15 Temmuz destanını anlattılar

Halkın darbeci teröristleri yenip destan yazdığı 15 Temmuz gecesini gazeteciler, akademisyenler, terör uzmanları gaziler Milat'a anlattı.

HABER: ÖZLEM DOĞAN

ABD, kuklası FETÖ aracılığıyla Türkiye’ye yönelik işgal hareketi başlatıp darbeye kalkıştığı 15 Temmuz gecesi, Türk milleti sokaklara indi, iradesine sahip çıktı ve yurdunu alçaklara çiğnetmedi. Türkiye’nin tankla, topla, silahla dize getirilemeyeceğini tüm dünya bir kere daha görmüş oldu. Kadın, çocuk, genç yaşlı demeden meydanlara inen vatandaşlarımızdan 250’sini şehit verdik. Müslüman Türk milleti ferasetini tıpkı Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi yeniden göstererek bu topraklara düşman ayağı basmasına izin vermedi. O destansı direniş gecesini gazeteciler, akademisyenler, terör uzmanları gaziler Milat’a anlattı.

Gazeteci Faruk Önalan:

“Son kırk yılda devletin tüm hücrelerine sinsice sızan FETÖ en başından beri Erdoğan’a diş biliyor ama FETÖ elebaşından gelen “dünyayı elinize alacağınız güce erişinceye kadar her hareket erkendir” talimatıyla kendilerini gizlemeye devam ediyorlardı. Sonra kafalarını çıkarmaya başladılar; Oslo, Uludere, 7 Şubat ihanet girişimi derken “hükümeti siz yönetin, devleti bize bırakın" hadsizliğine giriştiler. Emellerine erişemeyeceklerini anlayınca da 17/25 Aralık emniyet/yargı darbesi kalkışmasının ardından 251 şehit, 2 bin 196 gazi verdiğimiz 15 Temmuz alçak darbe girişimine kalkıştılar. Art arda tuzaklar kurdular, Allah da tuzaklarını başlarına geçirdi. Bugün ihanet gecesinin üzerinden tam 6 yıl geçti ve görüldü ki; hain emellerinden asla vazgeçmeyecekler. Bu yüzden rehavete yer bırakmayacak şekilde kararlılıkla mücadele sonuna kadar devam etmeli. 15 Temmuz gecesi ordu karargâhı önünde yanımda duran bir amca, balkonlarda olanı biteni izleyenlere şöyle haykırıyordu: “Fırsat vermeyin! Uyumayın! Yarın uyanamayacaksınız. Bu Ak Parti meselesi değil, memleket meselesi."

Gazeteci Güngör Yavuzaslan:

“15 Temmuz darbe kalkışması bir hain darbe girişiminin ötesinde Türkiye’yi, iç savaşa götürecek bir süreçti. Türk milleti sokağa inmeseydi, Cumhurbaşkanımızın da halkı sokağa çağırma imkânı olmasaydı biz günlere, aylara yayılan iç savaş şartlarıyla karşılaşacaktık. Türkiye içindeki terör örgütlerinin faaliyetlerini de düşündüğümüzde yeni bir evreye gidilecekti. Türk milletinin ortaya koyduğu irade hem darbeyi hem de iç savaşı engelledi.”

Gazeteci Enes Babacan:

“Fethullahçı terör örgütü üyelerinin, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü, demokrasi ve seçilmiş hükümeti hedef aldığı 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminde vuruldum. Darbe girişimi haberini aldığım ilk andan itibaren o dönem çalıştığım Milat Gazetesi yönetimiyle iletişime geçerek darbeye karşı sağlam bir duruş sergiledik. Ben vuruldum ve gazi oldum. O gece Atatürk Havalimanında şehitler ve gaziler oldu. Ama bu millet halkıyla, medyasıyla, vatansever asker ve polisiyle hain darbe girişimine karşı koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a olan güveni ve desteğini tüm dünyaya gösterdi. Bazı siyasi klik ve kişilerin 15 Temmuz direnişine vermek istediği zararı veya gölgelemek istedikleri şanlı bir zaferimiz var. Bu şanlı zafer 15 Temmuz gecesini aydınlatan al bayrağımızdaki sönmeyen hilal gibi kutsaldır. En karanlıkta bile fark edilecektir. Allah bu millete bir daha 15 Temmuz yaşatmasın. Ancak eğer yaşanırsa da bizler yeniden üzerimize düşeni yapmayı vatan görevi sayacağız. Türk milleti artık uyanmış ve darbeyi tarihe gömmüştür. Kazandığımız zaferin küffarın ve münafıkların kalbine nasıl dehşet verdiğini hatırlıyor ve gururlanıyorum. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde bizler kayalar gibi sapa sağlam demokrasimize ve Cumhuriyetimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.”

