​İstanbul'u çocuklarımıza nasıl sevdirmeliyiz?

İstanbul'u gezelim veya gezdirelim ama İstanbul'a esas sahip çıkacak olan gençlerimize, çocuklarımıza İstanbul'u nasıl sevdirmeliyiz. Bu soruyu İstanbul Seyyahı Fahri Sarrafoğlu'na sorduk...

SERCAN BARLIK

İstanbul'u genlerimize ve çocuklarımıza nasıl sevdiririz?

Öncelikle teşekkür ederim Milat Gazetesine böyle bir imkan verdiği için… Okul gezilerine bakıyorum, ya da çeşitli kurumların gezilerine büyük bir kalabalık içerisinde, gün içerisinde ne kadar çok gezeriz, ne kadar çok görürüz diye bir hesap var. İlk olarak diyorum ki belli bir hesap ile değil, ya da ne kadar çok yer görürüz diye değil, ne kadar çok severek gezeriz, yorulmadan gezeriz, hissederek gezeriz onu düşünmek gerekiyor.

Yani, ilk önce nasıl gezeceğimize mi karar vermeliyiz?

Evet, aynen öyle. Pazar günü kalktınız hadi müzeye gidelim, nereye gidelim Topkapı Sarayı’na gidelim iyi güzel. Gidiyorsunuz kalabalık, büyük iyi de hepsini gezmeye kalksanız yorulursunuz. Hele okullar pandemi döneminden önce topluca gezdiriyorlardı aman Allah’ım gürültü, kalabalık, çocuklar yoruluyorlar müze gezmek adeta bir külfet oluyordu. Anne ve babalar bir müzeye ya da bir yere götürmeye karar verdiğinde önce kendileri kısa bir bilgi notu verecek. Diyelim ki Topkapı Sarayı gezilecek, çocuklar için tamamının gezilmesine gerek yok. Saray nedir, kimler yaşamış burada, nasıl idare edilmiş, çocukların ilgisini çekeceği bölümler yavaş yavaş sakince gezdirilmeli. Özellikle padişah kıyafetleri ya da hazine bölümündeki eşyalar anlatılırken bunların bizim içinde önemli ve değerli olduğu vurgulanmalı, yıllardır bize kadar gelmesinin ne kadar önemli olduğu belirtilmelidir.

Sizce çocukları gezdirirken önce müzelerden mi başlanmalı?

Harika bir soru! Müze derken orada duralım. Lütfen 8-9 yaşındaki çocukları çocukların pekte ilgisinin çekmeyeceği müzelere götürmeyelim. Şimdi düşünün İstanbul Arkeoloji Müzesine götürdünüz çocukları ne anlatacağız orada ne görecekler. Onlar için bir şey ifade etmeli, heyecan vermeli. Önce diyorum ki çocukların elle dokunabileceği, hareketli müzelere götürmekte fayda var. Mesela Havacılık Müzesi Florya’da bulunan oraya gittiğiniz zaman uçağı görüp dokunabiliyor, ya da bazı hareketli objelere dokunabiliyor. Çocuk müzenin içinde ve kendini rahat hissediyor. Ona dokunma buna dokunmak yasak dediğiniz anda bir anda kendisini geri çekiyor ve uzak durmaya başlıyor.

Bu konuda birkaç müze tavsiye edebilir miyiz çocuklarımıza?

Mesela, Uçurtma Müzesi var şimdilik özel müzeleri tavsiye edeceğim ama korkmasınlar özel müze deyince öyle ulaşılmaz pahalı yerler değil. Mesela Bilgi Üniversitesi içinde bulunan ve ücretsiz olan Santral İstanbul Müzesine mutlaka tavsiye ederim çünkü orada elektriği öğreniyorlar. Nasıl üretildiğini, Osmanlı döneminde elektrik üretiminin aşamalarını görebiliyorlar. Bunu yaparken rehberler var çocukların bazı alet ve makinelere dokunmasına müsaade ediliyor. Yine tavsiye edebileceğim Sirkeci Garında tren müzesi var. Küçük ama en azından çocuklar içine gir ip treni görebiliyor dokunabiliyor. Tabi ki Haliçteki Sanayi Müzesine gitmeyi unutmasınlar. Sirkeci’deki PTT Müzesine gidilebilir. Özellikle posta tarihini yakından görerek tanımak için. Gülhane Parkı girişindeki Alay Köşküne ve Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesine gidilebilir. Pelit Çikolata Müzesi ise çocukların çok seveceği bir müze olduğunu düşünüyorum dolu dolu bir yarım gün geçirebilirler. Panoroma 1453 Müzesi ile Türk Dünyası Evleri müzesini mutlaka görmelerini tavsiye ederim.

Harbiye Müzesi, hele hele gezilerde pek hatırlanmayan İbrahim Paşa sarayı var ki buraya gidilmesini özellikle tavsiye ederim. Resullah Sa.v efendimizin eşyalarının birçoğu aslında burada daha rahat görülebilir. Çocuklarımızı yine TÜNEL e mutlaka bindirmelerini tavsiye ederim. Kaç yıldır İstanbul’da olmasına rağmen hala dünyanın ikinci metrosu olan Tüneli görmeyen gençlerimiz var, çocuklarımız var.

