Malcolm X, 19 Mayıs 1925'te Omaha'da doğdu ve orada mücadelesine başladı.
Omaha ABD'nin Nebraska eyaletindeki bir kenttir ve Samsun ile benzerlikleri çoktur. Bir kere ikisi de sahil kentidir. Samsun Karadeniz'e, Omaha da Missouri nehrine bakmaktadır.
Malcolm X'in babası Earl Little Efendi, annesi Louise Little Hanımdır. 8 kardeşinden birisinin isminin Mac Bule olma ihtimali vardır.
İlkokulu Lansing'te okudu ve sınıf başkanı seçildi. Günlerden bir gün hocası yanına geldi ve "Bak Malcolm. Seninle adaşız. Benim adım da Malcolm. Bundan sonra senin adın Malcolm X olsun" dedi.
Malcolm'un 8 yaşında babası öldürüldü. Zor zamanlar geçirdiler.
Bir gün Malcolm annesi Louise Little Hanım ve kızkardeşi Mac Bule ile dayısının çiftiliğine gitti. Malcolm orada hayatının dersini alacaktı.
Dayısı Malcolm'u tarlasına götürdü ve tohumları yiyen kargaları gösterdi.
"Bak Malcolm" dedi ve sözlerine devam etti "Ben burada tohumları ekiyorum ve kargalar onları yedikten sonra korkulukların üzerinde güneşleniyorlar. Oh ne ala!".
Malcolm bunun üzerine sahipsiz kalan tarlaların ne duruma geldiğini anladı. Dayısına her gün kargaları kovacağını, tohumların yenmesine izin vermeyeceğini ve sürekli çalışacağını söyledi.
Yıllar sonra sahipsiz kalan siyahilerin prensi olacak ve beyazların onları yemelerine izin vermeyecekti.
Malcolm X yıllar sonra Elijah Muhammed'in yanına girdi ve burada siyahilerin hakkını savunmaya başladı. Zeki, çevik ve ahlaklıydı. Teşkilatta hemen yükseldi ve kitleler tarafından fark edilmeye başlandı.
Bir gün kendisini alt etmeye çalışan beyazlar, yaptığı ateşli bir konuşma esnasında Malcolm'u vurmaya çalıştılar. Ancak Allah'tan o hain kurşun ceketinin iç cebinde olan saate isabet etti ve Malcolm'a bir şey olmadı.
Fakat işler kötüye gidiyordu. Malcolm, bütün çabalarına rağmen renkdaşlarını koruyamıyordu. Elijah Muhammed ve saltanatı yetersizdi.
Sonunda Hacca gitti ve orada görüşmelerde bulundu. Siyahlarla, beyazların farklı olmadığını gördü. Halaylar bir, horonlar bir, aynı sazın teliydiler aslında. Ancak dış mihraklar bu birlikteliği engelliyor aralarına fitne sokuyordu.
Malcolm X kutsal topraklardan döner dönmez Elijah Muhammed'in yanından ayrıldı. Ülkenin iç kısımlarına gidip derdini anlatmalı ve mert insanlarla beraber kutlu bir mücadeleye girişmeliydi.
Ve tam 35 yıl sonra yeniden Omaha'ya vapurla çıktı. Hemen Omaha yakınında Iowa Kongresi'ni topladı ve delegeler tarafından başkan seçildi. ABD'nin bozkırları, yaylaları Malcolm'un özgürlük çığlığına kulak veriyordu.
Hemen Minnesota ve Kansas'ta yeni kongreler tertip etti. Ancak korkulan oldu. Siyahlar ve beyazların kardeşliğine bu kadar yaklaşılmışken, içimizdeki hainler Malcolm'u bir konuşması esnasında şehid ettiler.
Artık Başkomutanımızın aziz hatıraları Omaha'ya 35 yıl sonra yeniden çıktığı 19 Mayıs'ta yad ediliyor. Belirtmeden geçmeyelim; bu sene kutlamalar daha şenlikli geçecek.
"Malcolm'u anma", "Gençlik" ve "Spor" isimleri altında üç kategoride yapılacak kutlamalarda; açılışı Beyonce yapacak. Katılım sadece College öğrencilerinden olmayacak. Bayramın ruhuna uygun bir şekilde Harvard, Princeton ve Yale'den de yoğun ilgi bekleniyor.
Kule yapılmayacak. Bunun yerine Shakira ile Pique, tango dansı gösterisi düzenleyecek. University of Chicago'dan bir akademisyen 19 Mayıs'ın önemini anlatacak. Ve X şeklinde kocaman bir pasta kesilip davetlilere dağıtılacak.
Nasıl ama? Malcolm X'den nefret etmemize yetti, değil mi? Demek ki mesele sevmek veya sevmemek değilmiş. M. Kemal'i sevmediğimizden onun bayramlarını kaldırmaya çalışıyor falan değiliz.
Eğer mesele sevmekse; böyle totaliter bir anlayışla en sevdiğimiz insanların bile hatırlanmasına karşıyız. Hele hele olay bir resmi tarih dayatmacasına dönüşüyor ve özünden hiçbir şey kaybetmeden zihinlerimizi klonlama tiyatrosuna dönüşüyorsa; kusura bakmayın, kutlanmayana kadar susmayacağız. Olay bu kadar basit.