‘Kanal İstanbul’ Türkiye’nin bağımsızlığıdır

İbn Haldun Üniversitesi Rektör Danışmanı Öğretim Üyesi Dr. Hakkı Öcal, Kanal İstanbul’un Lozan Antlaşması ve Montrö ile Türkiye’ye vurulan zincirleri kıracağını dile getirdi. İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutluk Özgüven ise Kanal İstanbul’un Türkiye’nin bağımsızlığı yolunda önemli bir kazanç olduğunu söyledi.

HABER: ÖZLEM DOĞAN

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘çılgın proje’si olarak anılan ve İstanbul'da yapılması düşünülen bir suyolu projesi olan Kanal İstanbul gündemdeki yerini koruyor. Gezicilerin karşı çıktığı Kanal İstanbul’u İBB’nin CHP’li Başkanı Ekrem İmamoğlu da cinayet olarak nitelendiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘En büyük hayalim’ dediği Kanal İstanbul’u tüm yönleriyle İbn Haldun Üniversitesi Rektör Danışmanı Öğretim Üyesi Dr. Hakkı Öcal ve İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutluk Özgüven’le konuştuk.

Hem güvenlik hem ekonomik kazanç

Kanal İstanbul’un Lozan ve Montrö ile Türkiye’ye vurulan zincirlerin kırılması için bir adım olduğunu İfade eden Hakkı Öcal, “Bu projenin amacı Marmara’dan Karadeniz’e dev gemilerin geçebileceği bir suyolu açılarak, Karadeniz ülkelerinin ticaretini kolaylaştırmaktır. Bu sayede İstanbul Boğazını sürekli facia tehlikesinden kurtarırken, çok ciddi bir ücret geliri sağlamak da mümkün olacaktır” dedi.

Montrö’yü yürürlükten kaldırma fırsatı

Gemilerin tonajının artması, manevra mesafelerinin uzaması gibi teknik sebeplerle Boğaz geçişinin her gün biraz daha tehlikeli hale geldiğini vurgulayan Öcal, “Kanal, gemilere daha rahat ve kolay (ve hızlı) geçiş sağlayacak. Ayrıca Kanal’ın varlığı Türkiye’ye Montrö’yü yürürlükten kaldırmak için gereken imkânı sağlayacaktır” diye konuştu.

Erdoğan’ın öne çıkmasını istemiyorlar

‘İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘Kanal İstanbul’ İstanbul’a ihanettir’ sözüyle birlikte CHP neden bu projeye karşı çıkıyor’ sorumuza ise Öcal şu cevabı verdi: “AK Parti hükümetlerinin ve Cumhurbaşkanlığı Yönetimi’nin kalıcı eserlerle, seçmen gözünde önem kazanmasını, beğeni toplamasını istemiyorlar. Daha küçük sebep ise güya ekolojik kaygılarla bir doğa felaketinin önüne geçmek arzusudur. Bu kaygılara sebep olan uzman görüşleri, birinci sebebe dayanmamış olsa idi, belki ciddiye alınabilirdi. Ama İBB Başkanı İmamoğlu’nun açıklamalarının gerek üslubu gerek teknik dayanakları ortada ciddi bir itiraz olmadığı, meselenin sadece siyasi olduğu kanısını güçlendiriyor.”

Elbette üç günlük iş değil

İstanbul Boğazı gibi bir ilahi mucizenin kopyasını yapmanın üç günlük bir iş olmadığına dikkat çeken Öcal sözlerini şöyle noktaladı: “Haksız kazançlara engel olan bir imar planının yapılması bile uzun zaman alacaktır. Ama bu eser, Cumhuriyet’in 100’ncü yılına en uygun abide olacak; Cumhuriyet’imizin ayağındaki iki pranganın, Lozan ve ve Montrö’nün tamir ve tashihi yönünde gerekli adımlar atılmış olacaktır.”

