İstanbul'a hayat veren TERAZİLER

Ecdadımız, kadim başkent İstanbul'da yaşayan halkın susuzluk çekmemesi için, şehrin bir çok yerine su terazileri yaptırmıştı. Bu teraziler sayesinde, her semte içilebilir su taşınıyordu.

Şehzadebaşı Camii önündeki su terazisi, zamanında o civarda yaşayan halkın su ihtiyacını karşılıyordu. Terazi halen sapasağlam ayakta duruyor.

Fahri Sarrafoğlu/ İstanbul Seyyahı

SU azizdir, su medeniyettir, su berekettir. Ecdadımız İstanbul’u imar etmeye ilk önce su getirerek başlamıştır. Bizans döneminden kalma su boruları değerlendirilmiş, su yolları temizlenmiş sarnıçlar daha kullanılır hale getirilmiştir.

İşte İstanbul’u İstanbul yapan bir başka çok önemli değer ise SU TERAZİLERİDİR. Su terazileri sayesinde İstanbul’un en uzak köşelerine suyun ulaşması sağlanmıştır. Burada Osmanlı estetiğini görüyoruz, Bizans döneminden kalma su terazilerine sahip çıkılmış ve yenileri de yapılmıştır. Peki, biz bu tarihi emanet olan su terazilerine ne kadar sahip çıktık.

Neden su terazisi!

İstanbul’a gelen suyun kaynağı rakımı yüksek tepelerdi. O alanlardan kemerler ve künklerle kente getiriliyordu. Su kaynaklarından şehre doğru doğal eğimle hareket eden su, şehir içinde kulelere çıkartılıp yavaşlatılıyordu. İşe bugün de gördüğümüz bu kulelere “su terazisi” deniyor. Çeşme, sebil, cami ve hamamlara, gerekli suyu sağlayan, su ayarlayan ve suları ölçerek dağıtan su terazileri, sayıları azalarak günümüze ulaşan yapılar olarak görebiliyoruz. Su terazileri, su yollarında oluşan ve akışı engelleyen havanın açığa çıkmasını da sağlamışlardır.

Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi yakınlarındaki tarihi su terazisi.

Taş ve tuğladan örülme kuleler

Kare planlı tabandan yukarı doğru daralan taş veya tuğla örgü kuleler şeklinde yapılıyordu. Su terazilerinin içinde, bir geliş yolu ve bir çıkış yolu vardır, birkaç yere su gönderen terazilerde, ayrı çıkış yolları yer alır. Üstte bulunan, "sandık" olarak anılan, üzeri açık küçük mermer havuz, geliş yolu ile gelen sularla dolar ve belirli bir çapı olan borunun açıldığı çıkış yolu ile suyu istenen yere gönderir; birkaç yere su gönderen terazilerde, istenen debi değerini veren değişik çaplı borular bulunur.

Deniz Abdal Çeşmesi yok!

Şehremini’de Deniz Abdal Çeşmesi Sokak üzerinde yer alan su terazisi bugün kendisi var ama çeşmesi olması gerekirken zaman içinde kaybolmuş.

Şehremini’de Deniz Abdal Çeşmesi Sokak üzerinde yer alan su terazisi bugün kendisi var ama çeşmesi olması gerekirken zaman içinde kaybolmuş. Zaten yolun ortasında durduğuna bakılırsa yakında bu su terazisinin de kendiliğinden yıkılması bekleniyor sanırım.

Bugün çeşmesi ve camisi maalesef yok. İSTED tarafından inşallah yaptırılması için çalışmalar devam ediyor. Su terazisi bugün hâlâ ayakta ama cami ve çeşme, 1956 yılında; Adnan Menderes Dönemi’nde Millet Caddesi açılırken sayısız Osmanlı Dönemi eseri gibi yıkılmış ve tarihe karışmışlardır.

Fatih'te kaybolan su terazisi nerede?

İstanbul’da sahip çıkamadığımız o kadar çok tarihi eser var ki, ya sahip çıkamadığımız için bakımsızlıktan yıkılmış ya da biz onu işyeri ya da ev yapmak için yıkmışız. İşte aşağıdaki fotoğrafta da görüleceği gibi tarihi su terazisini yıkıp yerine bina yapmışız. Üzülecek bir durum değil mi?

