Altun, TRT Haber canlı yayınına katılarak, Gazze'deki Nuseyrat kampında yayın hazırlığı yapan TRT Arabi ekibi aracının İsrail ordusu tarafından hava saldırısına uğramasına tepki gösterdi.
Altun, İsrail'in bütün dünyanın gözü önünde Gazze'de hukuk, ilke, sınır tanımayan; sivillere, masumlara, sağlık çalışanlarına, gazetecilere yönelik katliamlarını gördüklerini belirtti.
Buna karşın insanlığın birlik görüntüsü veremediğini söyleyen Altun, "Biz ne olursa olsun İsrail'in bu zulmüne, bu katliamlarına, bu soykırımına karşı çok güçlü şekilde ses vermeye ve hakikatin yanında durmaya çalışıyoruz. Bugün gerçekten Sami Şahada, bu hakikatin temsilcisi olarak, hakikati temsil eden, hakikatin yanında duran bir gazeteci olarak İsrail'in hedef gözeterek saldırısına maruz kaldı. Ben kardeşimize acil şifalar diliyorum. TRT ailesine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum." dedi.
TRT Arabi ekibine kasıtlı bir saldırı olduğunu belirten Altun, bu saldırının daha önce İsrail'in 140 gazeteciye yaptığı gibi, hakikat karşısında bile isteyerek attığı stratejik bir adım olduğunu söyledi.
- "Uluslararası medya kuruluşlarının kafalarını kuma gömdüklerini görüyoruz"
Altun, İsrail'in yürüttüğü zulüm politikalarını perdelemek için yoğun şekilde dezenformasyon kampanyaları yürüttüğünü ve gazetecileri katlettiğini bildirdi ve şöyle devam etti:
"Burada etik ilkelerden yoksun, uluslararası hukuktan bihaber, onun üzerinden kendini konumlandıran bir İsrail var. Burada ne yazık ki basın özgürlüğü diye tamamen suni bir şekilde istediklerinde gündem yapabilen batılı, uluslararası medya kuruluşlarının nasıl kafalarını kuma gömdüklerini görüyoruz. Burada sadece görevini ifa eden basın mensuplarına yönelik bir saldırı var ve bu saldırı sistematik bir şekilde 7 Ekim'den bu yana devam ediyor."
İsrail'in on binlerce masumu katlettiğini aktaran Altun, "Bu masumların sesini, hakikatin sesini duyurmaya çalışan 140 gazeteciyi de katleden bir İsrail var. Bizim yine daha önce TRT ekibine yaptığı saldırılar var. Anadolu Ajansımızın (AA) yine şehit ettiği muhabiri var. Aynı şekilde bugün de TRT Arabi ekibinin aracının hedef alındığını görüyoruz." diye konuştu.
Altun, "Bu zulümler sürerken Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, gerçekten küresel alanda vicdanın sesi olarak insanlığı bu zulme karşı dik bir şekilde ses vermeye çalışıyor. Hakikatin temsilcisi olarak İsrail’in yalanlarına, dezenformasyonlarına karşı mücadele ediyor. Uluslararası alanda Sayın Cumhurbaşkanımız çok yoğun bir diplomatik gayret ortaya koyuyor." dedi.
- Erdoğan, Abbas ile görüştü
Altun, şöyle devam etti:
"Az önce Cumhurbaşkanımız, Mahmud Abbas ile telefon görüşmesini tamamladı. Cumhurbaşkanımız Sayın Mahmud Abbas'a çok açık ve net bir şekilde şunu vurguladı ve dedi ki 'Ne olursa olsun, İsrail'in Gazze'ye yönelik barbarca saldırıları karşısında biz dik durmaya devam edeceğiz ve İsrail bu zulmün bedelini elbet ödeyecek' dedi. Elbette şunun da yine altını çizdi 'Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararı dahil ateşkes için tüm imkanları seferber etmemiz gerekir' dedi. Sayın Cumhurbaşkanımız, bütün Filistinli gruplar arasında bir insicamın olması gerektiğini de bu anlamda vurguladı ve İsrail'e karşı dimdik, birlik içerisinde mücadele edilmesi gerektiğini ortaya koymuş oldu."