Her bakımdan çok önem arz ediyor

Kanal İstanbul projesinin Karadeniz’den gelen ve Akdeniz’e gidecek olan büyük çaplı gemi trafiğinin, Avrasya’yla Rusya’nın açık denizlere çıkmasına izin vereceğini ifade eden Prof. Dr. Kutluk Özgüven, “Kanal İstanbul, Boğaz’ın rahatlaması, trafiğin gevşemesi için ve aynı zamanda İstanbul’un da yaşayan nüfus bölgesinin yeni açılacak kanaldan geçecek gemilerin kendisini tehdit etmeyecek bir durum oluşturması ön görüyor. Aynı zamanda hem güvenlik açısından hem de bu kanaldan para elde etmek açısından kazanç sağlayacak” şeklinde konuştu.

Alternatife yönlendirmek bizim elimizde

Özgüven, Türkiye Boğaz’dan geçen gemileri tamamen Kanal İstanbul’a yönlendirebilecek mi sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Montrö’ye göre Kanal İstanbul’a yönlendirilmeyecekler. İsteyen gemiler yine Boğaz’dan parasız geçebilecekler. Fakat alternatif olarak onları Kanal İstanbul’a yönlendirmek için geçişlerini yavaşlatma, bekletme, rüsumat işlerini zorlaştırma gibi alternatif yollar denenebilir.”

Psikolojik olarak da faydası olacak

Rusya, Romanya, Bulgaristan gibi ülkelerin Kanal İstanbul’u kullanmamak için başta direneceklerini vurgulayan Özgüven, “Bu ülkeler beklemeyi tercih edeceklerdir. Birkaç sene sabredersek bu durum yavaş yavaş aşılacaktır. İlk dönemlerde sadece biz kullansak, zamanla trafiğin yarısını bile oradan yürütsek bize yaklaşık 4-5 Milyar Dolar gibi bir gelir sağlayacaktır. Bu meblağ büyüyen bir Türkiye için büyük bir para olmasa da İstanbul trafiğini rahatlatır. Ayrıca denetimi artıracağı gibi bize psikolojik faydası da olacaktır” dedi.

Gerekli önlemlerle sorun yaşanmaz

İstanbul’un tarihinde ilk kez bir ada haline geleceğine dikkat çeken Özgüven, “Bu olumsuzluk olarak nitelendirilmeyebilir. Kedi, köpek, tilki gibi hayvanlar için olumsuz olabilir. Deprem için her türlü önleme başvurulur. O çevrede yapılacak binalara depreme yönelik olarak ekstra önlem alınır” ifadelerini kullandı.

İki denizimizin de biyolojik hayatı az

Kanal İstanbul’la birbirine bağlanacak iki denizin muazzam biyolojik hayatları olmadığının altını çizen KUTLUK, “Pasifik ve Atlantik’in birbirine bağlanması iki denizi de bozar ama Marmara ile Karadeniz’in arasındaki farklar büyük değil. Karadeniz’in balığı zaten Marmara’dan gidiyor. Karadeniz biraz daha tatlı ve ölü bir deniz, okyanusların birbirine karışması gibi bir tehlike elbette yok” diye konuştu.

İmamoğlu’nun söyledikleri istek üzerine

Türkiye’nin bir takım projeler yapmasının Türkiye’nin bağımsızlığı anlamına geldiğini kaydeden Özgüven sözlerini şöyle noktaladı: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni bir iş bitirmesini istemiyorlar. Ekrem İmamoğlu’nun ‘Kanal İstanbul ihanettir’ demesi her şeyden önce bilimsel değil. Doğru düzgün bir açıklama, belgeye dayalı bir söylem olmadan konuşması beyhude. Seçimlerde AK Partililerden de oy alabilmek için Erdoğan’la çok iyi geçinecekmiş gibi bir izlenim oluşturdu. Şimdi bu olumsuz açıklamaları kendisini destekleyen grupların isteği üzerine yapıyor. CHP’liler ve HDP’liler başta olmak üzere kendisini destekleyen tüm kitlelere mavi boncuk dağıtıp memnun etmeye çalışıyor.”