Kudüs Pakdil'e sahip çıktı

Sebilürreşad Dergisi geleneksel hâle getirdiği "Cumartesi Konferansları"nın yeni dönem ilk programını "Vefatının 2. Yılında Nuri Pakdil" adlı programda konuşan Filistinli Dr. Zaher Elbek, Pakdil'in vefat haberi geldiğinde Kudüs'te hiçbir duyuruya gerek olmadan toplanan Müslümanların gıyabi cenaze namazı kıldıklarını söyledi.

NEŞAT GÜNDOĞDU-ANKARA

Sebilürreşad dergisi genel merkez binası Mehmet Akif Ersoy konferans salonunda gerçekleşen program’da Nuri Pakdil’in yakın yol arkadaşı yazar Necip Evlice ve Filistinli yazar Dr. Zaher Elbek birer konuşma yaptı. USSAP Başkanı İsmail Mansur Özdemir’in modere ettiği programda açılış konuşumasını yapan Sebilürreşad dergisi genel yayın yönetmeni Fatih Bayhan, “Vefatının II. Yılında Nuri Pakdil’i hatırlayarak, yeniden onun mücadeleci kimliğinden beslenerek bu yılın ilk programına başlamak istedik. Ankara demek bizim için biraz da Nuri Pakdil demektir. Ankara’da kültür-sanat iklimini hep birlikte diri tutacağız” dedi.

PAKDİL, PARİS’İ DE KUDÜS’Ü DE SEVERDİ

İsmail Mansur Özdemir’in modere ettiği oturum’da konuşma yapan yazar Necip Evlice, Sebilürreşad dergisine vefalı davranışından dolayı teşekkür ederek, “Nuri Pakdil; yazısı, şiiri, yaşantısı ve karakteriyle özel bir insandı. Onunla çocukluğumuzda başlayan, gençliğimizde yakınlaşan, Edebiyat dergisiyle mesaiye dönüşen, hayatının son günlerinde de beraber bir yaşantıya dönüşen bir hayat yaşamak nasip oldu, dedi. Pakdil’in hayat öyküsüne dair açıklamalar yapan Evlice, “Cumhuriyet’in 1950’ye kadar olan baskıcı dönemlerinde çocukluğunu geçirmiş ve birçok olumsuz uygulamalara tanıklık etmiş birisidir. Bundan hareketle, iç dünyasında kendisini yazmaya ödevli biri olarak büyütmüştür. Çocukluğundan itibaren yazmak ve fikirlerini söylemek konusunda hayaller, düşler kurmuştu. Nuri Pakdil şehirlerini şöyle sayardı: Mekke, Medine, Kudüs, İstanbul, Maraş ve Bitlis, bazen de Paris. Nuri Pakdil bu şehirlerin hemen hepsinin ortaya çıkışından, durumundan, buralarda yaşananlardan, bugün yansıttıkları kimlikten hareketle çok değişik anlatımlar ve yansıtmalar yapabilmiştir bu şehirlerle ilgili. En çok da İstanbul, onun için bir sevdadır. ‘İstanbul’u neden bu kadar çok seviyorsunuz?’ sorusuna her zaman: Peygamberimiz’in hadis-i şerifinde adı geçtiği için… Peygamberimiz’in hadis-i şerifinde fetholunacağı müjdelendiği için… cevabını vermiştir. Mekke ve Medine’yi Peygamberimiz’in bu dini insanların kalbine indirdiği yerler olması itibariyle çok sevdiği gibi; Kudüs’ü Peygamberimiz’in miraca çıkarken son ayak bastığı yer olması itibariyle sevdiği gibi, İstanbul’u da Peygamberimiz’in hadisinde adı geçtiği için çok sevdiğini söylerdi. Maraş, doğduğu yer; Bitlis, askerliğini yaptığı ve bir gönül macerasının ateşlendiği, sürdüğü yerdir; hiç unutmaz. Bir de Paris vardır, Paris onda insanların “ben şu şehri seviyorum” dediği anlamdaki bir sevgiye karşılık gelir. Güzel bir şehir olması, içinden ırmakların geçmesi, bir aşk şehri olması, bol miktarda kitapçıların, kafelerinin olması ve ona bir şehir iklimini yaşatması anlamında sevmektedir Nuri Pakdil orayı. Yoksa bir Batı hayranlığı anlamında değil. Onun tek hayranlığı vardı, yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük devrimcisi Hz. Muhammed (sav)…” dedi.

KUDÜSLÜLER SAHİP ÇIKTI

“Pakdil’in Filistinlilerin dünyasında büyük ve güçlü bir karşılığı var. Kudüs ziyaretinde de ona eşlik ederek Üstadın Kudüs sevgisini sokak sokak, mekan mekan yaşamasına şahit olduk” diyen Filistinli Dr. Zaher Elbek vefat haberi geldiğinde Kudüs’te hiçbir duyuruya gerek olmadan toplanan Müslümanların gıyabi cenaze namazı kıldıklarını belirtti.