Minaatürk de böyle bir müze değil mi götürebilir miyiz?

Evet, ama orada da dokunma yasağı var. Kenardan, ses ile tanıtım var. Evet, götürelim Mİnatürk müzesine de gidilsin fakat anne-baba iyi anlatmalı, eserleri daha sonra o minyatür olan eserlerin gerçeğini de götürüp gösterirse daha anlamlı olur haa evet ben bunu görmüştüm diye… Önce aslını götürüp göstermeliyiz. Yine oraya götürdüğümüz zaman da çocukları mutlaka oyun konusunda serbest bırakmalıyız. Şimdi orası da gelişti, koşmalarına, hareket etmelerine müsaade etmeliyiz. Bir okul gibi ya da bir görev gibi gezdirme yapmayalım.

Hafta sonu gezilerinde ya da hafta içi de olur nasıl bir İstanbul gezisi yapılmalı ki daha çok faydalı olsun?

En önemli tavsiyem, konulu geziler yapılsın. Mesela, çocuklarımıza diyelim ki bu hafta padişah camileri gezilecek. İşte başlayalım Sultanahmet- Nuru Osmaniye- Bayazıt, Süleymaniye, Şehzadebaşı, Fatih Cami, Yavuz Selim….ama sıkmadan illa hepsini de bitireceğiz diye bir şey yok. Gezdirirken de bu cami niye buraya yapılmış, niye camiler hep sağ tarafta yapılmış. Fatih de yar alan camilere bakılınca genelde sağ tarafta ve tepeler üzerinde olduğunu görürsünüz. Çünkü İstanbul yedi tepeli bir şehir. Her tepesinde bir güzel eser var, bir cami var. Bunlar anlatılmalı.

Başka konular neler tavsiye edebiliriz?

Mesela yaş durumuna göre, padişah türbeleri olur. Padişahları say deyince sadece üç beş tane Padişah sayabiliyorlar. Ama Sultan İbrahim kim, ya da niye ona deli denmiş bir padişaha deli niye densin ki? İşte bunu Ayasofya camiine götürüp orada padişah türbelerini anlatırken arada küçük küçük detay olarak verilirse çocuklarımız tarihi sever..

Tarihi sevme ve sevdirme dediniz, bu gerçekten önemli bir konu bu konuda tarih sevdiriyor muyuz gerçekten?

Bu konuda devlet olarak gerçekten elinden geleni yapıyor, tarihçi hocalarımız var gazete ve televizyonlarda tarih anlatıyor. Tarih eskisi kadar kenarda değil artık gündemimizde bu güzel bir şey. Hatta bazı diziler de bunu destekliyor her ne kadar içeriğinde bazı konuları tasvip etmesek de. Ama esas iş önce sevgili hocalarımızda ve ailelerde bitiyor. Hocalarımızda diyorum tarihi ezber olarak göstermeyelim. Ben şahsen tarihi seviyorum ama hocamın sayesinde bize ezber tarih dersi vermedi. Önce tarihi sevdirdi. Sonra da aile tabi ki merak duygusunu aile desteklemeli. Şu padişah kim, bu cami niye böyle yapılmış gibi. Aile desteklemeli. Yoksa kuru kuru bir tarih bilgisi çocukta sadece sınav endişesi ile olan bir geçici ve zorla yapılmış ödev gibi geliyor.

Müze isimleri konusunda da okurlarımıza yardımcı olabilir miyiz neler tavsiye edelim?

Aa unuttum önce şunu söyleyelim konular dedik önce konu tespit edelim onu biraz daha müsaadenizle açmak istiyorum. Padişah türbeleri olabilir, Osmanlı çeşmeleri, Osmanlı sebilleri, saat kuleleri, hatta Bizans döneminden kalma ve Osmanlı döneminde yapılmış olan su terazileri konulu geziler olabilir. Surlar tek başına bir gezidir. Sadece İstanbul’un sur kapılarını gezsek bile harika bir gezi konusudur. Mevlanakapı, Edirnekapı, Yeni kapı, Çatladıkapı, Silivrikapı, Ahır kapı, Belgrad Kapı… Bu isimlerin öğrenilmesi de çocuklarımız için ne kadar güzel olur. Hele hele benim en çok tavsiye ettiğim de kiliseden camiye çevrilen camilerimiz var. Bizim bir zamanlar gezdiğimiz ve tespit ettiğimiz 80 den fazla cami vardı.

Son olarak tavsiyeniz nedir İstanbul’u gezerken

Diyorum ki manevi odaklı gezelim. Yani eser görmeden önce eserin bize verdiği mesajı anlayalım. Mimar Sinan Süleymaniye Caminin hemen önüne niye o çeşmeyi yaptırdı. Ve çeşme niye normal çeşme gibi değil de ÇADIR biçiminde… Çünkü burada daha önce çadır vardı ve işçilerin maaşı günlük buradan dağıtılıyordu. İşte onun için buraya da çeşme yapılmış. Yani bir anlamı var her şeyin. O zaman bize düşen anne-baba olarak “ ÇOCUKLARIMIZIN MERAK DUYGUSUNU artırmalıyız. Merak duygusunu artıracak çalışmalara önem vermeliyiz. “