İsrail'in 1948'den bu yana zulüm politikalarının devam ettiğini söyleyen Altun, İslam dünyasının hüzün ve burukluk içerisinde olduğunu belirtti.
İsrail'in 7 Ekim'de başlattığı saldırılardan itibaren hiçbir uyarıyı ve talebi dinlemediğini aktaran Altun, şöyle konuştu:
"Buna karşı bugün buna ses çıkarmayanlar, tarih önünde, insanlık önünde sorumludur. Türkiye, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu vurguyu yapmaya devam ediyor ve gerçek anlamda Filistin davasının sesi oluyor. Cumhurbaşkanımızın bu anlamda kendi siyasi hayatı boyunca yürüttüğü mücadele, bizatihi Filistin davasının savunulmasında çok hayati öneme haizdir.
2002'den bu yana gerçekten uluslararası alanda Türkiye'nin Filistin davasına verdiği destek olmamış olsaydı, İsrail'in yürüttüğü zulümler çok daha derin olmuş olacaktı. Biz bütün uluslararası platformlarda Filistin'in haklı davasının sesi oluyoruz, sesi olmaya da devam edeceğiz."
Altun, İsrail'in zulmünü bütün dünyaya anlatmak için bütün gayreti ortaya koyduklarını, TRT, AA ve bütün medya kuruluşları üzerinden mücadeleye devam edeceklerini bildirdi.
- "İsrail, hedef alınarak, bilerek, isteyerek bu katliamı yaptı"
Fahrettin Altun, İsrail'in zulmünün örtbas edilemeyeceğini belirterek, "Bugün bir arkadaşımız çok ağır bir şekilde bu saldırıdan yaralandı. İsrail, hedef alınarak, bilerek, isteyerek bu katliamı yaptı. İsrail bu katliamı uzun süreden beri yapıyor ve maalesef dünyadan, özellikle Batı dünyasından güçlü bir şekilde ses gelmediği için bunu devam ettirebiliyor. Fakat ne olursa olsun zulmün çarkları kırılacaktır ve zulmün çarkları kırıldığında o zulüm çarklarını işletenler de onun altında kalacaktır." diye konuştu.
Bu şanlı davada, hakkın, hakikatin yanında olmaya devam edeceklerini vurgulayan Altun, "Asla ne olursa olsun, ne tür tehditler ne tür farklı yaklaşımlar, saldırılar söz konusu olursa olsun biz durduğumuz yerde durmaya devam edeceğiz. Çünkü biz sonuçta haktan, hakikatten yanayız, buna inanıyoruz ve inananların da bu hak batıl mücadelesinde galip geleceğine inanıyoruz." dedi.
İsrail'in dezenformasyonlarına, hakikate karşı yürüttüğü bu sistematik ihanet politikaları ve gazeteci katliamlarına yönelik olarak 24 Şubat'ta İslam İşbirliği Teşkilatı Enformasyon Bakanlarının İstanbul'da olağanüstü toplandığını hatırlatan Altun, sonuç bildirgesinde de çok açık ve net şekilde, ne olursa olsun İslam birliğinin güçlü bir şekilde ses vermek durumunda olduğunu vurguladıklarını söyledi.
İslam ülkelerinin çok güçlü şekilde birlik, beraberlik içerisinde İsrail'e karşı dimdik durması gerektiğinin altını çizen Altun, böyle olduğu takdirde İsrail'in gerçekten bu zulüm politikalarını sürdürme imkanı olmayacağını vurguladı.
- "Bölgede görev yapan cesur gazeteciler kahramanlarımızdır"
Altun, İsrail'in artan dezenformasyonlarına, hakikatin sözcüleri olan gazetecilere saldırılarına karşı da kendi alanlarında ellerinden gelen bütün gayreti ortaya sereceklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bölgede görev yapan cesur gazeteciler kahramanlarımızdır. Onlar hakikatin sesini bütün dünyaya 7 Ekim'den beri bütün engellemelere rağmen güçlü bir şekilde duyurdular, duyurmaya da devam ediyorlar. Allah onları korusun, kollasın. Biz bu süreçte inşallah Filistin'in haklı davasında mücadeleye devam edelim. Gerçekten sözün bittiği yer. Çünkü bütün bunlar kayıt altında, bütün bunlar herkesin gözü önünde cereyan ediyor. Dahası bu bilinmesine rağmen buna cesaret eden bir zulüm düzeni var. Bu zulüm düzeninin ortadan kaldırılması lazım."
Kendisinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ısrarla, İslam ülkelerinin çok güçlü bir şekilde bütün yaklaşımlardan farklı olarak Filistin davasında ortak hareket edebilmesinin çok önemli olduğunu vurguladığını aktaran Altun, "Güçlü bir şekilde birlik içerisinde hareket edildiğinde hem İsrail'in doğrudan yürüttüğü zulüm politikalarına hem de onu destekleyen batılı uluslararası sisteme karşı bir direniş ortaya konabilecektir. Gücümüzü hafife almamalıyız. Sayın Cumhurbaşkanımız uluslararası siyasette kendisine güvenen bir ülkenin ne kadar büyük işler başarabileceğini milletiyle, devletiyle birlikte hareket eden bir liderliğin ne kadar büyük diplomatik kazanımlar elde edebileceğini gösterdi." ifadelerini kullandı.
Altun, Türkiye'nin 200 yıldır geride kaldığının ve dünya siyasetinde aktör olamayacağının söylendiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bizim bu coğrafyadaki varlığımız tarihsel, kültürel ve stratejik olarak gerçek bir varlıktır. Bu varlıktan kaynaklanan stratejik imkanları kullandığımızda çok önemli kazanımlar elde edebiliriz. İslam dünyası bu anlamda birleştiğinde, birlik olduğunda, gücünü ortak bir şekilde bir noktaya kanalize edebildiğinde İsrail'in orada bu zulüm politikalarını yürütmesi söz konusu olamaz. Bu özgüvenle hareket etmek durumundayız. Bu özgüvenle batı dünyasını da baskılamak durumundayız. İsrail'in buradaki zulümlerine de 'dur' demek durumundayız. Elbette diplomatik kanalları, kaynakları kullanıyoruz ve elbette bu noktada ne olursa olsun gün sonunda biz bölge barışını talep ediyoruz. Burada savaşı, zulmü talep eden kim açık ve net şekilde ortada."
- " İnşallah biz mücadelemizi devam ettireceğiz"
Fahrettin Altun, İsrail'in bugün zulmü, şiddeti körükleyen bir kriminal aktör olduğuna işaret etti.
İsrail'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da açık ve net bir şekilde ifade ettiği gibi bir "terör devleti olduğunu" söyleyen Altun, İsrail'in terörden medet uman ve soykırıma yaslanarak kendi varlığını devam ettirmek isteyen bir aktör olduğunu dile getirdi.
Yer aldığı coğrafyada kendisini soykırımla devam ettirmek isteyen bir aktörün varlığını sürdüremeyeceğini ifade eden Altun, şöyle konuştu:
"Bunun hesabını insanlık, tarih sorar ve bizim duamız da bu. Bu hesabı soranlardan eylesin Allah bizi. Cahit Zarifoğlu diyor ki 'Filistin bir sınav kağıdı. Her mümin kulun önünde de gerçeği yaz, hakikat şehitliğe koşmaktır.' Hakikaten şehitliğe koşuyorlar ve bu önümüzdeki sınav kağıdını, bu Filistin imtihanını bugün itibarıyla her müminin vermesi lazım. Cumhurbaşkanımız burada gerçek bir mücadele veriyor. Bayramın birinci gününde hatta arife gününden itibaren Sayın Cumhurbaşkanımız onlarca telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Birçok liderle bayramlaştı ve her bir görüşmesinde Filistin'e, Gazze'deki soykırıma dikkat çekti. Bu noktada insanlığın el ele vermesine dikkat çekti. Biz bu noktada çabamızı devam ettireceğiz."
Altun, TRT ekibine geçmiş olsun dileklerini ileterek, "Sami Şahada kardeşimize acil şifalar diliyorum. Gerçekten sözün bittiği yer. Fakat biz ne olursa olsun yeise kapılmadan mücadeleye devam etmekle mükellefiz. Allah doğrudan, haktan, hakikatten yanadır. İnşallah biz mücadelemizi devam ettireceğiz. İsrail'in Gazze'deki zulmünün, soykırımının son bulması için elimizden gelen bütün gayreti ortaya koyacağız." diye konuştu.