Şehzadebaşı'nda Mimar Sinan sanatı

Şehzade Camii avlusundaki su terazisine baktığınız zaman dışardan pek anlaşılmaz onun su terazisi olduğu. İşte Mimar Sinan burada mimari bir estetikle Bizans dönemi su terazisine zarif bir görünüm kazandırıyor. Bu terazi Halkalı Sularının on altı alt kolundan biri olan Nuruosmaniye su tesislerinin bir parçasıdır. Nuruosmaniye su yolları 1755 yılında, Sultan III. Osman zamanında Nuruosmaniye Camii`ne su sağlamak amacıyla inşa edilmiştir.

Abdülhamid Han'a yapılan vefasızlık!

Saltun 2. Abdülhamid, saat kulelerinin yanı sıra su terazilerine de çok önem vermişti. İşte bu gördüğünüz Kağıthane'deki Hamidiye Su Terazisi, 1899 ile 1902 tarihleri arasında inşa edilmişti.

RESİMDE Gördüğünüz bu su terazisi İstanbul’da bulunan ve “2.Abdülhamid Han’ın “ yaptırdığı tek ve en nadir “terazilerinden” bir tanedir. Ama lütfen bakar mısınız, su terazisinin haline. Kapısı kırılmış, içi perişan. Sanayi Mahallesi, Diken Sokak kenarında yer alan Hamidiye Su Terazisinin hikayesi de ilginçtir.

Sular kirlenince!

İstanbul’daki mevcut suların kirlilik oranının yükselmesi yanında, artan nüfus ve yapılaşma sonucu şehirde su sıkıntısı baş gösterdi. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra 2. Abdülhamid yönetimi, bu soruna çözüm bulmak için çeşitli komisyonlar kurdurup, raporlar hazırlatmış; yapı-lan incelemeler sonucunda mevcut suyollarının tamir edilmesine ve ayrıca Kağıthane semtindeki yerel su kaynaklarından mevcut hatlara takviye yapılmasına karar vermiştir.

Fatih Kıztaşında bulunan su terazisi yıllar önce yıkılarak yerine otel yapıldı.

Kaybolmak üzere!

Günümüzde bir benzin istasyonu ile oto tamirhanesi arasında sıkışmış olan Levent Hamidiye Su Terazisi, önemli bir suyolunun tarihsel bir mirası olmasının yanı sıra, gerek su yapılarının işleyişini yansıtan bir mühendislik örneğidir. Günümüzde Sanayi Mahallesi, Diken Sokak kenarında yer alan Hamidiye Su Terazisi, tesisin ayakta kalan birkaç yapısından biridir. Hamidiye Su Terazisinde dönemin devlet otoritesini yansıtan karakol ve diğer kamu binaları gibi anıtsal yapılardakine benzer şekilde sağlamlık, savunma ve güvenlik olgularını temsil eden bir üslup tercih edilmiştir denilebilir. Günümüzde bir benzin istasyonu ile oto tamirhanesi arasında sıkışmış olan Levent Hamidiye Su Terazisi, önemli bir suyolunun tarihsel bir mirasıdır.

Ayakta kalmaya direnen Su Terazileri

İSTANBUL'da, tarihin geçmişinden gelen ve halen ayakta kalmaya direnen Su Terazileri olduğunu biliyor muydunuz? İşte onlardan bazıları:

* Üsküdar'daki Kısıklı Su Terazisi:

Avcı Kazım Sokağı'nın başında kesme taştan yapılmış su terazisi.

* İmrahor Su Terazisi:

İmrahor Camii'nin kıble tarafında sonradan çimento ile sıvanmış su terazisi.

* Duvardibi Su Terazisi:

Karacaahmet Mezarlıkları'ndan Kuşbağı Mezarlığı'nın köşesindedir. İki sıra tuğla ve bir sıra kesme taşla yapılmıştır. Üstünde zarif bir kubbeciği vardır.

* İbrahim Paşa Su Terazisi:

Selami Ali Efendi Caddesi ile Kassam Çeşme Sokağı'nın köşesindedir.

* Kapıağası Su Terazisi:

15 metre yüksekliğinde kesme taş ve tuğla hatıllıdır.

