Zikir, fikir ve şükür
Hepimiz, yaşadığımız bu hayatın sonunda ebedi mutluluğa ermek, sonsuz cennete girmek istiyoruz.
Bunu düşünmeyenimiz yoktur sanırım. Pekala, beklediğimiz bu büyük neticeye uygun bir hayat yaşıyor muyuz?
Arada sırada kıldığımız namazlarımızla, eksik noksan tuttuğumuz oruçlarımızla, böyle bir sonucu beklemekte haklı mıyız?
Sonsuz bir mutluluk, dünyevi hayatın içine serpiştirilmiş belli dakikalara sıkıştırılmış ibadetlerimizle sağlanabilir mi? Yoksa hayatımızı sonsuz bir mutluluğu hak edecek, cenneti kazanacak şekilde bir gözden geçirmemizi, yeniden dizayn etmemiz mi gerekiyor?
Bu konu, her Müslüman için hayati önemi olan bir konudur. Ben bu konuyu neden açtım? Uykularınızı kaçırmak, hayatınızın tadını tuzunu bozmak, keyfinize bir parmak acı çalmak için değil. Bunu yapmak bana düşmez, görevim de değil. Herkes inancından ve yaşayışından kendisi sorumludur. Hesabını da kendisi verecektir.
Bu konuyu eğer ciddi ciddi düşüyorsanız, ben size ebedi mutluluğu kolayca kazandıracak bir formülü anlatmak istiyorum. Bir dost tavsiyesi kabul edin bunu. İşinize yararsa denersiniz, işinize gelmezse, duyduğunuz pek çok şeyi kulak ardı ettiğiniz gibi bunu da kulak ardı edersiniz.
Nedir ölüm sonrasında ebedi mutluluğu, sonsuz cenneti size hak ettirecek altın tavsiye, hayatın tamamını ibadet olarak değerlendirmenin sihirli formülü?
Bu formülün 3 kelimelik bir cevabı var. Korkmayın uzun bir liste değilu2026
Zikir, fikir, şüküru2026
Evet yanlış duymadınız. Aradığınız formül bu üç şeyde. Hayatınızı zikir, fikir, şükür üzerine dizayn etmenizde.
Ne anlama geliyor öyleyse zikir, fikir, şükür? Bu üç kelime tüm yaşamımızı ibadete çevirecek; ömür dakikalarınızı, sonsuz bir mutluluğu kazanacak değere ve kıymete yükseltecek kavramlardır. Nasıl mı?
Zikir, tüm davranışların başıdır. Yaptığınız her işi "bismillah" diyerek yani Allah'ı anarak, zikrederek yapmaktır. Bismillah, "Bu yaptığımı, Allah adına, onun ismini anarak yerine getiriyorum." demektir.
Fikir ise, o iş saatinde Allah'ın ona sunduğu nimetlerin farkına vararak düşünmektir.
Şükür ise Allah'ın tüm nimetlerine karşı bir teşekkür, bir minnet duyma halidir. Yaptıklarımızın neticelerini dille "elhamdülillah" diyerek sonlandırmaktır.
Zikir, fikir ve şükürle yaptığımız her işimiz, her davranışımız, her fiilimiz, ibadet hükmünü alır. Bu program dahilinde hayatımızı planladığımızda, Allah neticeyi kolaylaştırır, bereketlendirir, güzelleştirir.
Mesela, sabahleyin uyandığımızda bismillah diyerek yataktan kalkarız. Zikir görevimizi yerine getirmiş oluruz. Allah'ın uyku ile her gece bizi bir çeşit ölüme gönderip sabahleyin uyandırarak dirilttiğini ve tüm canlılar da bu öldürüp diriltmenin örneklerini her an ortaya koyduğunu düşünürüz. Böylece fikir görevimizi yani tefekkürümüzü de yerine getirmiş oluruz. Allah'ın bizi her gece uyutarak dinlendirmesine her sabah uyandırarak da işlere yeniden dinamik şekilde başlamamızı sağlamasına elhamdülillah diyerek şükrederiz. Bu da şükür görevimiz olur.
Sabah kahvaltısına bismillah diyerek başlamak zikirdir.
Sofrada önümüze konulmuş onca nimetleri bize Allah'ın sunduğunu, her bir nimetle bize ayrı ayrı faydalar verdiğini, vücudumuzun ihtiyaçlarını yediğimiz bu gıdalarla karşılandığını düşünmek fikirdir.
Bu nimetlerle bizi faydalandırdığı ve çalışma enerjisini verdiği için elhamdülillah demek de şükürdür.
İnsan yaptığı her fiilini, her davranışını bu örnekler ışığında değerlendirebilir. Böylece o, özel bir zaman ayırmadan, özel bir harcama yapmadan, özel bir davranış ortaya koymadan, tüm zamanlarını ibadet hükmüne getirebilir.
Ömrünün bütününü bu yolla ibadete çeviren bir insanı ise, rahmeti bol olan Allah Teala elbette mükafatlandıracak ve inşallah ebedi saadeti yaşayacağı cennetine koyacaktır.
