Bu toprakların mayasında yardımlaşma var

​Tüm Türkiye'nin 6 şubatta gerçekleşen deprem felaketi karşısında derinden sarsıldığını ifade eden Ali Rıza Demircan, "İnançlısı inançsızı 80 milyon tek yürek olduk, afet bölgelerine yardıma koştuk. Bu toprakların mayasında bu güzellik var. Ramazan ayı da yardımlaşma ayıdır. Yapacağımız ibadetler, yardımlar bu ayda kat be kat mükafatlandırılacak" dedi.

Söyleşi: Özlem Doğan

On bir ayın sultanı ramazan ayı yarın başlıyor. İlk oruca niyetleneceğimiz perşembe günü yine iftar heyecanı, sahur telaşesi ve teravih huzuruyla kuşanacağız. Fakat 6 Şubat tarihinde meydana gelen depremler yüreğimizi yaktı. 50 binden fazla canımızı kaybettik, yüzbinlerce vatandaşımız da yaralandı. Yaşadığımız felaketlerin acısı 80 milyonun ruhunda derin izler bıraktı. İlahiyatçı Yazar Ali Rıza Demircan’la deprem felaketinin acı dolu gölgesinde karşılamaya hazırlandığımız ramazan ayını konuştuk.

Avrupa üstesinden gelemezdi

6 şubatta 11 şehrimizi yıkan çok büyük bir deprem afeti yaşadık. Asrın felaketiyle ilgili neler söylemek istersiniz?

Yüzbinlerce bina yıkıldı, on binlerce insan öldü, geride çocuklarını, eşlerini, anne babalarını yitirmiş, zenginken fakirliğe düşmüş insanlar var. Bu olaylar karşısında derinden sarsılmamak, yüreğinizle ağlamamak mümkün değil. Deprem felaketinde hiçbir fikrimiz birbirimize uymasa da inançlısı inançsızı tek yürek olduk. Afet bölgelerinde vatandaşın yardımına koştuk. Bu toprakların mayasında bu güzellik var. Avrupa’da ise asla bu duygu yok. Böyle bir deprem İngiltere’de olsa asla bunun altından kalkamazdı. Batı’da yaşlılar yalnız başına ölüyor.

Kimi depremleri imtihan, kimi ceza kimi de ihmalkarlık olarak yorumluyor. Siz bir ilahiyatçı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tüm dünyada insanlık sanki Allah ve onun yasaları yokmuş gibi yaşıyor. Oysaki mükemmel, muntazam bir hayatın içindeyiz. Yeryüzü hareketlerinden gökyüzü hareketlerine topraktan suya her şey mükemmel ve muntazam çalışıyor, canlıların üreme süresi bir kanuna bağlı. Allah hiçbir şeyi amaçsız yaratmamıştır. Yeryüzü depremlere; fay hareketlerine muhtaçtır. Yeryüzünde düzenli olmayan hiçbir şey yok ama insanoğlu bu dünyanın bir yaratıcısı yokmuş gibi davranıyor.

İnsanlık ilahlık taslayıp başkaldırıyor

Bu konuyu biraz açar mısınız? Küresel bir reddedişten mi bahsediyorsunuz?

Biz yeryüzünün ilahlarıyız diyen insanoğlu gücün üstünlüğüne dayalı bir yapı oluşturmuş. ABD, Çin ve Rusya yeryüzünü paylaşmış durumda. Ama onların gerisinde uluslararası şirketleri yöneten Yahudilerin, Rockefeller ve Rothschild ailelerinin oluşturduğu bir yapı var ve insanlık tarihi böyle bir ahlaksızlık, böyle bir zulüm, Yaradan’a karşı ilahlaşma başkaldırısı yaşamadı. Maddi depremler dışında manevi depremler de yaşıyor insanlık. Bu yaşadığımız deprem kafirlerin cehennemi olurken güzel insanları ise şehitlik mertebesine ulaştırdı.

İnsanlar bir depremden çok daha yıkıcı ve acımasız olabiliyor öyle değil mi?

Depremler insanlığın iradi olarak meydana getirdiği zulümlerin çok altında gerçekleşiyor. Rusya’nın bombardımanları altındaki Halep Hatay’dan, Ukrayna Adıyaman’dan farklı mı? İnsanlığın özgür iradesiyle açtığı yaralar depremin açtığı yaraların çok üstünde. Depremin birinci amacı doğal seyridir, ikinci amacı ise kıyametin habercisi olmasıdır. İslam ilahiyatında kıyamet temel iman esaslarımızdan biridir. Kafirler kıyameti ‘gelecekse gelsin’ diye reddediyor. 11 vilayetle birlikte Suriye’yi de içine alan bu büyük deprem kıyametin küçük bir provası gibiydi. Cehennemi de inkâr ediyorlar ama yer yüzünün altı magma tabakası.

