'Zaman her şeyin ilacıdır' derler ve bu sözü genede yaşanan kötü, hüzünlü, acı veren durumlar için kullanırlar. Ama aslında her acı geçmez, her hüznün ilacı yoktur.Alışmak anlamında kullanılan ne karar kötü niyet barındırmasa da bu cümleyi çokta masum görmüyorum.
Bence alışmak bazen unutmak kadar ağır bir kelimedir ve bazen düşünüyorum da birçok şeyi hatırlamak için kocaman hafızamız olmasına karşın unutmak için hiçbir şeye sahip olmamakta hayatın bize yaptığı en büyük kötülüktür.
Ne kadar zaman bazı şeyleri unutmak için var gibi görünsede zaman unutmak için değil alışmak için vardır. 'Alışmak' kelimesi 'unutmak' kelimesinin kibarcasıdır.
Bazı acılara alışılmaz, unutulmaz onlar hep vardır. Tazeliklerini korur, asla eskimezler. Bir annenin çocuğunu kaybetmesi yada bir çocuğun annesini kaybetmesi gibi acıların tedavisi yoktur. Sizce bu acılar eskir mi? Özellikle evlat acısı çekmiş bir annenin feryadı, acısı nasıl dinebilir yada eskiye bilir?
Elbette onları ayakta tutan en büyük güç imandır.. Maneviyat her zaman yardımcımızdır hatta bazı acılarda da akıl sağlığımızı koruyan en büyük nimettir. Akıl sağlığı diyorum çünkü gerçekten insanın inancı, imanı onun hem akıl sağılığını hemde hayatta kalma mücadelesinde yardımcı olur.
Maneviyat gibi büyük bir güç ancak insanı ayakta tutabilirdi. Çünkü ne kadar çok acı varsa bir o kadar az acıma var. Bu yüzden bazı acıları yaşamanın kolaylığını kimse sorgulamasın. Özellikle bir annenin evlat acısı yaşaması gibi.
Victor Hugo amca durumu kısa ve net bir biçimde ifade etmiş; "Çocuğunu kaybeden bir anne için her gün ilk gündür; bu ıstırap ihtiyarlamaz."