Soylu: AFAD göçük altındakilere daha çabuk ulaşabilecek

İçişleri Bakanı Soylu: "(AFAD Acil Yardım Uygulaması) Göçük altındaki vatandaşı kurtarmak için giden ekipler, uygulamanın ortama özel vereceği ses, ışık ve anlık konum bilgisi ile göçük altındakilere daha çabuk ulaşabilecekler" dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TRT Haber'in AFAD Başkanlığında gerçekleştirdiği ana haber bültenine konuk olarak, Deprem Haftası ve 2021 Afet Eğitim Yılı'na ilişkin soruları yanıtladı.

AFAD'ın "Bütünleşik Afet Yönetim Sistemi" adıyla yönetilen bir sistemin merkezi ve kalbi olduğunu belirten Soylu, afet öncesi, anı ve sonrası yapılabileceklere yönelik devletin ve hükümetin ortaya koyduğu afet planlarının burada hayata geçirildiğini söyledi.

Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında AFAD'da 28 çalışma grubunun yer aldığını ve yakın zamanda oluşturulacak iletişim çalışma grubuyla bu sayının 29'a çıkacağını ifade eden Soylu, bu grupların içinde tüm bakanlıklar ile ilgili kurum ve kuruluşların yer aldığı bilgisini verdi.

Soylu, bu sayede afet anında devletle sivil toplum örgütleri ve afete müdahale ekiplerinin bir bütün olduğunu ve buradan koordine edildiğini anlatarak, Elazığ ve İzmir'deki depremler ile Antalya'daki hortum ve Giresun'daki selde de bu çalışma gruplarının aktif görev yaptığını kaydetti.

Söz konusu afetlerde yereldeki ekipler çalışmalarını sürdürürken AFAD'ın merkezindeki bu birimlerin de arka plandaki tüm çalışmaları yönettiğini ve idare ettiğini belirten Soylu, burada Sağlık Bakanlığından Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından Tarım ve Orman Bakanlığına kadar tüm bakanlıkların kendi üzerine düşen tüm görevleri yerine getirdiğini, Türk Kızılaydan diğer sivil toplum örgütlerine kadar tüm kurumların da hem saha operasyonlarını hem arka planda tüm Türkiye'deki lojistiği yönettiklerini vurguladı.

"1999'daki Marmara Depremi'nden sonra bütün afet sistemi yeni baştan tasarlandı"

Türkiye'nin bir deprem bölgesi olduğuna dikkati çekerek 1939'daki Erzincan depreminde 33 bin vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlatan Soylu, 1900 ile 2000 yılları arasında Türkiye'de 70 büyük ve yıkıcı deprem meydana geldiğini, bunların arasında 4 bin kişinin yaşamını yitirdiği 1943'teki Tosya Ladik depremi ile 3 bin 840 vatandaşın öldüğü 1976'daki Van Çaldıran depreminin olduğunu anlattı.

Burdur, Erzincan, Erzurum, Bolu ve Düzce'de meydana gelen depremleri de hatırlatarak, 17 Ağustos 1999'daki Marmara Depremi'nden sonra bütün afet sisteminin yeni baştan tasarlandığını dile getiren Soylu, "Bütün afet sistemini yeni baştan tasarlamamıza imkan veren Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bizatihi kendi yönettiği, kendi ortaya koyduğu ve Türkiye'yi bütün dünya nezdinde afet yönetiminde hem etkin hem hazır hem de başarılı kılmaya mecbur eden bir yönetim tarzı ve yönetim anlayışı Türkiye'ye kazandırılmış durumda." dedi.

Soylu, depremle her zaman karşı karşıya olunan Türkiye'de her zaman tedbirli olunması çağrısında bulunarak, kentsel dönüşümden binaların güçlendirilmesine kadar tüm afet öncesi hazırlıkların yapılması gerektiğini vurguladı.

Aileler için hazırlanan afete hazırlık planına dikkati çeken Soylu, "Her aile bu planı yapmak durumunda. Neden? Biz çünkü afet bölgesindeyiz." diye konuştu.

"Depremlerden sonra ilk 6 saatte yapılması gerekenler çok önemli"

Bu yılın "Afet Eğitim Yılı" ilan edildiğini hatırlatan Soylu, afet öncesinde, afet sırasında ve afet sonrasında yapılması gerekenlerin zihinlere kazınmasının önemine işaret etti.

Soylu, enkaz altında kalanların kurtulması için büyük önem taşıyan depremlerden sonraki ilk 6 saatte yapılması gerekenlere ilişkin uyarılarda bulundu, bu sürede uygulanacak doğru davranışların hem vatandaşların kendi hayatlarını hem de yakınlarının hayatlarını kurtarabildiğini anlattı.