Maarif Vakfı ABD Direktörü Doç. Dr. Mehmet Özkan:

15 Temmuz sadece Türkiye tarihinde değil, aynı zamanda dünya literatüründe sivil-asker ilişkileri açısından önemli kilit taşlarından birisidir. Dünyada hayatını kaybedeceğini bile bile askeri darbeye direnen çok az topluluk vardır. Dolayısıyla 15 Temmuz sadece halkın bir siyasal mühendisliğe karşı duruşu değil, aynı zamanda yurtdışındaki darbe destekçilerinin bundan sonra bölgemizde veya dünyanın başka bir yerinde hukuk dışı yollarla uygulamak isteyecekleri bütün planlarını bozacak tarihi bir dönüm noktası olacaktır. 15 Temmuz Türk siyasal tarihinde etkisi uzun süre kalacak keskin bir kırılma olup, Türkiye halkının kahraman direnişinin ve birliğinin en büyük örneklerinden birisidir.”

Nomagri Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Barut:

“15 Temmuz darbe girişimin 5. yıl dönümündeyiz. Geçen 5 yılın ardından acılarımız ilk günkü gibi taze. Yaşanan darbe, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde ve milletimizin fedakârlığı ile hamdolsun başarılı olamadı ve milletimizin zaferi ile sonuçlandı. Emperyalizmin içimize yerleştirdiği kuzu görünümüne bürünmüş kurt misali bizi bölmeye, parçalamaya odaklanmış hain FETÖ ve işbirlikçileriyle sonuna kadar mücadele edeceğiz. 15 Temmuz’da, bizleri yoktan var eden Allah’ın yardımı, milletimize yüklediği engin ferasetle bu alçak yapıyı bozguna uğrattık. Türkiye tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar saldırıya uğramasının asıl sebebi bölgesinde aksiyon alan lider oyun kurucu, güçlü bir devlet haline gelmesidir. Türkiye mazlumun dostu, zalimlerin düşmanı olduğunu yaptığı icraatlarla tüm dünyaya ispatlamıştır. İnsanlığın huzuru, mutluluğu ve refahı için tarih boyunca gayret etmiş bu necip millet yenilmedi, yenilmeyecek Allah’ın izniyle. Bu vesileyle 15 Temmuz’da şehit olan kardeşlerimize Rabbim’den rahmet ve gazilerimize şifâ niyaz ediyorum.”

Güvenlik ve Terör Uzmanı Gürsel Tokmakoğlu:

“Yabancı bir saldırganın acımasızca uygulayacaklarını maalesef içimizde mankurta dönüştürülenler yaptı. Bunca şehit ve gazi verilmişken, Meclis bombalanmışken, ABD tarafı ve onun politikalarına bağlı olanlar konuyu rejim sorunu göstermeye devam ediyor, terörizm raporlarına böyle yazıyor. Darbe girişiminde bulunan FETÖ’cü mankurtların ABD askeri kitaplarında Felç Stratejisi şeklinde tarif edilen, saldırı kuvvetinin ve seçilen hedeflerin buna göre belirlendiği bir yöntemi tatbik ettiği açıktır. Sonuçta millet iradesine saldırdılar, ancak cevabı bu aziz milletin kendisinden aldılar.”

Terör Uzmanı Dr. İmbat Muğlu:

