3 çocuk doğuran emekli olsun

Bismillahirrahmanirrahim…
Kıymetli kardeşlerim, önce haberimizi okuyalım, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş gündemdeki konulara dair önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Göktaş, “Doğum destek sistemimizi güncelledik. İlk doğan çocuğa 5 bin lira tek seferlik destek. İkinci çocuğa aylık 1500 TL çocuk 5 yaşına kadar annenin hesabına destek. Üçüncü çocuk için annenin hesabına ayda 5 bin TL destek” açıklamasında bulundu. 


HABER GÜZEL DE YETERSİZ
Yukarıda okuduğunuz haber güzel bir gelişme. Ama bu yolla da sonuç alamazsınız. İyi de ne yapılması gerekir? 
Hatırlatalım:
Aileyi ibadet hayatı ve Cennet yolu olarak değerlendiren İslamî hayat görüşünden yoksunluğumuz sebebiyle doğum oranları Ülkemizin geleceğini tehdit edercesine azalırken boşanmalar da giderek artıyor.
Şu son günlerde Cumhurbaşkanımızın konuya ciddiyetle eğildiğini gördük. {Hürriyet’ten Hande Fırat’ın 18 Ağustos 2024 tarihli yazısındaki anlatımına göre Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile bir grup Ankara temsilcisi bir araya geldiğinde Bakan “Türkiye’nin yaşlı nüfusunun son beş yılda yüzde 21.4 oranında arttığına dikkati çekti. Doğurganlık hızının ise 1.51’e gerilediğini açıkladı. Bu kritik seviye olan 2.1’in çok altında.
Bakan Göktaş, “Bu trend tüm dünyada yaşanıyor. Bizim nüfusumuz Avrupa’ya göre daha genç olsa da yine bir alarm durumu söz konusu. Bu mesele sadece ülkemizin değil dünyanın en önemli meselelerinden biri” diyor.


MİLLETİMİZİ BU DURUMA BİZ GETİRDİK
Bu vahim duruma milletimizi bilgisiz ve bilinçsizce uyguladığımız feminist politikalarla yani doğurabilecek kadınları fabrikalara ve iş yerlerine tıkamakla hükümetler olarak biz getirdik.
Bakanın bu sözlerini okuyunca, bu konuda altı yıl önce kendisi gibi tesettürlü olan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Zehra Zümrüt Selçuk’un açıklamasını hatırladık. Bakan şöyle diyordu:
“2005 yılında ülkemizde istihdam edilen 5 milyon kadın bulunurken, bu rakam 2018 Temmuz itibarıyla 9 milyon 121 kadına çıktı. Buradaki 4 milyonluk artış, yüzde 70 oranında bir iyileştirmeye tekabül ediyor. 2023 yılında ise kadınların iş gücüne katılım oranını yüzde 41’e eriştirmeyi hedefliyoruz. Bakanlık olarak kadının ekonomik ve sosyal gelişimini destekleyerek, kadın girişimciliğini kolaylaştıracak programların hayata geçirilmesi öncelikle hedeflerimiz arasında.”
Tesettürlü sayın bakanın konuşmasını okurken şairin “Şecaatin arz ederken merdi kıptin sirkatin söyler./ Kabadayılığını açıklarken Kıbti hırsızlığını dile getirir.” deyişini hatırladık.”


YIKICI HEDEFE ULAŞTIK MI?
2023 yılında ise kadınların iş gücüne katılım oranını yüzde 41’e eriştirmeyi hedeflemiştik. Hedefi tutturduysak halt ettik.
Gerileyen doğurganlık hızını artırmak için kadınlarımız evi dışında hem çalışacak hem de üç-dört çocuk doğuracak öyle mi?
Bu vesile ile bir daha anladık ki en büyük hata doğruya en yakın hata olduğu gibi zarar verici en büyük atılımlar da bizden olan ama İslâm’ı ve insan doğasını bilmeyen kişi ve kurumların yaptıklarıdır.


EMEKLİLİK HAKKI VERELİM
Çalışan kadınların doğurmasını teşvik edelim ama sonuç beklemeyelim.
Yeni evlilikleri teşvik edelim.
Sigortalı olmayan kadınları da içine alacak şekilde belirlenecek bir tarihten sonra üç çocuk doğuran kadınlara emeklilik hakkı verelim.
Bankacılık düzeni ile olmayan kapitallerine bile faiz aldırtarak kanımızı emdirttiğimiz faizcilerin sömürüsünü kısarak kaynak oluşturabiliriz.
Daha da önemlisi İslam’dan, tarihimizden, cihan devleti olma hedefimizden ilham alarak kadına, aileye ve çocuğa bakışımızı insanileştirerek değiştirelim.


KADINLARIMIZA ÖNEM VERELİM
Kızlarımıza/kadınlarımıza önem verelim. İsteyen aileler için olsun kız okullarını artıralım. Bütün kızlarımızı üretkenleştirmek için sanat liselerinden mezun edelim. Üniversite tahsili yapacak zeki kız çocuklarını da ailelerinden koparmadan bulundukları şehirde doğalarına uygun alanlarda okutalım. Onları eşliğe, analığa ve toplumumuza mânen katkı verecek kültür ve güzel sanat dallarında insanımıza hizmete hazırlayalım.
Erkek ve kız çocuklarımızı tahsil çağlarının hemen akabinde evlendirici politikaları oluşturup geliştirelim. Beceriksizliğimiz sebebiyle faize ayırdığımız paranın onda biri ile bile bu tür politikalar gerçekleştirilebilir. İhtiyaç duyan ailelerin kızları, kadınlarına da iş alanları açılabilir.


GÜLEÇ ADAMIN HAYATI  DA KADERİNE BAĞLI
Sırrı Süreyya Önder’i 15 yıl kadar önce birlikte katıldığımız bir televizyon programında tanıdım. Farklı dünyaların insanları olduğumuz açığa çıkmıştı. Ama çatıştığımız o program dahil onu hep güleç yüzlü gördüm. Üslubu yumuşaktı. Makul insan tavırlıydı. Yani görüntüde tam bir Müslüman ahlâkı sergiliyordu. Volkan Konak ile ilgili yazışında HAŞROLUNACAK ifadesine rastladığım için deist olduğunu söyleyemem. Rabbim yüz güzelliği ve güleçliğine erdirdiği bu kulunu İslamî inanç ve yaşam ile de güzelleştirsin. Fıtrat kardeşi olduğumuzda şüphe yoktur. Ona acil şifalar diliyorum.
Tıbbın görevi yaşatmaya çalışmaktır. Ama rastlantı ölüm veya yaşam yoktur; İLAHİ KADER hükmünü icra edecektir. Hiçbir insan hangi ana babadan, ne zaman, nerede, hangi cinsiyette ve surette yaratılacağını bilemeyeceği gibi yiyecekleri–giyecekleri ve yararlanacakları eşya anlamına rızkının ne olacağını da bilemez. Bir de ne kadar yaşayacağını bilmesi mümkün değildir. Şansla/ rastlantı ile hayat olmaz. Ama insan Allah’ın bildirilerini bilmezse şans – rastlantı – tesadüf der. Ömür Allah’ın takdir ettiği kadardır; kaderledir.