Deprem anında sakin kalınması, balkon, merdiven ve asansörlerden uzak durulması gerektiğini ifade eden Soylu, "Çök, kapan, tutun. Bu depremin altın kuralı. Yani hem başınızı korumak zorundasınız, hem vücudunuzu küçültmek zorundasınız hem de bir yere tutunmak, bir yerden destek almak zorundasınız. Onun dışında özellikle deprem için en temel sorunlardan veya sonuçlardan bir tanesi yangınlardır. Deprem yangınları, depremlerde dünyanın en çok çekindiği sonuçlardır. Onun için bir taraftan elektrik şalterlerinin indirilmesi lazım, bir taraftan doğal gaz vanalarının kapatılması lazım." dedi.

Bunun dışında her evde bir afet ve acil durum çantasının bulunması gerektiğinin altını çizen Soylu, bir deprem sonrası bu çantanın alınarak evden çıkılması ve toplanma alanlarına gidilmesi gerektiğini aktardı.

"İstanbul'da kişi başına düşen toplanma alanı 1,29 metrekareden 3,60 metrekareye çıktı"

İstanbul'da 5 bin 600 civarında toplanma alanı bulunduğu bilgisini veren Soylu, bunların yüzde 80'inden fazlasının bir mahallenin içerisinde 500 metrekareye yakın büyüklükte olduğunu söyledi. Depreme yönelik hazırlıklar kapsamında son bir yıl içinde İstanbul'da 500'ün üzerinde toplantı yaptıklarını ve bunların 11'ine kendisinin başkanlık ettiğini anlatan Soylu, dün katıldığı toplantıda da İl Risk Azaltma Planı'nı başlattıklarını bildirdi.

İl Risk Azaltma Planlarının 7 ilde tamamlandığını, tüm illere yaygınlaştırılacağını vurgulayan Soylu, bu planlarda illerin deprem, sel ve benzeri afet risklerinin önceliklerine göre ele alındığını ve neler yapılabileceğine ilişkin yol haritalarının belirlendiğini söyledi.

İstanbul'da toplanma alanlarının ilk olarak belediyeler tarafından belirlendiğini ancak bunun yeterli olmaması üzerine çalışma gruplarınca kaymakamlık, belediye ve muhtarlarla birlikte yeni alanlar tespit edildiğini dile getiren Soylu, İstanbul'da kişi başına düşen toplanma alanının 1,29 metrekareden 3,60 metrekareye çıktığını vurguladı.

Soylu, barınma alanlarına yönelik de çalışmalar yürütüldüğünü, İstanbul'a yeni 1135 okul ve 115 sağlık merkezi yapıldığını aktararak, bunların deprem sonrası önemine değindi. Soylu, okulların afet sonrası barınma alanları olacağını ve bunun dışında belirlenen alanlara konteyner ve çadırların hemen kurulacağını ifade etti

"Trafiğin tıkanmaması için yollar açık tutulmalı"

İçişleri Bakanı Soylu, deprem sonrası ilk 6 saatte yapılması gereken doğru davranışlardan birinin de trafiğin tıkanmaması için yolların açık tutulması olduğunu söyledi.

Deprem sonrası araç trafiği nedeniyle felç olan ulaşım güzergahlarına dikkati çeken, Elazığ ve İzmir depremi sonrası trafiğin tıkandığını anımsatan Soylu, "Bu bizim için felakettir. Vatandaşımıza buradan tekrar söylüyorum; eğer siz arabanızla yola çıkarsanız ve trafik tıkanırsa bu arama kurtarma ekiplerimizin, ambulanslarımızın ihtiyaçlıya, yaralıya ulaşamaması anlamına gelir." dedi.

Dikkat edilmesi gereken önemli konulardan birinin de telefon konuşması olduğunu aktaran Soylu, iletişim sistemlerinin kilitlenmemesi amacıyla operatör üzerinden değil de internet tabanlı uygulamalar üzerinden arama yapılması gerektiğini belirtti.

Bakan Soylu, "Biz olayın anında fotoğrafını çekmeliyiz. Bu merkez anında fotoğrafını çekmeli. Nereye müdahale edeceğiz? Bu depremin büyüklüğü ve etkileri nelerdir? Hangi bölgelere gitmemiz lazım? Ambulanslarımızı, arama kurtarma ekiplerimizi, güvenlik ekiplerimizi nereye göndermemiz lazım? Bütün bunlara yönelik bizim anında sahada olmamız lazım." ifadelerini kullandı.

