Elvedâ Yâ Şehr-i Ramazan

Elvedâ Yâ Şehr-i Ramazan

Ey Mübârek Kur'ân ayı,

Saimlere gufran ayı,

Mü'minlere ihsan ayı,

Şehri Mübârek elvadâ!

Gündüzlerin rahmet idi,

Gecelerin nîmet idi,

Âşıklara vuslât idi,

Şehri Mübârek elvadâ!

Hakkıyle kadrin bilmedik

Pek çok kusurlar eyledik

Nâdim olup tevbe dedik

Şehri Mübârek elvadâ!

Biz Ümmet-i Muhammed'iz

Lütf-u Nebîyi bekleriz,

Hakdan saadet dileriz,

Şehri Mübârek elvadâ!

Dertlilere dermandın

Cehenneme kalkandın

Büyük bir imtihandın

Elveda yâ şehr-i Ramazan

Zekat fitre verildi

Fakir fukara sevindirildi

Berektin görüldü

Elveda yâ şehr-i Ramazan

Neşe saçtı gönüle

Okundu mukabele

Diyoruz güle güle

Elvedâ yâ Şehr-i Ramazan

(ŞEMS-İ SİVASİ)

“AMİN, AMİN, AMİN!..”

Her yıl Ramazan ayının başlangıcında hoş geldin ey şehr-i Ramazan övgüleriyle karşılanan ve göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçen, rahmet ve bereket ayı; Ramazan’ın son anlarını yaşamaktayız.

Yunus’un bir beytinde, “Bildik gelenler geçtiler, gördük konanlar göçtüler” dediği gibi her gelenin bir gidişi, her konanın bir göçüşü olduğu gibi, her başlangıcın da bir sonu vardır. Ramazan ayındaki fırsatlar değerlendirilemediği taktirde, diğerlerinden farklı bir tehlike söz konusudur. Ramazan ayında günahların affı o kadar kolay olacak ki, af nimetinden faydalanılamadığı taktirde, Cebrail aleyhisselamın sözlerine muhatap olmak vardır.

Ebu Hureyre’den(ra) rivayet edilen bir hadisi şerifte de şöyle buyurulmuştur: “Resul-i Ekrem (sav) minbere çıktı ve: “Amin, Amin, Amin!” dedi. Resul-i Ekrem’(sav)e: “Ey Allah’ın Resulü(sav) minbere çıktınız ve üç kere amin dediniz! Bunun hikmeti nedir?” dendi. Bunun üzerine O (sav): “Cebrail bana geldi ve: ‘Kim Ramazan ayına yetişir, affa uğramaz ve sonunda ateşe girerse, Allah onu uzaklaştırsın!’ dedi ve bana: “Sen de amin de!” dedi, ben de: “Amin!” dedim.

Sonra: “Kim anne ve babasına yetiştiği halde onlara iyilik etmez, sonunda ölür ve ateşe girerse, Allah onu uzaklaştırsın!” dedi ve bana: “Sen de amin de!” dedi, ben de: “Amin!” dedim. Sonra da: ‘Sen yanında anıldığın halde sana salavat getirmeyip, ölen sonunda da ateşe giren kimseyi Allah uzak etsin!” dedi ve bana da: “Sen de amin de! dedi”, ben de: “Amin!” dedim. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/254; Tirmizi, Daavat, No, 2539.)