​​​​​​​Eğitim meselemiz

Yaklaşık onbir yıldır hazırladığı "Eğitim İzleme Raporları" ile ülkemiz eğitimine katkı sağlayan ERG(Eğitim Reformu Girişimi) sivil toplum kuruluşu 2017-18 Eğitim İzleme Raporunu yayınladı. Raporun ayrıntılarını okumak isteyenler ERG'nin internet sitesinde pdf formatında bulabilirler.

İstatistiki verilerle desteklenen rapordan önemli olduğunu düşündüğüm sorunlu konuların altını çizmek istiyorum.

Öncelikli sorunlardan biri olan "Eğitime Erişim" ülkemiz açısından tarihsel ve sosyolojik sebepleri olan bir mesele olduğu halde yıllar içinde bu sorun hayli azaltıldı. Eğitimden erken ayrılan 18-24 yaş aralığındaki erkeklerin oranı %31 kadınların ise %34'ü eğitimden erken ayrılıyor. Bu durumun ağırlıklı sebebi erkekler için eğitim maliyetlerini karşılayamamak iken kadınlarda ana sebep ailesinin veya eşinin eğitime izin vermemesidir. Türkiye genelinde, zorunlu eğitim kapsamında olduğu halde ortaöğretime erişim 2017-18 yılında %83,6. Tabii bölgeler arası farklılıklar devam ediyor. Mesela Güneydoğu Anadolu'da, 2017-18 yılında erkeklerin okullulaşma oranı %71,9 iken kadınlar için bu oran %67,2 olarak karşımıza çıkıyor. İlkokul çağı olan 6-9 yaş arası çocukların net okullulaşma oranı %98,4'tür. Öte yandan, bu yaş grubundaki çocukların %1,6'sının örgün eğitimin tümüyle dışında kalıyor.

Eğitimin dışında kalanlar karşımıza genç işsizler olarak çıkıyor. Mesela 15-24 yaş arası kadınlar için genç işsizlik oranı 2017'de %26,1'e çıkarak, son 18 yılın en yüksek düzeyine erişmiştir.

Eğitimin yeniden yapılandırılması kapsamında ele alınan öncelikli meselelerden biri de okul öncesi eğitim konusudur. Rapordaki verilere göre 2017-18 eğitim öğretim yılında 5 yaşta net okullulaşma oranı %66,9 olarak gerçekleşmiş. Bilindiği gibi okul öncesi eğitimden az da olsa katkı payı alınmakta(illere göre alınan katkı payı değişiyor). Raporda, sosyoekonomik olarak dezavantajlı durumdaki ailelerden gelen çocukların okul öncesi eğitime erişimi için "katkı payı" engelinin ortadan kalkmasının gerekli olduğu vurgulanıyor.

Eğitim sistemimizin son yıllarda uğradığı hesapta olmayan bir problem Suriyeli çocuklar meselesidir. Ekim 2018 itibarıyla Türkiye'de 1.047.536 Suriyeli çocuk bulunuyor ve okullulaşma oranı Ekim 2018 itibarıyla ise %61,3. Yine bu tarih itibarıyla eğitime erişemeyen Suriyeli çocuk sayısı ise 405.906'dır. Yani 10 Suriyeli çocuktan altısı okullu iken dördü okul dışında kalıyor.

Okullarda güvenlik sorunu ayrı bir başlık, yapılan açıklamalara göre önümüzdeki dönemde okullarda güvenlik kamerası altyapısı kurulacak, 20.000 özel güvenlik görevlisi ile 6.835 kolluk görevlisi güvenlik önlemleri kapsamında görevlendirilecek.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2019 yılı sonuna kadar ikili öğretimin kaldırılmasını planlıyor. 2017-18 eğitim-öğretim yılına ilişkin verilere göre ilköğretim kurumlarının %14,4'ünde, ortaöğretim kurumlarının ise %6,4'ünde ikili eğitim yapılıyor. 2019 yılı sonuna kadar ikili öğretimin kaldırılması için Türkiye genelinde 57.132´si temel eğitimde, 1.630´u ise ortaöğretimde olmak üzere toplam 58.762 derslik yapılması gerekiyor.

Eğitim sistemimizin belki de en önemli sorunu öğretmen meselesidir. Öğretmenliğin toplumda üst düzey ya da çekici bir meslek olarak görülmediği akademik başarısı yüksek öğrencilerin tercihlerinden ya da öğretmenlik bölümlerinin puanlarından anlaşılıyor. Ancak çalışma saatlerinin azlığı ve tatil haklarının diğer mesleklere göre daha avantajlı olması ise öğretmenliğin tercih edilme sebeplerinden.

Diğer yandan öğretmenlik tercihini olumsuz etkileyen faktörlerden biri de atanma sorunudur. Atama bekleyen toplam öğretmen sayısı 438.134, 2017-18 eğitim-öğretim yılında eğitim fakültelerinde öğrenim gören toplam öğrenci sayısı 214.608, Eylül 2018 itibarıyla öğretmen açığı ise 117.403'tür. Dolayısıyla mevcut ve potansiyel öğretmen sayısı ihtiyacın yaklaşık beş katıdır.

Son olarak raporda yer alan ekonomik verileri belirterek yazımızı sonlandıralım. 2018 yılında MEB bütçesi 92,5milyara ulaşmasına karşın merkezi yönetim bütçesi içerisindeki payında azalma söz konusu. MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içindeki oranının önceki yıl %13,2 iken 2018'de %12,1'e gerilediği görülüyor.

Rapordan edindiğimiz bilgiler ışığında ülkemiz eğitim sisteminin başat sorununun nicelikten ziyade bir nitelik sorunu olduğunu söyleyebiliriz. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ciddi bir problem olan öğretmen sayısındaki, öğrenci sayısındaki, derslik sayısındaki yetersizlikler bugün gelinen nokta itibarıyla aşılmış, ancak nitelik bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.