Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2502.53
BIST 100
9672.66
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Kasım 2022

Yolsuzluklara karşı mücadele kurumu olmadan rüşvet sorunu çözülür mü?

Ülkemiz iki üç asırdır bariz şekilde yaşanan bir suiistimal kültüründen rahatsızlık yaşıyor. Dünya tarihinde her dönemde, her kesimden, herkes bu sorunu, her zeminde dile getiriyor. Hatta o kadar ki 14-15 yüzyıllarda yaşamış Fuzulî de “Şikâyetname” adlı eserinde bu konuyu çok güzel bir sosyolojik tahlil ile dile getirmiştir. Bütün bunlardan ortaya çıkan bir durum var ki, bu hastalık çabuk ortaya çıkar, kolay bulaşıp yayılır, zor önlenir bir mikroptur. Tedavisi sistemli bir yaklaşım olmazsa, bu hastalığın tedavisi de olmaz. Biz her konuda olduğu gibi bu konuda da bir sistem sorunu yaşıyoruz. Bu sistem sorununu çözmemiz gereklidir.

Yolsuzluk-rüşvet gibi konulara karşı mücadelede doğru bir modelleme yapılması otonom yürüyen bir sistem kurulması gereklidir. Bu sistem kurulmadan ve bu mücadele yapılmadan sonuç alınması mümkün değildir. Özellikle Cumhuriyet tarihinde her dönemde bu sorundan şikâyetler olmuş, her muhalefet bunu eleştirmiş ancak her gelen iktidar değişiminde aynı sorun devam edegelmiştir, o kadar ki, çoklukla gelen gideni aratmıştır…

Başlangıçta da değindiğimiz eserinde Fuzulî bugün dahi geçerli olan önemli tespitlerde bulunur, buna göre;

Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar. Hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler. Eğerçi görünürde itaat eder gibi davrandılar ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler. … Dedim: Hesaba alsalar bu tuttuğunuz yolun fesadı bulunur. Dediler: Bu hesap, kıyamette sorulur. Dedim: Dünyada dahi hesap olur, haberin işitmişiz. Dediler: Ondan dahi korkumuz yoktur, katipleri razı etmişiz. Gördüm ki sualime cevaptan başka nesne vermezler ve bu berat ile hacetim kılmağın reva görmezler, çaresiz mücadeleyi terk ettim ve mey’us ü mahrum guşe-i uzletime çekildim.

Şeklinde serzenişini dile getirir. Eserin yazıldığı dönemin Osmanlı İmparatorluğunun en ihtişamlı dönemi olması, Kanuni Sultan Süleyman gibi güçlü bir padişahın döneminde yazılmış olması da manidardır.

Bütün bunları üst üste koyduğumuzda sorunun içsel ve dışsal iki nedeni olduğunu görürüz. İçsel nedenler arasında toplumsal kültürde “etik, ahlak, haram-helal” gibi değerlerin toplumun bireylerinde yozlaşması yatar. Bunun çözümü de eğitim ve kültür faaliyetlerinin bir sistemik bütünlük içinde ulusal etik stratejisi hedeflerine odaklı sistem kurulması ile mümkündür. Dışsal nedenler olarak da suiistimali önleyecek bir denetim sisteminin kurulmamış olması, hiç bir iktidar değişiminde geçmişteki yolsuzluklarla hesaplaşma yapılmaması gibi nedenler yatmaktadır. Kısaca içsel ve dışsal sistemsizlik sorunumuz var…

İçsel nedenlerin ortadan kaldırılması; birey bazında değer odaklılığın söylemde değil, eylemde topluma hâkim kılınması ile mümkündür. Ancak, biz son dönemde söylem toplumuna dönüştük; topluma rol model olması gereken kişilerin eylemleri ile söylemleri birbiri ile uyumsuz, menfaatleri ile ilkeler çatıştığı zaman üç kuruşa satılan kişilerin topluma rol model gösterildiği bir saçmalıklar zinciri içinde yaşar olduk… Dışsal nedenlerin bertaraf edilmesi için atılacak birinci adım -ilk iktidar değişiminde- geçmişte yanlış yapan, yolsuzluk-rüşvet vs işleri yapan her kim varsa, tek tek hesaplaşmanın yapılmasıdır. Hesap soran, hesap vereceğini bilir ve hesap verilebilir yönetim modeli ile iş yapar… İkinci adımda ise adı Yolsuzluklara Karşı Mücadele Kurumu (veya benzeri bir adı) olan, ciddi teknolojik altyapısı oluşturulmuş, elektronik ortamdaki bütün bilgilere erişimi olan, ülkemizin bilgi toplama kurumları ile istihbarat paylaşımı yapılması sağlanan, “etkili” bir denetim kurumu kurularak, güçlü bir mücadele yürütülerek çok kısa sürede sorunu çok büyük ölçüde çözmek mümkün olacaktır.

Bu yapının kurulmasında dikkat edilecek konu “irade” meselesidir. Kurumu “yolsuzluk ile” mücadele kurumuna çevirip her türlü yolsuzluğu yapan yani, işini yolsuzluk ile yapan kurum haline getirmeden,“yolsuzluklara karşı” mücadele eden ve bunu da gerçekten ve samimi şekilde yapan bir sistem ve bu sistemi yönetecek kişiler ve bu sistemin kurulup etkin işletilmesine destek veren temiz yöneticilerimiz olması lazımdır ki, sorun çözülsün. Yoksa bu kurum bütün yolsuzlukların ranta çevrildiği ve aklandığı yere dönüşür. En yukarıdan, başlayarak en aşağıya kadar yolsuzluklara karşı mücadele “iradesi” olursa bu iş çözülür, bu irade herşeyin başıdır. Çözme iradesi olmaz da yolsuzluklar ile birlikte mücadeleye dönerse, uzunca bir süre daha yolsuzluklar ve yolsuzlar ile yaşamaya devam ederiz. Niyet, ameli nasıl sâlih veya fâsit yapıyorsa irade de idareyi sâlih yapar… Bu irade olmazsa yozlaşma kanıksanır “çaresiz mücadeleyi terk ettim ve mey’us ü mahrum guşe-i uzletime çekildim.” deriz. Meydan yine arsız, hırsız, yüzsüz, uğursuz tayfasına kalır.