şartıdır, öylece başlamıştır..

Yaşanılan coğrafyada iklim çeşitliliği arttıkça ekilen biçilen ürün sayısı da artıyor..

İşte!

Benim canım yurdumun ürünleri çeşitli, mahsülleri bol lakin bir türlü ürettiğinden kimse bir şey anlamaz..

Anlamaz derken cebine girenden memnun kalmaz.. Haksız da sayılmazlar..

“Niçin”ine gelirsek, tarlada şu fiyata sattığı ürünü şaşmaz kaide gibi şehirde 3-5 katından aşağı olmaz ve de kendisi de bakakalır!

Lakin, ne kendisi ciddiyetle örgütlenir ne de siyasi irade öncülüğünde ciddi bir savunma surları oluşturulur, hep böyle olmuştur!

İktidar sahiplerinden şu sözleri duyarız hep; bu sene satılan traktör sayımız arttı!

El hak doğrudur, artmıştır..

Ama kim almıştır, eskiden beri zengin olan, arazi sahibi çiftçi mi satın aldı yoksa hep altta kalan, belini bir türlü doğrultamayan çiftçi mi?

Bunlar delil midir peki çiftçinin pastadan aldığı payı göstermeye?

Belki..

Ama esasen çiftçinin üretim aşamasından ürününü pazara nasıl sunduğu da önemlidir.

Yani, Ahmet dayı mahsülü biçtiği veya topladığı günün ertesinde ürününü satıyorsa açıkçası yanmıştır!

Mesela, doğup büyüdüğüm memleketimden biliyorum, pamuk çiftçisi pamuğunu toplayıp 3-5 gün içinde satınca 3-4 ay sonra satana göre epey zarar ediyor!

Hemen her mahsülde durum böyle!

O halde kooperatifleşmeyi niçin düşünmez?

Çünkü, içimizde epey sayıda art niyetli insan da var, onun bunun sırtından koltuk sahibi olmaya çalışan, istismara açık bir durum!

Öyleyse dostlar!

Bizim adam gibi bir kooperatif yapısına ihtiyacımız olduğu ayan beyandır.

Zaten var ya, diyorsanız mevcut hali ile bir sonuç alınamadığını söylemek durumundayım..

Peki ne yapılmalı?

Adam gibi bir yasa çıkaracaksınız, devletin o ilçedeki temsilcisi kaymakamları en üst amiri yapacaksınız, mali, idari, cezai sorumluluk vereceksiniz!

Çiftçinin ürettiği her ürüne bölgesel olarak kooperatif kuracaksınız, çiftçinin satacağı ürünü piyasa üzerinden on line satacaksınız, kooperatif aracılığı ile satacaksınız..

Hadi, 1 liraya alın da görelim!

Sorunları bitirdik mi böylece?

Elbette hayır..

Bu daha başlangıç!

Ürün planlaması üzerinde de daha gerçekçi durulmalı, bu da başka bir sorun..

Gelelim üretimin katma değer kazandırılmasına ve pazarlanması boyutuna..

Bir çok ürün için sanayi ile işbirliği katma değer kazanıyor.

Kooperatiflerin temel görevi üretimi ve pazarlamayı üstlenmenin yanında değer artırmanın yollarını bulmak olmalı..

Ya da tarımsal üretimde güçlü Hollanda gibi ülkeler ile üretim işbirlikleri kooperatifler aracılığı ile özendirilmelidir..

Türkiye’nin ana sorunlarından olan faiz, döviz, üretim dengelerini tarım ürünlerindeki fiyat hareketleri çok ciddi olumsuz etkiliyor.

Öyle ki enflasyon faizi belirleyip, faiz de üretimi etkilerken döviz de boş durmayıp periyodik artış halinde..

Kafanızı çok karıştırmayalım!

Özetle..

Tarladaki ürün market raflarında uçuşa geçince devletin ödediği faizden tutun, iğne ipliğe kadar zam olarak yansıyor..

Yani dostlar, sanayiyi bir yana bırakırsak, tarımdaki üretim-fiyat-gelir ilişkisi milli güvenliğe kadar etki etmektedir..

Hülasa!

Bizim orada bir söz vardır; çiftçinin karnını yarmışlar, kırk tane “seneye” çıkmış..!