Adalet için yürümek iyidir.

0

İyidir de, adalet için yürüyen bir lider, bir hükümet 15 senedir iş başında zaten sevgili dostlar…

Rol çalıp insanların zekalarıyla alay etmek Cumhuriyet Halk Partisi'nin geleneğinde olsa da henüz alışabildiğimiz bir olgu değil.

Ortada net olarak duran bir gerçek var ki, Türkiye'nin mevcut sorunlarının büyük çoğunluğunun kaynağı tek parti olarak yola çıkan, 25 sene ülkeyi bir başına yöneten, ciddi bir dikta rejimi geleneği bulunan, tapındıkları bir diktatörleri olan (bunu ben söylemiyorum, bir çok yerli ve yabancı kaynakta böyle geçiyor) çok partili döneme geçişle birlikte muhalefete düştükleri sanılsa da vesayetlerini ordu üzerinden devam ettiren Cumhuriyet Halk Partisi'dir.

Sayın Kılıçdaroğlu bu adalet yürüyüşünü, seçilmiş hükümeti devirmek için ya da içsavaş çıkarmak için yanıp tutuşan faşist takımın gazeteci sıfatı taşıyanları için değil de, CHP'nin 1925'te yoketmeye gücü yetmediği için Şark Islahat Planı ile kimliğini, dilini yasakladığı Kürtler için yapsaydı keşke. Osmanlı döneminde özerk yaşayan Dersim'de, kurduğu saçma sapan ulus devletinin ali menfaatları dahilinde yaptığı katliamlar için yapsaydı keşke. Kurdukları faşizan devlette önlerinde engel olarak gördükleri, giyimini bahane edip darağacına çektikleri, hapislere attıkları, ibadethanelerini ahıra çevirdiği dindarlar için yapsaydı keşke. Katlettikleri, sürdükleri, mallarına kondukları Osmanlı vatandaşı Ermeniler, Rumlar, Süryaniler, Ezidiler için yapsaydı keşke. Yıllarca ezilip hor görülen, ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılan, beyaz olmayan gerçek Türkler için yapsaydı keşke.

Bunu yapabilseydi ardında milyonların desteğini bulabilecekti.

"Bütün bunları Erdoğan yapıyor, bizim derdimiz bir içsavaş daha anlamadın mı" diyenler de yok değil. Davul Türkiye'de, tokmak Wall Street'teki gökdelenlerde...

Kürt ve Alevi kimliğini baskın şekilde kullanan HDP'li bir arkadaş "Kürtler ve Aleviler Cumhuriyet tarihinin en özgür günlerini yaşıyorlar, bizim partili üst düzey arkadaşlar neden bu kadar hırçınlar anlamıyorum" diyor. Kürdün, Alevinin, dindarın, gerçek Türkün, dini ve etnik azınlıkların en özgür günlerini yaşadıkları bir ülkede bazı gazeteciler keyif için mi hapisteler acaba?

"Yatakta basacaklar, şafakta asacaklar" dize yazı döşeyen adama gazeteci diye dokunulmayacak mı yani?

Yiyorsa bir de Almanya'da Angela Merkel için yazın bunu?

Can bey cesaret etsin, "Thüringen" eyaletinin isminin "Tunceli" olarak değiştirilmesini teklif etsin…

***

Taksim'e opera binasına karşıyım

Cumhurbaşkanı Taksim'de adı Atatürk Kültür Merkezi olan çirkin binanın yıkılıp yerine daha görkemli bir opera binası yapılacağını söyledi.

Bence yanlış.

Taksim'e yazık edersiniz.

1969'da oraya bu ucube bina yapılırken de yazık edilmiş.

Sol görünümlü faşist zırtapozların koparacağı yaygaradan çekinerek Taksime yeni bir kültür merkezi, ya da opera binası yapmak doğru mu acaba?

Taksim'in adı ister Topçu Kışlası olsun, ister Opera binası olsun, yeni bir yapıya ihtiyacı yok. İhtiyacı olan tek şey, yeşil alan. Şehrin nefes alabileceği bir mekan. Bu şehrin ekonomisine de büyük katkıda bulunacaktır.

Atatürk Kültür Merkezi yıkılmalı yerine park yapılmalı. Hatta mümkünse Taksim meydanı, AKM'nin arkasında kalan, tarihi eserler hariç tüm yapılar yıkılarak denizle buluşturulmalı. 15 yıllık bir hükümete yakışan budur.

Opera binası mı? Onu yapacağınız çok yer var. Fikirtepe müsait gibi duruyor. Why not?

***

Battı batacak Türkiye

Ha bugün batıyoruz, ha yarın derken Türkiye, yüzde 6.9 büyüyen Çin ve yüzde 6.1 büyüyen Hindistan'ın ardında üçüncü sırada, ilk çeyrekte yüzde 5 büyüdü. Türkiye'nin ekonomik büyüme rakamları, ABD, İngiltere, Kanada, Fransa gibi ülkelerin ilerisinde.

Çıktıklarını her programda, yazdıkları her köşe yazısında toplamda milyonlarca insana "Türkiye bir uçurumun kenarında" korkusu salanlara inat yüzde 5 ekonomik büyüme sağlandı. Beklentiler yıl sonunda bu sayının da ilerisinde.

Ya bu büyüme oranları yalan ya da siz epidemik palavracılarsınız beyler!

Aydın Doğan'ın ekonomi yazarlarını kapının önüne koyma zamanı geldi sanırım.

Faşist, postalcı medyanın estirdiği hava gerçeklerle bür türlü bağdaşmıyor. O kadar bariz ofsayt pozisyonundalarki...

Fakat akıllanmamakta ısrarcılar. Bütün yaygaralarına rağmen Kemal Derviş "Kriz yok ve olmayacak da. Biraz şimdi riske giriyorum. Belki bazı CHP'li dostlarım 'Nasıl olmayacak Kemal Bey?' diyecekler ama önümüzde finansal kriz görmüyorum" derken de yüzleri kızarmamıştı.

Türkiye businessi, ticareti öğrendi. Sivil hükümetle birlikte oyunu kurallarına göre oynuyor ve uluslararası oyuncu. Dışişleri bakanlığındaki vesayetçi yapılanma aşılamamış olsa da Ankara'nın iteklemesiyle ilerlenme kaydediliyor.

15 senelik hükümetleri döneminde defalarca darbe tehlikeleri atlatsalar da, intihar saldırılarına uğrasalar da iş yapan bir anlayışın sahipleri. Bu büyüme tesadüf değil.

Söylenmezse eksik kalırdı

"An hûn ê bi xeletîyên xwe rû bi rû bibin, an jî bi xeletîyên xwe hûn ê bêrû bibin."

"Ya hatalarınızla yüzleşirsiniz, ya da hatalarınızla yüzsüzleşirsiniz."

- Dostoyevski-