Ahlak çökerse, toplumda çöker; fakat ahlak yükselirse medeniyetler yeniden inşa edilebilir

Küreselleşmenin hız kazandığı, dijitalleşmenin hayatın her alanına nüfuz ettiği günümüzde yeni yetişen nesil, önceki kuşaklardan oldukça farklı bir sosyolojik, psikolojik ve kültürel çerçevede şekillenmektedir. Bu değişim; eğitim, iletişim, değerler sistemi, aile yapısı ve kişilik gelişimi gibi pek çok alanda kendini his ettiriyor.

Teknolojik olanaklara doğuştan erişim sağlayan bu nesil; bilgiye kolay ulaşabilme becerisine sahipken aynı zamanda dikkat dağınıklığı, kimlik bunalımı, yüzeysel bilgi, psikolojik yalnızlık ve aidiyet sorunlarıyla da karşı karşıya kalmaktadır.

Dijital araçları kullanma becerisi, hızlı bilgiye ulaşma ve dijital dünyada var olma yeteneği, onları önceki kuşaklara göre avantajlı kılsa da beraberinde sanal bağımlılığı, dijital mahremiyet ihlallerini, sosyal ilişkilerde kopuklukları ve gerçeklik algısında sorunları da getirmektedir.

Öğrencilerin dikkat sürelerinin azalması, ezbere dayalı eğitim sistemlerinin gençliği tatmin edememesi, yaratıcılığın ön planda olduğu yeni çağ becerileriyle çelişmektedir. Bu durum hem öğrenme motivasyonunu düşürmekte hem de gençlerin üretken bireyler haline gelmesini engellemektedir.

Bu yönelişin sonucu oluşan Modern yaşam biçimleri, bireycilik ve tüketim kültürü gençliğin değer dünyasını dönüştürmekte, Sorumluluk alma, toplumsal fayda üretme, saygı, empati gibi değerler zamanla zayıflamakta; yerini haz odaklılık, anlık doyum ve sosyal medyada görünür olma arzusuna bırakmaktadır.

Zira; Toplumların ayakta kalmasını sağlayan en temel unsurlardan biri, bireylerin sahip olduğu ahlaki değerler sistemidir. Günümüzün hızla değişen dünyasında bu değerler sistemi genç kuşaklar arasında ciddi bir dönüşüm geçirmektedir. Yeni neslin içinde bulunduğu sosyal, teknolojik ve kültürel atmosfer, geleneksel ahlaki kalıpların çözülmesine, bireyselci ve pragmatik bir yaşam anlayışının yaygınlaşmasına zemin hazırlamaktadır.

Bu bağlamda, hem bu dönüşümün nedenlerini analiz etmek hem de gençliğin daha sağlam ahlaki temeller üzerinde yetişmesi için neler yapılabileceğini ortaya koymak elzemdir.

Eskiden aile, mahalle, okul ve dini kurumlar tarafından şekillendirilen ahlaki değerler sistemi; günümüzde büyük ölçüde dijital medya, sosyal platformlar ve popüler kültür tarafından yönlendirildiğinden, Bu durum, gençlerin ahlaki kimliğinde yüzeysellik, görecelilik ve belirsizlik gibi sorunlara yol açmaktadır.

Bu şekil Kolektif değerlerden bireysel çıkarlara yönelen bir anlayış, genç kuşakların “ben merkezli” bir bakış açısı geliştirmesine neden olmaktadır. Empati, fedakârlık, vefa, saygı, sabır gibi ahlaki erdemler, yerini “hızlı başarı”, “kişisel tatmin” ve “görünür olma” çabasına bırakmaktadır.

Kapitalist yaşam tarzının teşvik ettiği tüketim kültürü, gençliğin değer yargılarını maddi kazanım, statü ve haz odaklı şekillendirmektedir. Bu kültür, ahlakı bir rehber değil; bir engel olarak gören düşünce biçimlerinin yayılmasına neden oldu.

Örneğin;

Aile içi iletişimsizlik ve rol model eksikliği

Okullarda değer eğitiminin ihmal edilmesi

Medyanın olumsuz ve çelişkili mesajları

Evrensel etik/manevi değerlerle yeterli temas kurulamaması

Toplumun geneline yayılan ahlaki ikiyüzlülük ve güvensizlik V.B.

Gibi etkenler, gençlerin ahlaki sağlamlık geliştirmesini zorlaştırmakta; onları kolay etkilenebilir, yönsüz ve savunmasız bireyler haline getirmektedir.

Evrensel bir kuraldır, Ahlaki değerler önce ailede başlar. Anne-babaların tutarlı davranış sergilemesi, çocuklara sevgiyle rehberlik etmesi, günlük yaşamda erdemli davranışları örneklemesi son derece önemlidir. Çocuklar, söylenenden çok görüleni taklit ederler.

Aileden sonraki en önemli faktör olan Okullara gelince; okullar yalnızca bilgi değil; erdem, sorumluluk ve karakter kazandırma yeri olarak görülmelidir. Müfredata “değerler eğitimi” sistemli şekilde entegre edilmeli; öğrencilerin dürüstlük, saygı, adalet gibi değerleri deneyimlemesi sağlanmalıdır.

Gençlerin en çok vakit geçirdiği alan olan dijital dünya, aynı zamanda ahlaki bozulmanın da kaynağıdır. Bu platformlarda etik kodların geliştirilmesi, dijital okuryazarlık eğitimi verilmesi ve ahlaki içeriklerin teşvik edilmesi hayati öneme sahiptir.

Maneviyat, sanat, edebiyat, felsefe gibi alanlar gençliğe içsel derinlik, anlam arayışı ve erdemli yaşam anlayışı kazandırılmalı. Bu alanların desteklenmesi, gençlerin sadece zihinlerini değil, kalplerini ve vicdanlarını da geliştirmelerine yardımcı olacağı muhakkaktır.

Hele Türkiye gibi kültürel açıdan zengin fakat hızlı modernleşme süreci yaşayan bir ülkede gençliğin ahlaki gelişimi, kritik bir mesele olarak görülmelidir. Fakat ne yazık ki Ne geleneksel değerler tam anlamıyla korunabilmekte, ne de modern yaşam tarzı sağlıklı bir ahlaki temel oluşturabilmektedir.

Bu nedenle gençliği sağlam ahlaki temellere dayanan, ama çağın gerçekleriyle barışık bir yapıda yetişmesi için; Evrensel ahlaki ve manevi değerlere sahip çıkan, Sorgulamayı ve düşünmeyi teşvik eden ama saygı sınırlarını koruyan hem bireysel hem toplumsal sorumluluk taşıyan bireyler yetiştirilmesi hedeflenmelidir.

Yeni nesil, çağın ruhunu taşıyan ve insanlığın geleceğini şekillendirecek bir potansiyele sahiptir. Ancak bu potansiyelin ahlaki yozlaşma ve değer erozyonu içinde kaybolmaması için, başta aile ve eğitim kurumları olmak üzere tüm toplum kesimlerine büyük sorumluluk düşmektedir.

Gençliğin vicdan, empati, adalet, dürüstlük gibi evrensel ahlaki değerlerle yoğrulması hem bireysel mutluluklarının hem de toplumsal barışın anahtarı olacaktır.

Çünkü ahlak çökerse, toplum da çöker; fakat ahlak yükselirse, medeniyetler yeniden inşa edilebilir