Dolar (USD)
32.57
Euro (EUR)
34.93
Gram Altın
2425.50
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Mart 2023

​Yıkılmadık Ayaktayız

Deprem sonrası tefekkür, tezekkür...

Enkaz altında kalan canlar bizim canlar...

Kırk binin üzerinde canımız gitmiş. Bunlar da bir gün sonra okula gidecekti, işe gidecekti, araba almaya, iş görüşmesine gitmeye, gelin görmeye gidecekti. Pazara, tarlaya çapa vurmaya gidecekti. Esnaf olan kepenk açmaya gidecekti. İşçi olan fabrikaya gidecekti. Belki de hastaneye gidecekti. Soğuk almıştı. Olmadı, soğuk bedenleri hastaneye gitti. Bazılarının hala cansız bedeni de çıkarılamadı. Bazılarının cenazesi hastaneye götürüldüğünde hastane de yıkılmıştı.

Depremin "-zedeleri" olarak sarsıntılardan, sallantılardan, baş dönmelerinden kurtulduğumuz gibi sağa sola yardıma koşuyoruz. Deprem bölgesinde çoğu arkadaşımızı korka korka arıyoruz. Telefonun tuşları bir başka oluyor, dram, trajediye dönüşüyor. Hakikatle uyanıyoruz telefon araması sonrasında kiminin on, kiminin yirmi ve üzeri cenazesi varmış. Kiminin kimsesi kalmamış.

Sorumlu, baş sorumlu, sorumlu yardımcısı arıyoruz günlerce. Parası olanın kârlı işi olarak giriştiği, başka hiç bir işte dikiş tutturmamışların mesleği haline geldi müteahhitlik, inşaat işleri.

Ne ilginçtir ki karşılaştığım, tanıştığım müteahhitlerin hiç biri kendilerine unvan olarak kullandıkları kelimeden-kavramdan habersizdiler. Hele inşaat kelimesinin "düz yazı-nesir" anlamı olduğunu söylediğimizde de "ne alakası var, nerden çıktı bu?" dediklerini duyuyor gibiyim. Müteahhit, size bir işi taahhüt eden kişidir. Bunu yaparken sizinle ahitleşir, yani sözleşir. Ve böylece bir sorumluluk alarak işi yüklenir. Aranızda bir akide oluşur. Hatta Osmanlı döneminde postaya verilen bir mektubun veya eşyanın yerine varmasını sağlayan kişiye de müteahhit (müteahhid) denilirdi.

Geçtiğimiz gün Sebilürreşad dergisi vesilesiyle tanıştığım Mimar Mehmet Osmanlıoğlu 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi sonrasında "Şehir ve Düşünce Kurulu" çalışmasına fakiri de davet eden bir mektup göndermişti. Mektubun içeriğinde deprem sonrası yeni yerleşim merkezlerinin teşekkülü arifesinde kent ruhsuzluğundan sıyrılmış güncel şehir modeli konularında farklı disiplinlerde bilimsel çalışma, çalıştay ve saha araştırmaları yapmak ve ortaya çıkacak sonuçları merkezi ve mahalli idarelere sunarak uygulanabilir politikalara dönüştürmek amacıyla kurulmuş gönüllü bir teşekkülden bahsediyordu.

Sanırım kıymetli mimarımız, bizden şehir edebiyatı ve inşa dili üzerinden çalışma yapmamızı beklemektedir. Taahhüt, akide, söz vermenin medeniyetimizde karşılığını inşaat fakültelerinde anlatmalıyız. Doktorların Hipokrat yemini gibi inşaatçıların- müteahhitlerin de bir yemin metnini oluşturmalıyız. Ayrıca yakın zamanda yüksek sesle dillendirdiğim ve Moderncilerin şehir kelimesine karşılık kullandığı "kent" kelimesi eski Farsçada-Soğdçada köy anlamındadır. Bu gün Azeri Türkçesinde hâlâ köy anlamında kullanılan "kent" kelimesinin "şehir" kelimesine karşı kullanılamayacağını dile getirmek isterim. Evet, bugün Modernciler "kent" kelimesini betonarme alanlar, yüksek binalar kısacası metropol için kullansa da bu kelime köy anlamındadır.