* Selimiye Su Terazisi: Selimiye Kışlası içindedir.

* İbrahim Paşa Su Terazisi

*************************

Sancaklar Yer Altı Camisi

İstanbul Büyükçekmece'de yer alan ve Mimar Emre Arolat tarafından yapılan Sancaklar Yeraltı Camii alışılmışın dışında görüntüsüyle adeta “Hıra Mağarasını” andırır. Bu caminin en büyük özelliği sadeliğidir. Eğimli arazisi nedeniyle yerin altındaymış hissi verir. Dikdörtgen minaresi, özel led ışıklar ve mihrap duvarından sızan gün ışığından faydalanılarak yapılan aydınlatma ilginçtir. Dışarıdan bakınca ise orada bir caminin olduğunu göremezsiniz.

*************************

Ekmeğini taştan çıkar minnet etme

İstanbul’da Kasımpaşa Kulaksız semtindeki Seyyid Osman veya Saçlı Emir Efendi ya da Es-Seyyid Osmân Hâşimî-i Sivâsî camii'ndeki bir kitabede , asırlar öncesinden günümüze harika bir mesajı var: "Âkıl isen rızk için gerdûn-ı dûna eğme ser, / Âsyâb-âsâ yürü var ekmeğin taştan çıkar. Aklı başında bir insan isen, bir lokma ekmek için alçak dünyaya baş eğip muhtaç olma. Git, değirmen gibi, sen de ekmeğini taştan çıkar. Alnının teriyle kazan ve kimseye minnet etme! Cami halen, Seyyid Osman Efendi Vakfı ile bitişik halde hizmet vermektedir.

-----------------

Bir gecede cami yapmak mümkün mü!

Osmanlı’nın 12. Padişahı 3. Murad'ın (1546-1595)’nın hocası, yetişmesinde önemli rol oynanan Molla Abdulkerim Efendi, çok disiplinli bir eğitimciydi. Rivayete göre, Abdulkerim Efendi Dersaadet’teki Hıristiyan ve Yahudi cemaatlerini hiç sevmezdi. Molla Abdülkerim, Kasımpaşa'daki Yahudi maşatlığının yanına bird cami yaptırmak istedi ama bir türlma yaptıramıyordu. Abdulkerim Efendi bir oldu bitti ile emeline nail olmak istedi. Bir gece yarısı yüzlerce işçi, caminin inşaatına başyadı ve gün ağardığında ise cami bitmişti. Araştırmacı Yazar Dursun Gürlek’in verdiği bilgiye göre mezarlıkta inşa edilen Yel Değirmeni Camii idi. ‘Maymunkeş Molla!’ tarafından yaptırılmıştı. Yeldeğirmeni Camii olarak biliniyor.

*****************

Caminin avlusunda balık çiftliği!

Bıçakçı Alâaddin Camii, Fatih’te, Sofular Caddesi’ni Horhor Caddesi’ne bağlayan Molla Hüsrev Sokağı’ndadır. Uzun yıllar tekke olarak hizmet verdikten sonra, zamanla harap olan cami, 1974- 77 yılları arasında Vakıfar İdaresi tarafından, halkın da katkılarıyla yeniden kesme taş ve tuğladan inşa edilerek ibadete açılmış. Bu caminin en büyük özelliği kuyudan çıkan suyunun çok tatlı olmasıdır. Bu yüzden bir zamanlar burada küçük bir balık çiftliği kurulması bile düşünülmüş. Avlu içinde şadırvan ve bir akan halde kaynak suyu bulunuyor.

********************

Doktorların gömüldüğü cami hangisi

Gaysuni ya da Kaysunizade Mehmet Efendi, Osmanlı döneminde hem hekim hem de bir kadı-şeyhülislamlık yapmış âlimdir. Onun bir başka bir özelliği ise Kanuni Sultan Süleyman’ın son anına kadar yanında olması ve cesedini tahnit etmesidir. Kaysunizade’nin defnedildiği yere onun ölümünden altı yıl sonra da bir hekimbaşı olan oğlu defnedilmiştir. Daha sonra İstanbul’da vefat eden hekimlerin ve hekimbaşıların defnedildiği yer burası olmuştur.