Rusya-Ukrayna gerilimi artıyor

Cenevre ve Brüksel'de gerçekleşen Rusya-Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) görüşmelerinin tümü sonuçsuz kaldı. Müzakereleri müteakip verilen demeçler Rusya-Ukrayna hattında savaş riskinin hiç olmadığı kadar yüksek olduğunu gösteriyor.

Rusya-Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Rusya’nın NATO ve ABD’ye sunduğu güvenlik taslağına ve talep ettiği bağlayıcı garantilere baktığımızda görüşmelerin sonuçsuz kalması şaşırtıcı değil. Ne NATO ne de ABD, Rusya’nın “kırmızı çizgi” argümanıyla üzerlerinde tahakküm kurmasına izin verecek.

Ukrayna’nın NATO’ya alınmayacağına, NATO’nun doğuya doğru daha fazla genişlemeyeceğine, Rus sınırlarına ve yakın bölgelere NATO asker ve silahlarının konuşlandırılmayacağına, NATO’nun 1997 öncesi sınırlarına çekileceğine dair garanti vermek, Avrupa’nın güvenlik mimarisini ve Soğuk Savaş sonrası kurulan düzeni bütünüyle değiştirmek demektir. Söz konusu güvenlik garantileri verildiğinde; Rusya küresel statüsünü ve nüfuz alanını tahkim edeceği gibi ABD, NATO ve Avrupa kurumlarının güvenilirliği ciddi ölçüde zedelenecek ve güç kaybına uğrayacak. Dolayısıyla, söz konusu garantilerin kabul edilmesi baştan beri mümkün görünmüyordu.

Savaş riski yüksek, farklı seçenekler masada

Diplomatik sürece dair yapılan açıklamalara baktığımızda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ''sabırlarının tükendiğini ve sonsuza dek beklemeyeceklerini'' ifade etti. Daha önce de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ''kırmızı çizgilerinin Batı tarafından yeteri kadar ciddiye alınmadığını'' söylemişti.

Son görüşmeler sonrasında NATO Genel Sekreteri ''Jens Stoltenberg ise temel prensiplerden, toprak bütünlüğünden, egemen haklardan ve açık kapı politikasından kesinlikle ödün verilemeyeceğinin'' altını çizdi.

Görüşmeleri yürüten Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergey Ryabkov ise, Rus askeri uzmanların Vladimir Putin’e ''bazı seçenekler sunmaya başladığını'' söyledi. Bu demeç, askeri senaryoların gündeme alındığının tüm kamuoyuna ilanı oldu. Özetle, müzakereleri müteakip verilen demeçler, savaş riskinin hiç olmadığı kadar yüksek ve güvenlik tehdidinin son derece ciddi olduğunu gösteriyor.

Ya ABD ve AB Rusya'ya istediğini verir, yada Rusya Ukrayna'yı işgal eder

Her halükarda NATO ve Batı ülkeleri için bir ikilem söz konusu: Ya Rusya’ya istediği verilerek büyük bir siyasi maliyete katlanılacak ya da Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesine tanıklık edilerek ciddi bir güvenlik maliyetine katlanılacak. Bununla beraber, Rusya caydırılamadığı takdirde NATO’nun etkinliği ve statüsü de tartışma konusu haline gelecektir. Günün sonunda her iki durumda da NATO ve ABD’nin üstleneceği önemli siyasi maliyetler ve statü kayıpları olacak.

Diplomasi sonuçsuz kaldı

Diplomasinin sonuçsuz kaldığı ve müzakerelerin devamına yönelik bir iradenin ortaya konmadığı durumda, ilerleyen dönemde karşımıza çıkabilecek üç askeri harekat senaryosundan bahsedebiliriz.

İlk olarak, sahadaki mevcut yığınak Dinyeper nehrinin ötesine geçen geniş çaplı bir harekat girişimini lojistik olarak desteklemiyor. Ayrıca, böyle bir ihtimal Rusya için maliyetleri ciddi şekilde arttıracağı gibi insani boyutta da elini zor sokabilir. Nüfusun yoğun olduğu bölgelerde şehir savaşına girmesi düşük olasılık.

İkinci olarak ise, ele geçirilmesi görece daha kolay, arazi şartlarının daha elverişli, lojistik olarak daha uygun ve maliyet olarak daha düşük olan fakat jeopolitik olarak da büyük önem arz eden bazı bölgelere yönelik bir operasyon veya kısmi bir işgal gerçekleşebilir.

Bu bağlamda da iki ihtimal söz konusu; yalnızca Donbas bölgesinin hedeflendiği bir operasyon ya da Kırım ve Donbas kara bağlantısının sağlandığı kısmi bir işgal.

Üçüncü ve son olarak ise, harekatın yalnızca hava unsurları ile gerçekleştirilerek düşük maliyetle Ukrayna’da çok yüksek hasarlara yol açılmasıdır. Böylelikle, ilk aşamada ciddi bir yıkım gerçekleştirilerek Ukrayna halkının direncinin bütünüyle kırılması, korku ve çaresizlik atmosferi oluşturulması hesaplanıyor olabilir. Bununla birlikte Batı’ya “istediğimizi vermediğiniz takdirde yapacaklarımızın başlangıcıdır” mesajı verilerek zorlayıcı diplomasiden etkili bir şekilde istifade edilip kırmızı çizgilerin dayatılması planlanıyor olabilir.

Rusya'nın müdahalesi yüksek ihtimal

Batı nasıl ki güvence verme ve vermeme hususunda bir ikilem yaşıyorsa, Rusya da operasyon yapmanın ve yapmamanın doğuracağı maliyetler bağlamında bir ikilim içerisinde. Diplomasinin sonuç üretmediği, sahadaki yığınağın ve askeri hareketliliğin her geçen gün arttığı ve gerilimin son derece yüksek olduğu bu dönemde böyle bir ihtimali yok saymak mümkün değil. Özellikle 2008 Gürcistan ve 2014 Ukrayna emsallerine baktığımızda, Rusya'nın olası bir askeri operasyonu olası görünüyor.