Allah'ın kullarına bir imtihanı

Büyük felaketler sadece inkarcılık ve günahtan dolayı ceza olarak mı gerçekleşir? Genelde inançlı insanların şehirlerini yerle bir ettiğini de görüyoruz…

Allah sevdiği kullarına imtihan olarak da deprem afeti verebilir. Alacağımız sağlam bina ve zemin gibi önemler bir ölçüde etki yapar ama ceza olarak gelen depremleri ise hiçbir güç engelleyemez. Ad ve Semud kavmi dağlardaki yonttukları kayaların içinde yaşıyorlardı ama bir saat içinde helak edildiler. İstanbul’da çok büyük deprem olacak diyen Celal Şengör ilk önce deprem buraları vuracak dediği Yeşilköy’de oturuyor. Bu uzmanların görüşleriyle önümüzdeki yıl içinde deprem olacağını düşünürsek 16 milyon İstanbul halkına nereye gidecek? Vatandaşa sürekli karamsarlık aşılıyorlar.

Kaderde olacakların önüne geçemeyiz ama önce tedbir alınması sonrasında da tevekkül edilmesi gerekmiyor mu?

Allah’ın verdiği aklı kullanmalıyız. Sağlam zeminlere sağlam evler yapmakla yükümlüyüz, önlem almazsak Allah katında sorumlu oluruz. Peygamberimiz Medine’de üç dört katlı evleri bile onaylamadı. İnsanı topraktan koparmayan az katlı evler yapmamız gerekiyor. Kuran bilgisiyle donanımlı olmayan müteahhitlerin, belediyedeki ilgililerin hırsızlıkları, olan depremin hasarının büyüklüğüne sebebiyet veriyor. Faylar da bir memurdur. Onu yaratan ona emir veriyor.

Faiz sistemi sona ermeli

Depremi Amerika yaptı diyenler de var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Pandemi insan eliyle tezgahlanmış bir felaketti, Allah buna müsaade etti, kendi buyruklarını dışlayanları, ilahlaştırdıklarının eline bıraktı. Evlerimizden bile çıkamayacak hale geldik. Şu an Türkiye’de halk geçiminden aciz. Bunun sebebi faiz düzenidir. Türkiye’de kazanılan her 100 liranın 80 lirası faize gidiyor. 80 milyon insan bunun vebali altında. Bu faiz sistemi belli kişileri karunlaştırırken milyonlarca insanı sefalete itiyor. Bunu ancak İslami bir düzenle sona erdirip refaha ulaşabiliriz.

Her hadiseden İslam’ı sorumlu tutup hedef gösteren belirli bir kesim, şahısların çirkin fillerini dine mal ediyor. Üstelik bu kesimlerin Türkiye’de sesi bu kadar gür çıkarken İslami düzen sizce mümkün mü?

İslam’a karşı olan insanlar tarihi süreçten bu yana her vesile ile saldırıyor. Fakat İslami sivil örgütler de devletin etkin denetimi altında olmalı. Çünkü istismar vakaları ateistler, kafirler arasında olacağı gibi bu tür derneklerde de olabilir. O yüzden etkin denetim şart. Fakat münferit hadiselerden ötürü tüm ateistler, kafirler suçlanamayacağı gibi bütün Müslümanlar da suçlanamaz. Bir münferit olayla tüm Müslümanları suçluyorlar. Türkiye’deki etkin ateist ve deistler İslam’a ve İslam’ın temsilcisi gibi gördükleri iktidara en ufak bir olayı bile vesile bilip saldırıyor. Çünkü İslam’ın en küçük bir toplumsal tezahürüne tahammülleri yok.

Oruç muhteşem bir ibadet

Deprem felaketinden ötürü hüzünlü girdiğimiz on bir ayın sultanı ruhumuza şifa olarak geliyor. Bu güzel ayı nasıl değerlendirmeliyiz?

Ramazan ayında tuttuğumuz oruç gibi muhteşem bir ibadet hem bedenimiz hem ruhumuzu geliştiriyor. Kuran’da bu mübarek ayda indirilmeye başlanmıştır. Bu ayda yaptığımız ibadetlere kat be kat mükafat veriliyor. Yardımlaşmanın maddi ve manevi her boyutu teşvik ediliyor. Ayrıca bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi de bu ayın içinde yer alıyor.