O gece millet olarak…
Biz…
Borcumuzu ödedik!
Siyonizm'e karşı çıktığı için alaşağı edilen Cennetmekan Abdülhamit Han'ın kıymetini bilememiştik.
Mustafa Kemal'e "memleketi düşman işgalinden kurtarma" vazifesini veren ve bu işin finansmanına şahsi servetini tahsisle en büyük katkıyı sağlayan Büyük HakanSultanVahidüddin'e atılan iftiraların karşılığınıverememiştik.
Kurtuluş Zaferi'nin ardından, "millî sanayi" için kolları sıvayan Birinci CumhurbaşkanıMustafa Kemal Atatürk'ün etrafını saran "çeteler" tarafından katledildiğini görmezden gelmiş…
O'nu "Uzun uzun kavaklar!" goygoycularının istismarına terk etmiştik!..
Merhum Adnan Menderes'i resmen "satmıştık", yalan mı?
Sonra…
Merhum Turgut Özal'a neler neler dememiştik birilerinin gazına gelip…
Neler yapmamıştık adamcağıza;
"Türkiye'ye çağ atlattık!" cümlesiyle dalga geçmekten başlayın,nice nice haksızlık…
Biz Merhum Özal'a da sahip çıkmamıştık millet olarak, o muhteşem cenaze merasimi bir "pişmanlık" ifadesi gibiydi ama neye yarardı, giden gittikten sonra…
Sonra…
Merhum Erbakan Hoca'nın, Merhum Muhsin Başkan'ın da kıymetlerini bilememiştik, yalan mı?
Biz böyle değerlerimizi ihmal ettikçe, onları "yalnızlığa" terk ettikçe…
Bizim olana, yerli olana, "millî" olana sahip çıkmak varken, "FETÖRuhu"ndan medet umdukça"postal" altına ezilmeye mahkûm olduk…
Nihayet Recep Tayyip Erdoğan…
O geldi…
O geldi ve "Yeter!" dedi;
"Söz de Karar da Milletin!"
O gün…
Biz, iki yüz yıllık uykumuzdan tam manasıyla uyandık!..
O gün biz…
"Seni Yalnız Bırakmayacağız Reis!" dedik.
"Hatalarımızı tekrarlamayacağız!"
Neler yaşandı neler;
Kapatma davaları, muhtıralar, 367 mitingleri, nice toplu katliam, neler neler…
Biz her seferinde…
"Sağlam İrade" dedik.
"Sağlam İrade!"
Reis!..
Sizi "yemelerine" Allah'ın izniyle izin vermeyeceğiz…
Reis!..
"Her gün ölmektense, bir kez ölmeyi göze alacak!"
Ve…
Direneceğiz!
Bu ülkeyi "yok etmek" için değerlerimizi bitiriyorlar!..
Liderlerimizi bitiriyorlar!..
Biz…
"Reis'i yedirtmeyiz!" dedik!..
Biz; "Mesele Reis meselesi değil memleket meselesi, Reis düşerse memleket düşer! " dedik…
Onlar…
"Yiyeceğiz!"
"Recep Tayyip Erdoğan'ın kalemi kırılmıştır!"
Dedik ki;
"Dene de gör!"
Denediler!..
En alçak, en namussuz, en şerefsiz saldırılarla denediler…
Tanklarla, tüfeklerle, uçaklarla, füzelerle denediler!..
Reis, "Haydi!" dedi.
Sokaklara döküldük!..
Öldük!..
Vurulduk!..
Biz…
Şehitlerimizin, gazilerimizin kanlarının şifa verdiği bu topraklarda…
Allah izniyle…
"Umudu!" taşıyacağız mazlum kitlelere…
Biz…
Susamış dudaklara su, tıkanmış ciğerlere nefes olacağız.
Biz…
O gün…
15 Temmuz günü…
Dedik ki;
"Sen…"
İnsanlığın başındaki bela!
Arkasına saklandığın ne varsa seni gösterecek; "İşte burada!" diye!..
Sen…
Kaçamayacaksın!...
Yıkamayacaksın!..
Bölemeyeceksin!..
One Minute!..
Bundan sonra…
PKK imiş, FETÖ imiş bir başka bela imiş!..
Allah'ın izniyle vız gelir, tırıs gider!..
Biz ki…
"Milli İrade"ye sahip çıkma yolunda…
15 Temmuz'u "MİLAT" belledik!..
Bundan sonra…
Hep birlikte…
15 Temmuz ruhuyla!..
Denemek isteyen varsa…
Denesin!..
Acıyı biliriz, çileyi, ölmeyi biliriz…
Karıncayı incitmemek için seke seke yürümesini de biliriz…
Binali Yıldırım dedi ya:
"Bu vatanın taşına toprağına, huzuruna dikilen göz varsa…
Oymasını da!.."