“15 Temmuz 2016 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için, sözün gerçek manasında dönüm noktalarından biri olarak yer alacaktır. O karanlık geceye dair tarihin sayfalarında hem bir ihanet hikâyesini hem de bir kahramanlık destanını aynı anda görmek mümkündür. Bir ihanet hikâyesi çünkü; yıllarca bu vatanın ekmeğini yemiş, suyunu içmiş, bu devletin sunduğu olanak ve imkânları kullanarak yetişmiş ve devletin kılcal damarlarına kadar sızmış bir terör örgütü mensuplarının ihanetinin hikâyesi. Öyle bir ihanetin hikâyesi ki insan aklını zorlayacak cinsten. 15 Temmuz gecesi FETÖ mensupları mazisi şan ve şerefle dolu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üniformasını giyerek, uçaklarını, helikopterlerini, tanklarını, toplarını kullanarak bu milletin iradesini, bu milletin benimsediği yönetim biçimini, topyekûn bu milleti, Türk milletini hedef aldılar. Bu vatanı, bu milleti savunmak için kullanılması gereken silahları bu millete doğrulttular. “Vur” emri verdi FETÖ’nün komutanları acımasızca, vicdansızca ve nankörce. Vurdular. Ve bir kahramanlık destanı; çünkü Ergenekon’dan demir dağları eriterek çıkmış, Malazgirt’te Anadolu’nun kapılarını kılıçlarıyla açarak burayı yurt edinmiş, 1453’te İstanbul’u fethederek Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar olmuş, Çanakkale’de yedi düvele geçit vermemiş, Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle sonuçlandırarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş, tarihi boyunca esaret nedir bilmemiş bir milletin kanıyla yazmış olduğu kahramanlığın destanı. O gece, “halkımı meydanlara çıkmaya çağırıyorum” dedi Başkomutan. Bir an bile tereddüt etmeden sokaklara, meydanlara döküldü o halk. İradesini, yönetim biçimini, meclisini, bizatihi kendisini, kendi varlığını hedef alan darbecilerin, teröristlerin önlerine dikildiler, geçit vermeyiz dediler. Vermediler…250 vatan evladı şehit düştü o gece. Binlerce vatan evladı gazi oldu. Tankların altında ezildiler, kahpe kurşunlarla tarandılar, kanlarını, canlarını feda ettiler. Ve bir kahramanlık destanı yazdılar, kanlarıyla. Bu birlik ve beraberliğimizin bozulmaması dileğiyle bütün şehitlerimizi saygıyla yâd ediyorum.”

Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger:

“Darbeler ve muhtıralar dış kaynaklıdır, amacı da Türkiye’yi denetim altında tutmaktır. 15 Temmuz 2016’da dış destekli ezoterik/batini bir çetenin öncülüğünde sahneye konulan darbe teşebbüsü, Türk milletinin siyasi iradesine ve demokrasiye sahip çıkması sonucunda bastırıldı. Ben çoğunluğu itibarıyla halkımızın 1960’dan günümüze sahneye konulan darbe ve muhtıra tiyatrosunun perde gerisini görebilecek olgunluk seviyesine ulaştığını düşünüyorum. Bu kategori girişimlerin ve eylemlerin kurgulayıcıları dış güçlerdir. Bugüne kadar ABD başta olmak üzere Batılı devletler, uluslararası siyasal sistem içerisinde Türkiye’nin kendi iradesi ile hareket eden bir siyasal aktör haline gelmesini, kontrollerinin dışına çıkmasını müdahalelerle engellemişlerdir. Menderes, Demirel, Özal ve Erbakan’a karşı sahneye konulan darbe ve muhtıraların, kim nasıl değerlendirirse değerlendirsin, temel perspektifi esasında budur. Dış güçler, Türkiye’nin Batıdan bağımsız, kendi ayakları üzerinde duran bir siyasal aktör olmasını engellemeye çalışıyorlar. Bugüne kadar dış destekli müdahalelerde jakoben, pozitivist eğilimli sivil ve asker kadrolar kullanılmıştır. Son darbe teşebbüsünde ise bu rol ezoterik eğilimli Alamut kalesi militanlarına verilmiştir. Bu genel perspektif içerisinde başarısız olan son darbe teşebbüsü içeride Türk halkının demokrasiye ve iradesine sahip çıktığını göstermiştir, dış dünyada ise Türkiye’nin soğuk savaş dönemi anlayışından uzaklaşarak Ankara merkezli bir dış politika perspektifine yöneldiğini ve bunun engellenemeyeceğini ortaya koymuştur.”

Avukat Cem Kaya:

“Sıcak bir yaz akşamı Temmuz’un 15’i Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük ihanetin gecesiydi. Kökleri dışarıda bulunan hainlerin masum sivillere, demokrasiye aşık Türk evlatlarına kurşunlar yağdırdı. O karanlık gecede Abdullah Tayyipler, Ömer Halisdemirler şehadete yürüdü, güzeller güzeli Peygamberimize komşu oldu. O gün bir milletin makus kaderine dur dediği tarihtir.”