Elazığ İtfaiyesi ile deprem olan bölge arasında 500-600 metre bulunduğuna dikkati çeken Soylu, itfaiye ekiplerinin yol tıkalı olduğu için kısa mesafeye rağmen deprem bölgesine bir saatte gidebildiğini söyledi.

AFAD'ın Acil Yardım Uygulaması

"AFAD Acil Yardım Uygulaması" üzerinde çalıştıklarını bildiren Soylu, "Afet durumunda acil yardımlaşma uygulaması bu. Afet anlarında onun üzerinden bölgesel mesajlarla vatandaşlarımıza ulaşabileceğiz ki afet anında sahayı yönetebilmek ve vatandaşımıza birtakım bilgileri aktarabilmek afetin yönetimi açısından çok önemlidir. Deprem anında göçük altında kalındığı zaman vatandaşlarımızın konum bilgilerini bu uygulama üzerinden rahat bir şekilde alabiliyoruz. Göçük altındaki vatandaşı kurtarmak için giden ekipler, uygulamanın ortama özel vereceği ses, ışık ve anlık konum bilgisi ile göçük altındakilere daha çabuk ulaşabilecekler. 112'ye anında ulaşabilecek ve 112 ile konuşabilecek." dedi.

Bu uygulamayı telefonuna indiren vatandaşların, uygulama üzerinden yapılması gerekenler hakkında yönlendirileceğini anlatan Soylu, uygulamanın vatandaşları ilk toplanma alanına yönlendireceğini ve neler yapabileceklerine ilişkin bilgi vereceğini söyledi.

Soylu, "Uygulamanın yüzde 80'ini bitirdiler, inşallah uygulamaya girecek." bilgisini verdi.

"İstanbul'da son 100 yılda 241 deprem etkileşimi yaşandı"

Son 100 yılda İstanbul'un 241, Türkiye'nin ise 1175 deprem etkileşimi yaşadığını aktaran Soylu, tüm bu etkileşimlere yönelik tedbirlerin alınması gerektiğini vurguladı.

Soylu, alınan tedbirler kapsamında yeniden dizayn edilen helikopterlerin içerisinde yaklaşık 8-12'li sedyeler oluşturulduğunu, helikopterin ambulans haline dönüştürüldüğünü belirtti.

Soylu, Jandarma Entegre Muhabere Sistemi'ne (JEMUS) ilişkin de şu bilgileri verdi:

"Türkiye'nin her noktasına ulaşabilmemiz lazım. Bizim hem jandarmamızın hem de polisimizin bir telsiz uygulaması var. İkisinin yapısı da farklıydı, polis analogdu, jandarma sayısala geçmişti ama bunları birbiri ile konuşturmak lazım. Polisi de sayısala geçirdik, emniyeti de geçiriyoruz. Jandarmanın, emniyetin altyapısını kullanıp birbirleriyle konuşturuyoruz. Şuradan bir telefonla bile istediğiniz her yere talimatı geçebilme kabiliyetine sahipsiniz. Normal ve sabit hatlarıyla cep telefonu hatlarıyla da bunu gerçekleştirebilme imkanına sahipsiniz. Bunu bizim mühendislerimiz yazdı, onlarla gurur duyuyoruz. Bu bize lazım. Neden? İstanbul'da bütün bir hattın birbiriyle konuşabilmesi için." ifadelerini kullandı.

Bakan Soylu, "Bir depremle İstanbul'un trafik durumu ne olacak?" konusu üzerine uzun zamandır çalışma yaptıklarını belirtti.

"Kentsel dönüşüm çalışmaları hızlı bir şekilde devam ediyor"

Yapı stoku konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çok ciddi adımlar attığını belirten Soylu, kentsel dönüşüm çalışmalarının hızla devam ettiğini, 2000 yılı sonrası yapı stokunda kalitenin çok önemli bir noktaya geldiğini, bu tarihten sonra yapılan binalarda hasar durumunun yok denecek kadar az olduğunu söyledi.

Elazığ'daki şehir hastanesinde deprem izolatörü olduğunu aktaran Soylu, bu sayede şehir hastanesinin depremden etkilenmediği vurguladı.

Bu yılın Afet Eğitim Yılı olduğunu anımsatan Soylu, "Biz bu yıl 51 milyon vatandaşımıza ulaşacağız. Yıl başından bugüne kadar 1,5 milyon insana yüz yüze eğitim verdik." dedi.

Eğitimlerin hızlı bir şekilde devam ettiğini aktaran Soylu, vatandaşlara afet eğitimi modülü izlemelerini tavsiye etti.